Karanlıklar, gözün alabildiğine uzadığı düşüncelerin belki de farkındasızlıkla olabildiğince deldiği uzaklardaki bir ışık arayışı ile tüm geçmişi, an be an, göz önlerine getirerek tüm benliğimizin içinde kaybolduğu belirsizliklerle, arayışlara dolgun gözlerle, akıp gittiğimiz belki de sonsuzluğa yakın uzaklıklar…
Affedilemez hataların art arda dizildiği geçmişin uzak köprüsü karanlıklar…
Geçmişte kalan beyin altı olarak ruh doyumsuzluğumuzdaki arayışların sanki yıldız kaymasına yapışan sessizliklerle pişmanlıklarımızla, hatalarımızla, sevinçlerimizle, kol kola horon tepmek istediğimiz imkânsızlıklarımızın sıralandığı erişilmez uzaklıklar, karanlıklar…
Ömür dediğimiz yaşanmışlıklarımızın göz önüne dizilen karelerinde mutluluk arayışlarımızın kaybolduğu derinliklerdi belki de karanlıklarda kayboluşlarımız…
Belki de düşme ve düşkünleşmelerimizin çarelerini, sebeplerini, arayışlarımızdı karanlıklar…
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.



