Karanlıkta Işık Beğeninize Sunduğum Bir ...

Ersen Binicier
279

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Karanlıkta Işık Beğeninize Sunduğum Bir Kitap

Tren garına doğru yaklaştıkça sessiz bir ıslık gibi duyulan bu ses kalbimde korku oluşturmayı başarmıştı. Bu uzak ve küçük kasaba ailemin ve benim çocukluk anılarımla doluydu. Kalbimdeki bu korku ise bu hatıraların sessiz çığlığından başka bir şey değildi.

Kasabaya yaklaştıkça kalbimi saran bu küçük çocuk beni ürkütüyordu.

Sonunda tren gara yaklaştı. Bildiklerimi içim biraz burukta olsa kendime itiraf ettim.

Tüm bu kasabada yaşayan akrabalarım bana ve aileme kırgındı. Asla beni karşılamaya gelmeyeceklerdi.

Yinede gözlerim birilerini aradı. Teyzeme karşı son görevimi yerine getirmek. Bana yadigâr bıraktığı evi görmek. Belki annemin akrabaları ile barışmak benim için önemliydi.

Aslında teyzemin bana küs olduğu halde niye evini bana emanet bıraktığını henüz anlayabilmiş değildim.

Çocukluğumda bana gösterdiği sevgiyi ve bana gülümsemesini unutamazdım. Ama bir anda her şey değişti. Aniden kasabadan ayrılıp başka bir şehre taşınmamız. Akrabalarımızla ilişkilerimizi kesmemiz çok kısa bir zamanda oldu. Benim hayatımın en tatlı anıları bu kasabanın içindeydi.

Ben ne kadar yeni güzel anılar yaratmaya çalışsam da hep boş ve anlamsız geliyordu. Belki çocukluğumun anıları beni daha fazla mutlu ediyordu. Tren durdu. Tüm ruhumu çocukluğumun anıları sardı. En son küçük bir çocukken geldiğim bu gar çok değişmişti. Eski o köhne bina bile farklıydı. Ben o eski binanın etrafında koşardım. Bir gün büyük bir uçak görmüştüm. Ellerimi iki yana açıp bu eski istasyonda koşuyordum. Annem arkamdan koşmuş beni havaya kaldırıp:

_ Seni yaramaz seni hadi tren kaçacak halana gitmek istemiyor musun?

Ben kahkaha atar annemin bu hareketinin çok güzel bir oyun olduğunu düşünürdüm. Evet, her şeyimi kaybetmiştim. Evimi arabamı işimi ama bu çocukluk hayalleri ile dolu bu kasaba beni mutlu yapacak en büyük şeydi. Yürüdüm istasyonun dışına çıktım. Elimdeki adrese baktım.’’Seyit han sok 67 numara’’ Yoldan geçen insanlardan birini durdurup elimdeki adresi gösterdim. Burası küçük bir kasabaydı. Hemen bana gideceğim yolu gösterdiler. Elimdeki çantayı alıp bana gösterdikleri yolu takip ettim. Bu sokağı hemen tanıdım. Bu sokak Benim çocukluk arkadaşlarımla buluşup oynadığım şirin eski küçük evlerin etrafını sardığı ufak taşlardan yapılmış tatlı bir yolu olan bu sokakta tuhaf duyguların esiri gibiydim. Gözlerimde bir sevinç ışıltısı kalbimde çocukluğumun hatıraları Teyzemin ölmeden önce bana emanet ettiği bu küçük tatlı eski eve işte böyle geldim. Bu ev hatıraların belki kalbimdeki tüm güzel anıların eviydi. Teyzemin babamla kavgasından sonra teyzem beni bile defterden silmişti. Hatta evden ayrılırken bize sert bir şekilde bağırarak üzerimize yürümüştü. Ama aslında beni hiç unutmamıştı. Bunu bana en sevdiği evi emanet ederek göstermişti. Demir kapıyı açıp bahçeye girdim. Çok bakımsızdı. Ama bahçedeki güller benim geleceğimi biliyor gibi açmışlardı. Havuz yosun tutmuş ve bahçedeki elinden su akan çocuk heykeli kırılmıştı. İçimde gizli bir korku belirdi. Belki evin içindeki sessizlik beni rahatsız etmişti. Bahçedeki merdivenlerden çıkıp evin kapısının önüne geldim. Cebimden avukatın bana verdiği anahtarı çıkaracaktım. Bir ses işittim. Sesler Az ilerde ağaçtan ve bir ufak oda büyüklüğünde bir kulübeden geliyordu. Yaklaştıkça sesler daha fazlalaşıyordu. İçimdeki merak gittikçe daha da büyüyordu. Kulübenin kapısını açtığımda yaşlı bir kadın ellerini yüzüne kapatmış Öyle duruyordu. Ellerinden tutup onu kaldırdım. Beyazlaşmış saçları yüzündeki derin anlamlı çizgiler çaresiz korku dolu gözler onu anlatan tüm kelimelerdi.

