Yaşama düşülen notlarla albümler hazırladık biz geleceğe
Kor yalnızlıklarımızın nehirleri hiç bulamadılar Kaf dağını
İçimizde zümrüt yeşili bir dağ, ülkümüzdür hüzünlü halaylar
Çığlıklarımız derindir dostlar, çünkü ‘kardelenler yalnız ağlar’…
Evet sevgili. Hepimiz bir bekleyiş afetinde gecenin içinden gelen perileri karşılarız. İçimizdeki atlıların dünyayı turlamak için çıktıkları seferlerden dönüşünü beklerken, deşildikçe kanayan, kanadıkça bizi hazin ağrılara iten elim bir yaranın ertelenmiş sargılarını yoklarız, titrek ve okşanası ellerimizle.
Şüphedir kol gezen içimizde, karanlık ve serkeş gecelerce. Hayat iksiri dediğimiz acı şerbetlerde bir virüs yer bitirir bizi. Kimi yorgun bir kral, kimi de hüzünlü bir kraliçenin kentinde uykusuz geceler geçirir, bedeli arzuyla ödenen aklımızın derin kuyularında kendi çıkrığımızın kemendi oluruz.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim