Siz hiç;
Karıncanın nasıl güldüğünü gördünüz mü?
Hangi şey mutlu etmiştir biliyor musunuz?
Saat kaçta uyur, kaçta kalkar,
Hangi yemeği seviyor biliyor musunuz?
O da benim gibi;
Gülmeye hasret.
Hiçbir şey mutlu etmemiştir.
Sabah, öğle,akşam gezinir uykusuz.
Ve bir kuru ekmek kırıntısı bile kafi;
İçmez çorba, yemez et.
Siz hiç;
Karıncanın nasıl öptüğünü gördünüz mü?
Hangi sevgilisini terk etti biliyor musunuz?
Onun da benim gibi; yok öpecek sevgilisi.
Terk etmek değil, sevmek gayesi.
Siz hiç;
Karıncanın nasıl öldüğünü gördünüz mü?
Sessiz,
Kefensiz.
Mezarsız,
Suçsuz,günahsız.
Ve hatta tabutsuz.
Cehennem korkusu olmadan.
Kalanlarına acımadan.
İşte bende böyle ölmek istiyorum.
Sessiz.
Kefene sarmasınlar sıkılırım.
Mezarım olmasın.
Sanki yarim mi var;
Gelecek, ağlayacak.
Tabutumu dört kişi götürmesinler omuzlarında.
Düşe kalka, kara kışlarda.
İstemem kimseler sokranmasın.
Siz hiç;
Karıncanın öldüğünde,
Ağlayanlarını, sızlayanlarını gördünüz mü?
Kimsesiz,
Sevgilisiz,
Dostsuz, eşsiz.
İşte o da benim gibi.
Çoktan ölü belki de anası, babası.
Olmamıştır sevdalısı,sevdası.
Yoktur çocukları,
Yaşamıştır tek başına yıllar yılı.
28.07.2007
Nihat İlikcioğluKayıt Tarihi : 19.12.2008 11:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!