Yüzüme baktı:

__ Sen kimsin?

Benden bir anda korkup geri çekildiğini hissettim. İçimden onun kötü bir niyetle bahçeye girdiğini düşünüyordum. Bir anda Kalbimden geçen o kötü hisler kayboldu. Bana büyük bir şaşkınlıkla baktı.

__ Sen Berke misin?

__Ben Yadigâr hanımın oğlu Berke

Tanır mısınız? Kendisini

Gözleri bir boşluğa takılmıştı. Anılar içinde kaybolmuştu.

__ Evet, annenizi tanırdım.

Bu cümle beni çok heyecanlandırmıştı. Kalbimdeki çocuk ruhu bir alev gibi yanmaya başlamıştı. Eski çocukluk anılarım hakkında bir şeyler hatırlamak. Çocukluk yıllarımdaki insanları bulma umudu içimdeki ateşi yakmak için yeterliydi:

__ Annemi ne kadar tanıyorsunuz? Yakın arkadaş mıydınız?

Yüzünün ifadesinin değiştiğini fark ettim. Yüzünde çok sert bir ifade belirdi.

__ Arkadaş mı?

Bu sözlerine anlam verememiştim. Kısa bir süre boşlukta kalmış düşmeyi bekleyen bardak gibi donup kaldım. Annemi sevmediği açıktı. Ama yüzündeki o kötü düşmanlık beni endişeye sevk etmişti:

__Neyiniz var? hanımefendi

Beklemediğim bir tepki ile karşılaşmak beni şaşırtmıştı.

__Sizi ilgilendirmeyen işlere niye burnunuzu sokuyorsunuz?

Yinede kırgınlığımı saklamak istedim. Benim tüm amacım yardım etmekti. Ona karşı saygımı korumak istedim. Ama bana karşı hareketleri gittikçe daha sertleşiyordu.

__ Bu Kasabaya niye döndünüz? Gidin buradan Bu kasaba size göre değil

Bu sözler karşısında bu yaşlı kadına karşı olan saygım kırılmıştı.

__ Asıl siz sizi ilgilendirmeyen

Şeylere burnunuzu sokuyorsunuz. Gizlice bana ait olan bir evin bahçesine girdiniz. Daha ne maksatla burada olduğunuzu bilmiyorum. Adınızı bile bilmiyorum.

Sanırım polise gitmek zorundayım.

Endişeli gözlerle yüzüme baktı. Daha da sinirlenmişti.

__Demek öyle Ben Neriman bu eve geldim çünkü bu evde senden daha fazla hakkım var. Bu evin her karesinde benim bir hatıram var. Şu bahçenin bir dili olsa neler söylerdi. Daha fazla burada durmayacağım.

Neriman hanıma ne kadar ısrar etsem de beni dinlemedi. Onun ağzından tek bir kelime daha alamadım. Bahçenin demir kapısını hızla vurup uzaklaştı.

Cebimdeki anahtarı çıkardım. İçimdeki çocukluğumun evi hakkındaki merak ve Neriman hanımın beynimin içine salıverdiği endişe birbirine karışmıştı. Kapıyı büyük bir heyecanla açtım. Gözlerim girişteki kalpli paspasa takıldı. Parkeler yeni gibi parlıyorlardı. Salonda duran koltuklar ve masanın antika olduğu her halinden belliydi.

