Bu şehir
kükreyen sesimin kalabalığında kaybolurdu
geniş sokaklarını daraltan militan söylemler
korku ve pus
ve kan
ve önemli bir ayrıntı olarak
açık bir etkilenmenin savaşını veren
ince bacaklarıyla dişi kediler
çağdaş ürpertilerin
zarif yorgunluğunda esnerlerdi
gamsız
utanırdım
göğün oralardan bakmaya
unutulacak gibi kuşsuz
parklara... çocuklardan önce düşerdi
silahların gölgesi
geçti sonra tarih üzerinden
kara ceketliler
eli bastonlular
paletler
uzun yürüyüşlerle şafağımızda
hergün gözyaşımızla büyüttüğümüz
alnımızın teriyle
çiçekleri
ak gülleri
bir sabah yürüdüler üstünden
ve gün oldu
sular çekildi
bulutlar sürüldü kendi göğünden
ateşi söndü kahramanlıkların
aşka dair ne varsa toplatıldı
tutuldu yollar
kapı önleri
taraçalar
minareler...
parçalandı dilsiz ülkelerimin haritaları
mahrem sözleri yokladı şapkalı adamlar
ne kadar düşüncem varsa sakladım
korktum.sokaklardan, karanlık ormanlardan
seslendim
göğün oralardan, kargaşanın içinden
bulamadı sesim sesini
anladım
ağlamalarımız yerini bulmayacaktı
çocuklar çıkmıyordu masallardan dışarı
işte bu yüzden
bularak seni kendimde
suyun
sabunun
rüzgarın
yüzgörümlülüğünü alıp
indirerek yıldızları hayatın başucuna
dağdan indim
karanlık ormanlardan geçtim
ateşe verdim tüm yenilgileri
yakası açık gömlekler giyip
kul yürekle;
-“haydi çıkalım dağa” 1 990
Seyyid Ahmet KayaKayıt Tarihi : 3.2.2009 18:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Seyyid Ahmet Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/02/03/kargasa-16.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)