Ardında kalan sadece diyez,
tiz ve si notalı figirürlü ayak,epope izin
bir dil laboratuvarında kala-kalan ışınlı,
bir türlü çözülemiyen galiz çığıt,kırıcı
Hiç bir söz kabına sığılamayan,ibretlik
......en son dediğin
Soysuz ve de durmadan tekrarladığın o rutin,
o yalan yeminlerinden anlamalıydı, bu şaşkı kafa
Düzmece ve sevgi sedakat üzerine sahursuz ilgeç, betimlemeler
anlamalıydı...!
ürkünç,
duyarsız,
......uçuk kaçık tavırlar
O kıvrak zekanın içinde dönen,elli tilki kuyruğu
Şimdi tüm acılara karşı duyarlılığını yitiren duygusuz bir kalp var
.... senden yadigar kalan
Kar üstünde giden geometrilik ayak iz
ak podur ılgın çalısı gibi yabanıl ve de ucuz mu ucuz
Bilmem doğacak güneş ile erir mi eriğik?
Zaten soyutlan/dı adın anmıyor, yad
tam tamına on sene yitik hafıza
Düşselim de yerine konacak, konmasına kanatsız melek var da..!
önce ardından besdelediğim ölüm şarkının hüzünü dinsin
MİRA...!
RUZ..!
Mat ettiğin devrik devrilmiş şah
Ayakta şimdi
Şimdi ayakta
Kayıt Tarihi : 4.1.2014 13:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!