İşlemeleri kumaşları göz kamaştıran bir havaları vardı. Bedenimdeki büyük yorgunlukla daha fazla ayakta kalamadım. Kendimi

Koltukların üzerine attım. Tam gözlerim kapanacaktı ki telefonun sesiyle irkildim. Telefonda beni arayan isme baktığımda içimde oluşan büyük bir sevinçle telefonu açtım:

__ Nevin nasılsın? Seni nasıl özlediğimi bilemezsin?

İçten gelen bir kahkaha sesi işittim:

__ Yarın geliyorum. Tren için bilet aldım. Senin için büyük bir sürpriz oldu.

İçimdeki tüm kasvetli hava dağılmıştı. Nevin Ruhumu sevgi ile doldurmuştu. Her zaman bunu yapmayı başarırdı. Sürpriz yapmaya bayılırdı. Nereden ne zaman geleceği belli olmazdı.

__ Bu harika yarın saat kaçta tren garında olursun?

Sesi araba seslerinin arasında bir ara kayboldu.

__Yarın saat 15.30 da tren garında olurum.

Sanki aylar olmuştu. Nevin’i çabucak görmek istiyordum. Kalbimde yalnızlık hissini arttırmaya başlayan bir özleme dönüştüren duygular hissediyordum.

__ Olur, daha erken gelemez misin?

Onu özlemle beklediğimi hissetti. Yine hafif bir kahkaha ile kalbimin içine sevgi dolu bir şeyler bıraktı.

__ Canım beni nasıl özlediğini biliyorum. Ama durumu biliyorsun. İşyerinde problemlerim var.

Kalbimin içindeki yalnızlığın bu gece büyüyeceğini anladım.

__ Tamam, yarın tren garından seni alırım. Kendine iyi bak.

Telefondan tatlı bir öpücük sesi duyuldu:

__ Yarın görüşürüz hayatım.

Telefonu kapattıktan sonra yorgunluğumun bedenimi daha fazla taşıyamadığını hissettim. Ayağa kalktım ve yukarıdaki odalardan

Birine gitmek için merdivenlerden yukarıya çıkacaktım. Gözlerim merdivenlerin üzerindeki parıltı dikkatimi çekti. Bu parıltının parlak bir yüzük olduğunu fark edince şaşırdım. Parıldayan altın yüzüğü elime aldım. Merdivenleri çıkmaya devam ederken yüzüğü inceliyordum. Yüzüğün teyzeme ait olması büyük bir ihtimaldi. Yukarıya çıktım. Çocukluğumda bu eve geldiğim zaman hep balkona bakan odayı severdim. Bu odadaki balkonda güzel çiçekler olurdu. Sabahları çok güzel kokarlardı. Çocukken sevdiğim bu odanın kapısını açtığımda odanın eski hali kaybolmamıştı. Odanın o güzel kokusu silinmemişti. Yatağın altın sarısı örtüsü göz kamaştırıyordu. Hemen uyumak istedim. Yatağa uzandım. Öyle yorgundum ki hemen uyudum. Saatler sonra susadığımı fark ederek kalktım. Odanın lambasını yaktım. Masanın üzerindeki aynanın üzerine yapıştırılmış kâğıdı gördüm.

Daha önce odaya geldiğimde kâğıdın orada olmadığına emindim. Kâğıdı ellerimin arasına alıp okudum.

‘’Sana yaklaşmama az kaldı en son senin bedenin bulacak yalnızlığı ve ölümü kan dolacak gözlerine sevgi yerine ’’

Bu korkunç bir tehditti. Ama kim niye buna ihtiyaç duymuştu. Neriman hanımın bana duyduğu öfkenin sebebi olabilirdi. İçimdeki korku artmıştı. Çünkü bu eve rahatça giren bir kişi vardı. Benim hakkımda kötü hisler besliyordu. Polise bunu bildirmenin en doğru yol olduğunu düşündüm. Polisi aradıktan sonra aşağıya inip koltuğa oturdum. Sakinleşmeye çalışıyordum. Yalnızlığımın içinde kaybolmuş bir çocuk gibi korkmuştum. Sığınacak ve korkumu azaltacak birilerine ihtiyaç duydum. Elime cep telefonumu alıp Nevin’i aradım. Defalarca telefonunu çaldırmama rağmen açmadı. Dakikalar sonra kapı çaldı. Kapıyı açtım. Gelen polis İnce uzun yüzlü seyrek kumral saçlı zayıf yapısı olan bir polisti.

