Zuhal Aksulu - Kardeşlik Şiiri - Antoloj ...

Zuhal Aksulu
182

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Ben daha üç yaşımda yoktum sen o güzel gözlerini dünyaya açtığında... minik sarı bir şeydin. O minik, yalnız dünyama bir renk katmıştın, öyle sevmiştim, öyle benimsemiştim seni.... hoş gelmiştin.
Ben ana sınıfına gidiyordum. Mevsim yine şimdiki gibi kıştı. Kar vardı... Ayağına 30 numara büyük gelen terlikleri giyip yola çıktığında o küçük çıplak ayakların soğuğu hissetmiyordu sanki. Ben her şeyden habersiz sınıfta oyuna dalmıştım.. kapı aralandı birden. Tombik sarı suratın üzerine dikilmiş kırmızı bir düğme gibi küçücük burnun ve sen kapıda dikilmiş bana bakıyordun. Daha 3 yaşında yolu nasıl öğrenmiş, nasıl sabahın köründe kalkıp yanıma gelmiştin. Öyle utanmıştım ki seni kapıda çiçekli pijaman ve kocaman terliklerinle gördüğümde...
O yaşından belliydi ne kadar cesur olduğun. İstediğin uğruna soğuğa, işiteceğin azarlara aldırmadan yola çıkıyordun. Ben hiçbir zaman bu kadar cesur olamadım. Hiçbir zaman istediklerimin peşinden senin gibi hırslı gidemedim. 17 yıl önce o soğuk kış mevsiminde ben utanmıştım, üzülmüştüm... sen yanıma geldin diye. Biliyorum şimdi sen üzüleceksin, utanacaksın. Ben gelemdim diye. Dedim ya.. hiçbir zaman senin kadar cesur olamadım. Ve şimdi bile çok istediğim bir şeyi yapmaktan beni alıkoyan bir şeyler var. Gelmek istiyorum... gelemiyorum.
İnsanın en mutlu günüdür... ve sevdikleri, sevenleri mutlu günlerinde yalnız bırakmazlar. Sen beyazlar içinde ortalıkta salınırken seninle mutlu olur, seninle ağlarlar. İnsan hayatının en özel günüdür bu. Bir yuvadan ayrılıp başka bir yuva kuruyorsundur. Yıllarca seni gözlerinden bile sakınan, senin hastalığında başında sabahlayıp, sen ağlayınca içi sızlayan insanların yanından ayrılıp; artık güçlü olman gereken kendi dünyanın kapılarından giriyorsundur. Sevdiğinin yanına... sevdiklerinle beraber. Sen de artık o adımı atıyorsun. O kapıdan girmene çok az kaldı. Ama ben olamayacağım yanında. Seni beyazların içinde salınırken göremeyeceğim ve biliyorum ki bunun pişmanlığını bir ömür boyu çekeceğim. Hep hayalini kurduğum bir şeydi bu. Sen beyazlar içinde, ben yine her zamanki gibi siyah tuvaletimle etrafında mutlulukla koşturmak. Seninle göbek atıp görenleri çatlatmak. Ama olmayacak işte... olamayacak.
“çok istiyorum gelmeni” demiştin bana. Ben de çok istiyordum. Ama lanet olası bu dünyada cesurca attığın adımlardan biri bu kez işe yaramadı. Seni benim yanıma getirmek yerine benden aldı. Sen benim canımdan bir parçasın, bensin, benimsin... ama seni bana verenler bu sefer ayırıyorlar... belki bedenlerimiz ayrı.. ama onların tek bilmediği ruhlarımızı ayıramayacakları. Her zaman kalbim ve ruhumla yanında olduğumu bilmeni ve desteğimi hissetmeni isterim. Hayat uzun ve zorlu bir yol ve bu yolda karşına çıkabilecek her türlü problemde uzaklarda da olsa bir ablan olduğunu unutma. Her ihtiyaç duyduğunda, yanına gelemesem de, elimden geleni yapacağımı bil....
iki küçük yaramaz çocuk olup kanepelerin tepesinde zıpladığımız, beraber şarkı söyleyip dans ettiğimiz, hatta saç saça baş başa kavga ettiğimiz günlere geri dönebilmeyi çok isterdim. O günlere dönmeyi ve kendimizi güvende mutlu hissettiğimiz o günlerde kalmayı... fakat insan milyarlar harcasa bir saniyeyi geri getiremiyor. insandan çok şeyi alıp götüren bu zaman paradigmasının iğrenç oyunlarından biri bu. Ama götürdükleri olduğu kadar getirdikleri de olacaktır eminim. İnşallah hayat ve zaman sana her zaman güzel ve mutlu şeyler getirir.
Çok küçük, önemsiz, çam sakızı çoban armağanı belki... bu mutlu gününde yanında olup da koluna takamadığım bileziğin yerine geçemez biliyorum ama... hesabına bir miktar para yatırıyorum. Düğün armağanı. Maddi değeri önemli değil. Sadece her zaman yanında olduğumu bil diye.

Tamamını Oku