Öfkeden gözüm dönüyor, kanım hücum ediyor beynime ve dayanılmaz bir yangın var gözlerimde. Ateşinde kavurmak istiyorum seni. Hınca hınçla, hainliğe anadan üryan hırslarla cevap vermek istiyorum. Bir elimde yüreğim, bir elimde sen, sokaklar boyunca ikimizin kanını akıtarak gitmek istiyorum.
Ben giderek azalırken intikamdan yana, sen giderek çoğalıyorsun acıdan yana. Şimdi sıra sende be adam!
Her şeyden payımı aldım ben. Acıdım, kanadım, zaman zaman Aşk’tım, zaman zaman da kan!
Sen yalandın düpedüz dudaklardan akan. Hiç teklemeden, dilin sürçmeden söylendin. Kendini ezberlettin bana. Şimdi bir daha yazılmamak üzere siliniyorsun akıl defterinden. Tüm sayfalarından kazıyorum adını. Bazen kanatıyorum sildiğim satırları.
Ellerimden akıyor aşk damla damla. Kırmızıya boyanıyor sokaklarım. Yeminler ediyorum intikam adına!
İniltilerin duyuluyor cılız cılız. Arttıkça sızlanman daha da basıyorum üzerine. Eziyorum bir zamanlar ellerime göstermelik bıraktığın sevdanı.
“Al aşkını da! ” demiyorum. Çünkü aşk benim!
Hırsızlıktan, ihanetten, bilindik ve bilinmedik bütün suçlarından infaz ediyorum seni.
“Karar verildi:
Aşk’a ihanet ve fesatlık karıştırmaktan suçlu bulundunuz. Hiçliğe mahkûm edildiniz. Götürün suçluyu! ”
Ellerin kelepçelere sığmadığı için kanıyor bileklerin. Her damla kanda, ben biraz daha yaklaşıyorum huzura. İlk defa değil, son defa değil, bir katili daha katlediyorum. Tüm insanlığı kurtarıyorum senden, kendimle birlikte.
Kendimle birlikte, ellerimi, gözlerimi, yüreğimi arındırıyorum senden. Kanla yıkıyorum her şeyi.
Kanını akıtıyorum bıraktığın sunakta. “Niye? ” diye sorma. Kasıtlı değil!
Canım yine kan akıtmak istedi sadece!
Merhametimi terk ettim az önce.
Biraz azap, biraz keyif, biraz sarhoşluk niyetim. Benden aldığın yürekten eksilenlerin yerini, kanınla dolduruyorum.
Damla damla azalışının seyriyle, çoğalıyorum ben. Avuç avuç değil, kaşıklarla dolduruyorum kanını kadehime ve yudumlayarak içiyorum seni.
İntikamımı, keyfine vararak alıyorum.
Hiçliğe varırken sen, gözün arkada kalsın istiyorum. Aklın cezandan önce, içini kemiren o dayanılmaz acıyla hep beni hatırlamalı. Hücrenden çıkabilmek için duvarları tırnaklarınla kazımalısın.
Yanmalısın sen de!
Demiştim, “Sıra sende! ”.
Şimdi, bit bitebildiğin kadar. Öl, her zerren karanlıkta eriyip kaybolana kadar. Yan, bensizlik içine binlerce kez işleyene dek!
İyi duam yok sana ama şunu bil; bedduaların en afilisini savurdum senin için Mevla’ya!
İsmim kazınsın her damla kanına ve gözyaşına. Aynalarda kendini kaybederken, beni bulasın her seferinde. Bütün yüzler bana benzesin gözünün gördüğü. Hiçlik diye sevinme, orası da benden ibaret nihayetinde!
Kayıt Tarihi : 12.12.2014 20:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hırsızlıktan, ihanetten, bilindik ve bilinmedik bütün suçlarından infaz ediyorum seni.
Mahkeme kurulmuş.Suçluya ne söz hakkı var ne de avukat atanmış. Dava esastan görülüyor. yaz kızım:“Al aşkını da! ” demiyorum. Çünkü aşk benim!
Hırsızlıktan, ihanetten, bilindik ve bilinmedik bütün suçlarından infaz ediyorum seni.
“Karar verildi:
Aşk’a ihanet ve fesatlık karıştırmaktan suçlu bulundunuz. Hiçliğe mahkûm edildiniz. Götürün suçluyu! ”
Belli ki karar peşin verilmiş. Sitemler zaman zaman bedduaya dönüşüyor.
Kutluyorum Funda hanım.Güzel bir deneme yazısıydı. Nicelerine. Sevgimle...
TÜM YORUMLAR (2)