__İyi geceler. Girebilir miyiz?

Korkulu telaşlı bir halde olduğum yüzümün tüm haline yansımıştı.

__ Elbette girebilirsiniz siz benim kusuruma bakmayın

Dikkatlice evi inceledi. Sonra salonun girişinde duran koltuğa oturdu.

__ Arkadaşlar birazdan gelip parmak izi alır. Araştırırız. Siz bana notu bulduğunuz yeri gösterirseniz.

__ Tamam, benimle gelin lütfen

Beraber yukarıya çıktık. Yattığım odanın köşesinde duran aynanın üzerine yapıştırılmış notu gösterdim. Dokunmadan notu okuduktan sonra bana doğru döndü.

__Arkadaşlar parmak izini aldıktan sonra biz sizi tehdit eden kişiyi bulacağız hiç merak etmeyin. Bir düşmanınız veya bir eski sevgiliniz var mıydı? Yakın zamanlarda dikkatinizi çeken size karşı tuhaf davranışlar sergileyen birileri de olabilir.

Düşünmek gereksizdi. Neriman Hanım bana bu eve sahip olduğum için öyle kızgındı ki benim bu kasabadan gitmem için tüm gerekeni yapardı.

__ Evet, aslında bir kişi var. Bu ev bana teyzemden miras kaldı. Bugün bu kasabaya geldim. Teyzemden miras kalan evi görmek istedim. Bahçeden tuhaf sesler geliyordu. Evin arka tarafında küçük bir kulübe var. Gidip baktığımda yaşlı bir kadını ağlarken buldum. Benim kim olduğumu ve annemin ismini öğrendiğinde beni tehdit etti. Bu kasabadan ayrılmamı söyledi. Sadece ismini biliyorum. Neriman Hanım

Parmaklarının arasında bir şeyler çevirerek bana baktı.

__ Neriman hanımı soruştururuz. Ama ben size bir soru sorabilir miyim?

__ Evet, buyurun sorun

__ Benim elimde bir kadına ait yüzük var. Bu yüzüğü evin içinde bulduk. Sadece “S” harfi okunabiliyor. Diğer harfler silinmiş. Bu yüzük hakkında bir şeyler biliyor musunuz?

__ Eve girdiğimde Merdivende bir parıltı gördüm. Onu elime alıp yukarıdaki masanın üzerine bıraktım. Teyzemin olabileceğini düşünüyorum.

Gözlerimin içine dikkatlice baktı. Sonra elindeki yüzüğü Cebinden çıkardığı torbaya koydu.

__Bir başkasının da olabilir.

Bu yüzüğü incelemekte fayda var kısa bir süreliğine bende kalabilir mi? Sizin açınızdan Bir sakıncası var mı?

Eve gizlice girip bu notu bırakan kişi bu yüzüğü düşürmüş olabilir miydi?

Ama Nasıl?

Kafamdaki düşüncelerden oluşan gözlerimin kilidini komiserin bana seslenmesi bozdu:

__ Ergün Bey sakin olun ve bizden haber bekleyin. Mutlaka bir iz bulacağız. Uyumaya çalışın. Yorgun görünüyorsunuz.

Kalktım ellerimle gözlerimi ovuşturdum.

__Evet, uzun yoldan geldim henüz tam uyuyamadım. Ama tedirginim uyumak benim için zor.

Polisleri kapıya kadar uğurlayıp döndükten sonra ne kadar kendimle savaş verdiysem bile bu savaşı kaybedip uyudum.

Sabahın ilk ışıkları odama vururken kendimi dinlenmiş ve daha huzurlu buldum.

Ama içimdeki bu huzur kısa sürdü. Kapının sert ve ardı ardına vuruluşu kötü bir haberin başlangıcı gibiydi. Kapıyı açtığımda o kötü haber beni buldu.

