Yetmiş dört yılında, Başbakan oldu
Sonunda Memleket, Huzuru buldu
Kıbrıs Türk'ün dedi, Devleti kurdu
Al Bayrağı Adaya, Dikti Ecevit.
Bağımsız Türkiye, dedi yürüdü
Hürriyet uğruna, koştu yoruldu
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Cihat Bey, Siz Hilafet aşığı olduğunuzdan dolayı, Demokrat Laik, Sosyal
realistlere orta çağ çiçinesinden bakıyorsunuz? Bu gün eleştirdiğiniz
Riyaset sistemine Referandum seçim arafında övgüler yağdırıyordunuz?
Hain, Din-mezhep düşmanı Haşhaşi Papazına hiç ses etmiyordunuz?
Bu gün hali hazırda islamiyet ve Kuran dışı fetvalar veren cübbeli
Ahmet lere hiç ses etmiyorsunuz? Geçen bir yorumunuzda, her türlü
musibet ve melanetlere fıtrat-ı kader demişsiniz. Amma ve lakin
Cumhuriyetçilere gelince fıtrat-ı kader olmuyor? Bu ne yaman bir
çelişkidir, anlamak mümkün değildir.
--Evet, Karaoğlan Mustafa Bülent Ecevit bir Vatansever ve Halk kahramanıdır.
Kıbrıs Fatihi, Kenya Fatihi, Demokrasi Fatihi ve bütün Anadolu'nun Karaoğlan
ECO sudur.
--Amerikan Ambargosuna rağmen Kıbrıs barış harekâtını başlatmıştır. Yine
Amerika'nın Haşhaş ekimi baskısına rağmen, Haşhaş ekimine devam demiştir.
1999 yılında 40 bin masum Vatandaşın katilini keçosundan tutup kodese
tıkmıştır. Sizin ağa-babalarız bu gün Meclis-i Ayan kürsülerine davet etmek-
tedirler. Ayrıca ABD'nin Irak işgalına karşı güçlü bir muhalefet sergilemiştir.
Meclis'te 7 Vekil ile muhalefet rüzgârı estirmiştir.
--Parlamento kürsülerinden bir Devlet Adamının nasıl hitap edeceğini
Siyasal devinime not düşmüştür. Her zaman Vatanını, Bayrak ve Milletini
kendisinden daha çok sevmiştir. Türk Ulusal Halkına kin-kibir ve nefretle değil,
Sevgi, saygı ve barışla yaklaşmıştır. Kimsenin hakkını yememiş ve yedirme-
miştir. Her zaman ve her yerde Atatürk ilke ve inkılaplarından asla ve kat-a
taviz vermemiş ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmıştır...
--Merhum Halkçı Ecevit'e Yüce Yaradan Rahmet eylesin, Mekânı Cennet,
Ruhu Şad olsun......
Bizim bilip tanıdığımız Ecevit, halkı canından bezdiren, kendisi İngiltere'de iken iktidar ortağı olan Erbakan'ın Kıbrıs'a çıkarma yapma kararına sahip çıkan, ülkeyi, yokluğa, kıtlığa mahkum eden, Amerikan başkanının önünde süt dökmüş kedi gibi süklüm büklüm duran, ülkeyi iç savaşa sürükleyen ve halkın seçip meclise soktuğu başörtülü bir bayan milletvekilini zorla dışarı attıran, hürriyet ve Müslüman düşmanı bir aciz sözde başbakandı Vezir bey. Allah, bir daha başımıza öyle herifleri getirmesin aminnnn!
Cihat Bey, Siz Hilafet aşığı olduğunuzdan dolayı, Demokrat Laik, Sosyal
realistlere orta çağ çiçinesinden bakıyorsunuz? Bu gün eleştirdiğiniz
Riyaset sistemine Referandum seçim arafında övgüler yağdırıyordunuz?
Hain, Din-mezhep düşmanı Haşhaşi Papazına hiç ses etmiyordunuz?
Bu gün hali hazırda islamiyet ve Kuran dışı fetvalar veren cübbeli
Ahmet lere hiç ses etmiyorsunuz? Geçen bir yorumunuzda, her türlü
musibet ve melanetlere fıtrat-ı kader demişsiniz. Amma ve lakin
Cumhuriyetçilere gelince fıtrat-ı kader olmuyor? Bu ne yaman bir
çelişkidir, anlamak mümkün değildir.
--Evet, Karaoğlan Mustafa Bülent Ecevit bir Vatansever ve Halk kahramanıdır.
Kıbrıs Fatihi, Kenya Fatihi, Demokrasi Fatihi ve bütün Anadolu'nun Karaoğlan
ECO sudur.
--Amerikan Ambargosuna rağmen Kıbrıs barış harekâtını başlatmıştır. Yine
Amerika'nın Haşhaş ekimi baskısına rağmen, Haşhaş ekimine devam demiştir.
1999 yılında 40 bin masum Vatandaşın katilini keçosundan tutup kodese
tıkmıştır. Sizin ağa-babalarız bu gün Meclis-i Ayan kürsülerine davet etmek-
tedirler. Ayrıca ABD'nin Irak işgalına karşı güçlü bir muhalefet sergilemiştir.
Meclis'te 7 Vekil ile muhalefet rüzgârı estirmiştir.
--Parlamento kürsülerinden bir Devlet Adamının nasıl hitap edeceğini
Siyasal devinime not düşmüştür. Her zaman Vatanını, Bayrak ve Milletini
kendisinden daha çok sevmiştir. Türk Ulusal Halkına kin-kibir ve nefretle değil,
Sevgi, saygı ve barışla yaklaşmıştır. Kimsenin hakkını yememiş ve yedirme-
miştir. Her zaman ve her yerde Atatürk ilke ve inkılaplarından asla ve kat-a
taviz vermemiş ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmıştır...
--Merhum Halkçı Ecevit'e Yüce Yaradan Rahmet eylesin, Mekânı Cennet,
Ruhu Şad olsun......
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta