Torosların yanında bir dağ çiçegiydin
Solgun ve karışık güne yürüyen
Titretirdi her estiğinde seni
Savurup sallayan dağ yelleri
Yıkıla yıkıla giderdin kayan günde
Umarsız ufuklu bir güzeldin.
***
Umarsız ufuklu bir güzeldin
Çırptığında kanatlarını
Kuşlar üstünden uçarken
Hevesi kırılan bir umutsuz çocuk gibi
Bakakalırdın gülüm ardından
***
Bakakalırdın gülüm ardından,
Yitik düşlerin ile bükerdin boynunu
Garip bir serçe gibi verip kayalara sırtını
Baba diye sokulduğun kovuga.
Bir kadife cicegiydin dayanamazdın
Hasret denen özlemin zulmüne.
***
Hasret denen özlemin zulmüne
Kim direnebilirdi ki güzelim,
Ki sen papatyam...
Bunca uzak düşmüştün bunca
Umarsız, sevdasız, sevinçsizdin
Mutluluk kanat çırparak üstünden uçan kuş idi.
***
Mutluluk kanat çırparak
Üstünden uçan kuş idi
Zakkum cicekleri büyütüyordun yüreğinde
Estikçe vuruyordu bağrındaki
Yanan o küllenmeyen ateşe
Nihândan gelen o kuzey rüzgârları
***
Nihândan gelen o kuzey rüzgârları
Ipek ellerini kurutup çatlatıyordu
Bir sümbüldün oysa sen
Kaya diplerinde büyüyen
Bir masaldan firar eden yüzün
Aya sen doğma ben doğayım diyordu
***
Aya sen doğma ben doğayım diyordu
Zambak kokulu o ceylan bakışların
Yanaklarına savrulan yaban tomurcukları
Bahar muştusunu getiriyordu
Kızıl goncalardaki ne kızıl goncalar
Kiraz dudaklarına dizilmiş ki takar kancaları
***
Kiraz dudaklarına dizilmiş ki takar kancaları
Sürüklenir gizli gizli sükutla bakanlar
Düşer uçsuz bucaksız ovaya
Yeşil tohumlara boy verdiğin o yürek
Biçilmez mevsimden mevsime orda habersiz büyür
Ah o ceylan bakışlı güzel bunu ne bilirdi
***
Ah o ceylan bakışlı güzel bunu ne ne bilir
O aynada kendi güzelliğini görür
Denilmez ki diyesin, söylenmez ki söyleyesin
Elinde değil ki hayallerden gül demeyesin
Bir elin kaleminde bir elin böğründe
Cephede vurulan asker gibi nasıl yürüyesin
***
Cephede yürüyen asker gibi nasıl yürüyesin
Ellerinde zambaklar, papatyalar, kadife çiçekleri
Sümbüller, tomurcuk güller öbür elinde
Yılgın durur göç yollarında
Sarsılmamış bir orkide gününün şafağında
***
Sarsılmamış bir orkide gününün şafağında
Umutları yıkılmış bir mutluluk seferinde
Ve çağırır yoldaşı Kuzey denizi kuşları
O meleğin tenini okşar suları
Artık onu söyler Kuzey denizinin şarkıları
***
Artık onu söyler Kuzey denizinin şarkıları
Orkideli bir baharın kokusunu
Ak tenli güvercini gurbet güzelini
Bir gülümsemesi var gün doğumuna inat
Anlatabilsem size ah bir gözlerini
***
Anlatabilsem size ah bir gözlerini
Şimal rüzgârlarının dört bir yana
Dalgalı dalgalı her esintisi
İpek saçlarını okşayan saçlarını
Ve beyaz güvercin gibi mavinin göğünde
Gülümseyen gözlerinde nazlı nazlı kanat çırpınışını
***
Nazlı nazlı kanat çırpışın gülümseyen gözleri
Ve o;
Şimşeklere özgü bakışların
Ay doğuran tebessümleri
Kızıl son nefesinde
Akşamlar düşerken geceye yakın
Sahile bakan pencereden
Dalgalara el sallar o çiçek
***
El sallar dalgalara o çiçek
Berfin yürür his koridorlarında
Uzaktan ses gelir dağlar ardından
Dolanır, dolanır durur sözcükler
Papatyam, orkidem, sümbülüm
Kardelenim, kardelenim, kardelenim.
*(Bu şiir, iyi niyetli bir şiir dostumuzun "onure etmek" amacıyla sayfasında yer verdiğinde,yanlışlıkla kendi adıyla ve şiir adı olarak da "Berfin" ismiyle yayınlanan şiirim olup, şir dostu arkadaşımız daha sonra bu hatasını düzeltmiştir.
Cumali KarataşKayıt Tarihi : 22.8.2021 15:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerim genelde dergilerde yayınlanınca, yarışmalarda derece alınca ya da bestelenip TRT repertuvarına alındıkça, yani kendi tanımımla, damga yeyince Şiir Akademisi ve Antoloji.com'a yüklüyorum... Fakat bu "Kardelen" adlı şiirim, şiirimin altında da kısaca söz ettiğim gibi; şiir dostu bir arkadaşımızın onure etmek amacıyla sayfasında adımla yayınlamak istediğinde, şiir adı olarak "Berfin", yazan adı olarak da kendi adıyla bir yanlışlık sonucu yer almış olup, daha sonra da yapılan hata düzeltilerek kendi adımla yayınlamak zorunda kalınmıştır. Bu şiirim de böylece, hesapta olmayan bir damga yemiştir denilebilir...
TÜM YORUMLAR (1)