Gelen polis memurlarıydı. Onların yüzündeki ifadelerden kötü bir şeyler olduğunu anlamamak için ancak aptal olunabilirdi. Merakla sordum:

__Ne oldu Memur Bey bir gelişme var mı?

Ellerini yüzüne koyup durdu:

__Sizi Endişeye sevk etmek istemem ama bunu söylemem lazım.

İçimdeki korku endişe yeniden başlamış, Huzurlu gece benim için bitmiş, yeniden ruhumda korku dolu bir şeyler açmıştı. Belli Bir süre sessiz bekledim.

__Ne oldu Memur Bey?

Gözlerini gözlerimden kaçırdı. Başka yönlere bakmaya çalışıyordu.

__Dün Gece ormanın içinde bir ceset bulduk. Cebindeki not ile size yazılan not aynı elden çıkmış. Biliyorum bu sizin için korkutucu bir olay ama serinkanlı olmalısınız.

Dakikalar süren sessizlikten sonra konuşabildim.

__Memur bey içeri geçin bu konuyu konuşalım.

Yüzünde ufakta olsa bir gülümseme oluştu:

__ Kahveniz var mı?

İçerideki salona geçip köşede duran eski antika koltuğa oturdu. Mutfağa gidip kendim ve memur bey için kahve hazırlayıp servis yaptım. Tüm etrafı gözden geçirip tam karşısına oturmamı istedi.

__Eviniz çok güzel Ben bu kasabaya geldiğimden beri hep merak ederim bu gösterişli güzel malikâne kime ait diye Sizi kıskanan Size düşman

İnsanlar vardır. Belki birinin size duyduğu kalp kırıklığı veya eski bir aşkınız vardır. Bazı şeyler kasabanın çarşısında konuşulur oldu.

Annenizin akrabaları bu evde hakkınızın olmadığını söylüyorlarmış. Birde bir sevgilinizin olduğu söyleniyor. Ondan kaçıp kasabaya geldiğiniz dilden dile dolaşıyor.

Memur beyin anlattıkları karşısında yüzümde her türlü kötü ifadeyi hissedebilirdiniz. Öfke kalp kırıklığı endişe hüzün hepsini kalbimin içine sığdırmıştım.

__Bu eve ilk geldiğimde yaşlı bir kadını evimin bahçesinde ağlarken buldum. Kimin oğlu olduğumu öğrenince öfkeden deliye döndü. Bu evde bir hakkımın bulunmadığını bu evi terk etmem gerektiğini anlattı. Bir sevgilim var. Onu asla terk etmedim. Yarın trenle buraya gelecek. Ben bunları daha önce anlattım.

Rahat bir tavırla elindeki kahveden bir yudum aldı.

__Neriman hanımı araştırdık. Bu kasabada öyle biri yaşamıyor. Kavgalı olduğunuz aile fertlerine sorduk ama onlarda tanımıyorlar.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kafam iyiden iyiye karışmıştı.

__Kafam çok karışık neler olduğunu anlayamıyorum. Bu olanlar gittikçe beni daha fazla korkutuyor. Bilmediğim bir karanlık tünele girmiş gibiyim. Annemin akrabaları ile konuşacağım. Benden tam olarak ne istiyorlar? Bunların hepsini öğreneceğim.

Kahvesinden bir yudum aldı. Çok rahat bir tavır içindeydi.

__Akrabalarınızla aranızı düzeltmek istemeniz sizin açınızdan iyi olur. Ama ben sizi tehdit eden kişilerin akrabalarınız içinden olamayacağını düşünüyorum. Ormanda ölü olarak bulduğumuz kişi ile sizin akrabalarınızın arasında bir bağ bulamadık. Ölen kişi sizin gibi kasabaya sonradan misafir olarak gelip burada yaşamaya karar veren

Zavallı bir adamdı. Bu kasabaya yerleşme fikri sizin ile arasındaki tek bağlantıydı.

Onun bu rahatlığı kendine olan fazla güveni beni rahatsız etmişti. Çocukluğumdan beri duygularımı saklayamazdım. İyi veya kötü ne varsa aklımda dışarıya haykırırdım.

