Bazı yaylalarda, ilkbaharda çıkan çiriş diye bir yabani ot vardır. Sarımsağa benzer bir şey. . Kavurursun, böreğini yaparsın, çorbaya koyarsın. Kış boyu pilav çorba yemekten gına gelen yoksul köylülere hızır gibi yetişir. Ama bu otun bir özelliği var. Yedinmi nefesini yakınınlarından uzak tutacaksın; geğirmeyeceksin, yellemeyeceksin. Bir köyün havasını kirletirsin, durulmaz edersin.
Kozan’a 50- 60 km uzakta Himmetli köyünde Acısu dedikleri bir de su çıkar. Adı üstünde acı su. İşte bu ibretlik fıkra oralarda anlatılır.
Eskiden Kozan’da Beyler varmış. Her ilkbaharda beyler köy kâhyalarını toplar yapacakları işleri planlar, gerekli emirleri verirmiş.
Yine bir baharda ağa köy kâhyalarını kozan’a çağırmış. Ağanın odasına toplanmışlar. Tam da toplantı başlamak üzere odayı bir koku almış; dayanılacak gibi değil.
Ağa: ‘Uşaklar bizim yaylalarda çiriş otu çıktı mı?’ der.
Gelen kâhyalardan biri yalakalık olsun diye ‘Çıktı ağam, az önce azığımdaki böreğini yedim’ der
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta