Kargalar ve Serçeler Şiiri - Macit Kuruçay

bu kargalarla serçelerin savaşı
bazen
vuruyor yüzümüze
kalbimizin gusül abdesti
ak pak
satılıyor dört liraya portakal suyu
satılıyor dört liraya nar suyu
içiyor ümmet
içiyor ömrünün bal şerbetini
avluda
musallâ taşında
kana kana
seccâdeler serili seccâdeler
altından
gümüşten
kalpten
topraktan
seccâdeler
kiminin altına batıyor eli yüzü
kiminin gümüşe
kiminin kana
kiminin toprağa
toprağın kulağına
cemâat
üç beş yedi dokuz on bir
'sübhane rabbiye’l-a’lâ'
fısıldıyor
doğruluyor
fısıldıyor
doğruluyor
bu kargalarla serçelerin savaşı
insan doğru söylüyor diye
sarayın odunluğunda
kementle boğuluyor
Nef'î âhh Nef'î
deniz kokuyor
İstanbul kokuyor

gözlerimizin mezar çukuruna
yuvalandı bu kötücül
ölü soyucular
karşımızda abus musallâ taşı
fürûzan ak mermer
saf mermer
tımarlı
damarlı
sağrılı
semiz
alnı
burnu
sakar
eli avucu donduruyor
uzanmalık mı desem
hayır
kimsenin canının çektiği yok
tadımlık mı ho hoy
vallâhi yok
çıngı kadar
bu kargalarla serçelerin savaşı
deli dîvâne başımızda çığlık çığlık
hiç şüphe yok
geride
beride
çilehânemiz
ötesi yok
salâ veriliyor
ölen yok
çok şükür
yaşayan da
bir cuma vakti
câminin içi mahşer
kapının önü âraf
avlu sakin
avlu rûh kadar hafif
başımızda hârlı mı hârlı
bir mart güneşi
gözlerimizi kamaştırıyor
ve de ayamızı
nîrân-ı hicran
âzer-i handan
güneş huzmesi içiyoruz

31 Mart 2017 Cuma