__Ben burada canımla uğraşırken ve her saniye içimde fırtınalar koparken akrabalarım benim hakkımda bir şeyleri hak etmediğimi düşünüp bana saldırırken siz karşıma geçip rahat bir tavırla onların bir şey yapmadığını söylüyorsunuz.

Sakinliğini korumaya devam etti. Yavaş yudumlarla kahvesini içiyordu.

__Endişenizi anlıyorum. Ama sakin olmalısınız. Size zarar vermek olan her kimse onu beraber bulacağız. Sizin gerçek düşmanınız kim olabilir? Bunu gerçekten düşünmenizi istiyorum. Ortada bir cinayet var. Bu cinayeti işleyen kişi size de zarar vermek istiyor. Tüm bu olanları anlayıp bana yardımcı olmanızı istiyorum.

Söylediklerimden pişman olmamıştım. Ama yinede bir ufak pişmanlık yaşamıştım.

__Kendinizi benim yerine koymanızı isterim. Benim şimdi nasıl sakin olabileceğimi düşünüyorsunuz.

Suskunluğa büründü. Uzun süre yüzüme baktı. Oturduğu koltuktan kalktı.

__Ben işimi yapmaya çalışıyorum. Sizi korumak için bir memurumuz kapınızın önünde olacak herhangi bir şey olduğunda şu yazacağım cep telefonundan ona ulaşın. Ben nöbetime geri dönmek mecburiyetindeyim.

Biraz olsun rahatlamıştım. Korkularım az da olsa üzerimden kalkmıştı. Haksızlık yaptığımı hissettim.

__Çok özür dilerim. Size teşekkürü bir borç bilirim. Sanırım biraz gerginim.

Elini bana doğru uzattı. Bende büyük bir içtenlikle sıktım. Yüzünde hafif bir gülümsemeyle bana baktı:

__Gergin olduğunuzu fark ettim. Bu yüzden üzerinize gelmedim.

Birkaç dakika sonra yalnızdım. Gözlerimi kapatmaya çabaladım.

Onlar direnmeye devam etti. Kafamın içinde geçmişe ait anılar yaşadığım korkular uyumama izin vermiyordu. Hayatımda kara delikler vardı. Ben bu kara deliklerin içinde kayboluyordum. Eğer bana komiserin söylediği gibi akrabalarımın bana zarar vermek gibi bir niyetleri yoksa bu içinde bulunduğum durum oldukça kötüydü. İçimdeki çıkmaz gittikçe büyümeye başlamıştı. O gece hiç uyuyamadım. Güneş doğmaya başlamıştı Pencereden vurmaya başlayan ışık yatağın üzerine vuruyordu. Ben yatağın başındaki koltukta oturup tüm gece düşünmüştüm. Geçmişimi ve Tüm yaşadıklarımı kendi kafamın içinde mahkeme kurup yargılamıştım. Saatime baktım. Nevin’in Treni istasyona yaklaşıyordu. Yüzümde sevinç ifadesi belirdi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen kalbime sevinç veren sevgiler yaşıyordum. Hazırlandım. Evden dışarı çıkmak için kapıyı açtığımda bir polis memurunun bana yaklaştığını gördüm.

__Durun lütfen

Bahçe kapısını kapattım. Ona doğru yürüdüm.

___Pardon memur bey

Bana doğru yaklaştı. Yorgun gözlerle beni süzdü.

___İsterseniz sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım.

Gideceğim yer fazla uzak değildi. Ama içimdeki bazı korkular yine belirdi.

__Tren istasyonuna gidecektim. Yakın size zahmet vermek istemem.

Beraber polis arabasına bindik. Suskun bir yolculuktu. Büyük bir özlem içindeydim. Bana biri bir şeyler anlatsa benim aklım muhakkak başka yöne akacaktı.

Gara doğru yürüdüğümde kalbimin atışları artıyordu. Garın girişindeki banklardan birine oturdum. Bir kaç dakika sonra genç esmer uzun saçlı şapkalı bir kadın yanıma oturdu. Bana dokunarak:

__Bir bakar mısınız? Size özel bir şey söylemem gerekli, benimle gelir misiniz?

Gayet şaşkın bir ifade ile yüzüne baktım. Tuhaf bir ruh hali içinde olduğu gözlerinden okunuyordu.

