Aşk deyince duman çöker gözlere
Vuslat sana,hasret bana gülümser
Ruhum pervazlanır nebülözlere
Ay sulara,toprak cana gülümser
Her gece dolaşık düşler görürüm
Gölgemi gittiğim yere sürürüm
Her sabah duyduğum sese yürürüm
Dil ehline,göz civâna gülümser
Ha gayret de bıçkın gönül ha gayret
Yüksel gök katına,arz’ı seyran et
Sırt sırtadır dünya ile ahiret
Zemin berkse hep tavana gülümser
Ses atları alışınca eyere
Süvariler hazır demek sefere
Önde giden artta gelen nefere
Aras nehri Nahçivan’a gülümser
Ağrı göğe bakar,Kars’sa Iğdır’a,
Rüzgâr bulut toplar yağmur yağdıra
Dağlar da,kentler de hep sıra sıra
Erzurum’sa Erzincan’a gülümser
Yiğitler kadaya karşı duranda
Rüzgârlar uğuldar ulu Turan’da
Ay’ın şavkı yüreklere vuranda
Yüce dağlar âsümâna gülümser
Kayıt Tarihi : 22.2.2010 23:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
AHMET AYAZ
Şiir var olmak ister. Ve yalnızca bütün ruhu, yüreği, duyarlığı ve zekasıyla onu dinlemeyi kabul eden kişi için var olur. Açığa çıkan bu dikkatli kulak kesilişin, duygu olduğunu hatırlatır bize. Şiir kendi yaşanmışlığımıza başvurmamızı ister. Ancak kendi var oluşumuzun derinliğine indiğimiz taktirde şiiri anlayabiliriz. Bu anlama eyleminin kendisi de yaşanmış hale gelir, çünkü kişi yapıtın varlığını kendinde yaşar.
Dil, şairin yapıtını işlemek üzere kullandığı malzemedir.. Tükenmeyen alabildiğince zengin bir malzemedir, hiç durmadan yenilenen bir gösterge oyunudur. Bu malzemenin çıkış noktası bedendir ve malzeme bu bedenden geçerek düşüncesini açığa vurur. Dilin atomu ise sestir. Ses şiirin ortaya çıktığı dil denilen bu malzemeyi daha iyi anlamamızı sağlar. Şiirin anlamını yakalamaya çalışmak için önce sözcüğü olduğu şekliyle ele alır daha sonra da şiirsel imgeye, dilbilgisine, şiirsel dil kullanımlarına, ahenge, biçim ve içerik arasındaki ilişkiye yaklaşırız.
TÜM YORUMLAR (17)