İstanbul’a kar Balkanlardan gelir
Beyaz bir örtü iner kentin üstüne
Pamuk tarlasına döner korular
Fark edilir martılar, sığırcıklar, kargalar
Ve evsiz-barksız, saraysız bütün kuşlar
Ev köpekleri giysilerle çıkarılır sokağa
Tüylerine güvenip diğerleri
Sığınacak yer arar geceleri
Kediler de sıkıntı çeker belki amma
Birbirine sarılarak ısınır sokak köpekleri
Hayat yine devam eder şehirde
Çalışır vapurlar, trenler, otobüsler
İş güç de devam eder, ticaret de
Belki birkaç gün ara verir balıkçılar
Ama yine yapılır maçlar, yine koşar Mustafa’lar.
İstanbul’un kışı Şubat ortası, Mart yarısı
Kar altında kalır hercai menekşeler
Nergisler, sümbüller, şeftali çiçekleri
Bir “küresel ısınma” lafıdır, gider
Anlatılır nisyana uğramış eski kışlar
Öyle güzelsin ki İstanbul
Tüm renkler yakışır sana, ille de beyaz
Bin yıla bir buz kaplanan boğazın
Reddeder şairin menhus Sis’ini
Çağırır Yahya Kemal’i, Cenap Şahabettin’i
Ne olur yine yağ, çok çok yağ kar
Her yağışında değişsin manzaralar
Ak pürçekler taksın kadim semtlerin
Beykoz’un, Üsküdar’ın, Sarıyer’in
Adalar’ın, Boğaziçi’n, Haliç’in
Kıskansın seni tüm kentler, ülkeler, diyarlar…
Harun Yöndem
Kayıt Tarihi : 21.5.2019 05:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (2)