__Ben sizi tanımıyorum bana söyleyeceğiniz özel şey nedir? Burada söylerseniz daha iyi olur.

Yüzünde soğuk bir gülümseme belirdi.

__Eğer benimle gelmezseniz ve benim söyleyeceklerimi yapmazsanız sevgilinizi bir daha göremezsiniz.

İçimdeki mutluluğun çözüldüğünü ve içimi kaplayan üzüntünün varlığını, Kalbimden bir parçanın sökülüp alındığını hissettim.

__Siz kimsiniz? Nevin nerede?

Soğuk ve anlamsız gülümsemelerine devam etti.

__Benim kim olduğumu gerçekten bilmiyor musunuz? Merak etmeyin, öğreneceksiniz. Nevin zaten hasta kafası hiçbir zaman doğru çalışmadı. Üzülmeyin geçer.

Bu deli bir oyun muydu? Bu kadını hayatımda ilk defa görüyordum. Onu Tanımama imkân yoktu. Nevin hastamıydı? Bu bir deli saçması olmalıydı.

__Ben sizi tanımıyorum. Bunların hepsi deli saçması bu oyunu bitirin.

Soğuk gülümsemelerinin yerini bu kez kahkahalar aldı.

__Demek bunların hepsi size göre bir oyundu. Sevgilinizin sesini duymak ister misiniz?

Çantasından cep telefonunu çıkardı. Numaraları çevirdi.

__Beni duyuyor musun? Kızı telefona ver.

Telefonu bana doğru uzattı. Beynimin içinde öfke ile üzüntü birleşti. Ellerimi sıkıyor sakin olmaya çalışıyordum. Telefonu aldım.

__Alo Nevin orda mısın?

Büyük bir sessizlik oldu. Sonra ince bir ağlama sesi duyuldu. İçimi acıtan ses kalbimin duvarlarına vuruyor gibiydi.

__Buradayım Berke bana yardım et.

Ses birden kesildi. Felç geçirmiş bir insan gibi vücudum donmuş, dilim kenetlenmişti. Boşluğa bakan gözlerim eminim ki çok şey anlatıyorlardı. Ruhların içinde hissedilen ne varsa o hissedilenler gözlere yansırmış. Benim ruhumda hissettiklerim tamamen tarif edilmese de derin bir acıyı anlatıyordu.

Bu durumdan kurtulup normale dönmek uzun bir zaman almıştı. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kendime geldiğimde bunların bir rüya olduğunu düşünmek istemiştim. Ama bu beklentim boşa çıkmıştı. Rüya sanmak istediğim kişi gözlerimi açtığımda karşımda belirmişti.

Bana acı veren bir gülümseme ile baktı:

___ Uyandın demek. Hadi bakalım şimdi yolculuk zamanıdır. Küçük sevgilin seni bekliyor.

İçimdeki boş üzüntülü halden çıktım.

__Siz kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz? Nevin’i rahat bırakın. İstediğiniz para ya da benimle ilgili bir olay ise burada çözelim. Onu hemen özgür bırakın.

Ellerini kafasının üzerine koydu.

__Aman Allah ben ne yaptım? Hemen söylerim. Nevin serbest kalabilir. Ama önce bil bakalım. Ben kimim?

Ona dikkatlice bakıyordum. Onun hakkında bir ipucu ya da anımsayacağım bir obje arıyordum. Beynimin içinde ona dair en ufak bir nokta dahi belirmemişti. Benim onu hatırlamadığımı anlamıştı.

Ellerini kafasının arkasına koydu. Kısa bir süre düşündü.

__Sus daha fazla bir şey söyleme Ben anladım. Asla Nevin serbest kalmayacak. Sana acıların en büyüğünü tattıracağım. Ya benimle gelirsin ya da o küçük sevgilinin cesedini görürsün.

Çıkış yolumun olmadığını biliyordum. Çıkmaz bir sokakta koşuyordum. Gözlerimi kapattım. Bunların bir rüya olmasını diledim.

Ama değildi. İçimdeki endişe gittikçe büyüyordu. Ailemi kaybettikten sonra Kalbimdeki en değerli olan kişi Nevin’di.

Onu kaybetme endişesi ruhumu sarıp nefessiz bırakmıştı.

Kalktım onunla beraber yürüdüm. Kendimi güçsüz yorgun hissediyordum. Arabaya bindik. Onun yüzündeki sinirlilik gözlerinin içinde aleve dönüşüyordu.

__ Ne oldu? Dünya başına mı yıkıldı? Bana verdiğin acıların yanında senin yaşadıkların çok hafif kalır.

Gözlerimi pencereden ayırdım. Kalbimdeki beslenmeye devam eden nefretin işaretleri yüzümde belirmeye başlamıştı. Nefret artık kalbimden cümlelere döküldü:

__Senden nefret ediyorum. Seni şimdi öldürmeliyim.

Umursamayan bir gülümseme ile gözlerimin içine baktı.

__Benim içimdeki nefret o kadar büyük ki seni bin defa öldürsem de içimdeki nefret yangınına çözüm olmaz.

Yeniden düşünüyor geçmişin karanlık bölgelerinde kayboluyordum.

__Anlayamıyorum. Senin hakkında hiçbir şey hatırlayamıyorum. Ama şimdi senden nefret ediyorum.

Direksiyona elleriyle sert bir şekilde vurdu.

__ Sen unutuyorsun. Ama ben her gün aynı acılarla uyanıyorum. Bana bir şey yapmayı aklından bile geçirme. Bana en ufak bir şey dahi olsa küçük sevgilin ölümün soğuk nefesinin tadına bakacak.

Elini ceketinin iç cebine soktu. Silahını çıkarıp bana gösterdi.

__ Sende tadına bakmak ister misin?

Bu kelimeler soğuk güçlü bir kasırga yüzüme vurmuş beni sessiz bırakmıştı.

Gözlerinde nefretin işaretleri vardı. Yüzüme Bakışı kalbimi dondurmaya yetti. Sert bir ses tonuyla korkutucu bir kükreme gibi Yüzüme Haykırdı.

__ Bir zamanlar bir kız vardı. Kalbi sevgi doluydu. Her yer onun için cennetti. Sevgisiz kaldı. Yüreği buz tutmaya başladı. Onu sevgisiz bırakan insanlardan hesap soracaktı. İşte O kız şimdi karşında.

Yüzümdeki korkuyu saklamaya çalıştım. Kafamda bütün soru işaretleri ‘’Niye buradayım Benim suçum ne? ’’

Bir anı, eski bir hesap, belki bir kalp kırıklığı… Bir şeyler aradım. Bu yüz bana tanıdık değildi. Bunu yüzüne haykırmak beni ürkütüyordu. Çünkü bunu her yaptığımda kontrolden çıkıp korkutucu biri haline dönüşüyordu. Bana geçmişimden bir şeyler anlatması kayıp geçmiş bazı anıları canlandırabilirdi. Ama ona ne yapmış olmalıydım ki? Bana böyle kızgın kin ve nefret doluydu. Ona daha ılımlı yaklaşmaya karar vermiştim.

__Bana geçmişte olan her şeyi anlatır mısın? Belki o sevgi dolu kız geri döner. Kalbindeki sevgi yeniden her yeri cennet yapar.

Soğuk buzu andıran mavi gözleriyle bana baktı:

__Sana anlatacağım. Ama anlattıklarım bittiğinde sana yaşatacaklarım benim yaşadığım acılardan daha acı olacak.

Aslında onun içindeki nefreti yenmeye değil zaman kazanmaya ihtiyacım vardı.

__Bana duyduğun bu derin nefreti anlamak ve yaptığım tüm hataları telafi etmek isterim.

Aniden arabayı durdurdu. Yüzünde soğuk ve kızgın bir ifade belirdi

__Hataları düzeltmek mi?

YAZAN:ERSEN BİNİCİER

Ersen Binicier
Kayıt Tarihi : 12.11.2011 14:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ersen Binicier