Çıkamayan sesimin arkasına gizlenmiş
karanlığın çığlığını duyuyor musunuz?
Yüksekten baktığınızda
Gözlerimin rengini görebiliyor musunuz?
Ya gözlerimdeki dehşeti?
Güneşin son kızıllığını gördüm önce…
renkler soldu…
sonra birden çullandı üzerime gece…
Dört duvar arasındayım şimdi.
İçimde sayıklamalar…
Korkular…
Örümcekler giriyor bedenime…
Ağlar…
Çığlıklar…
karanlıklar….
Ellerim nerede?
Bacaklarım,
Saçlarım! ?
Kaldırın üzerimden geceden çarşafı,
Sadece onları görebilirsiniz
sadece
bakın gözlerime…
…
Gündüzler savaş kokuyormuş…
Yağma kokuyormuş
Açlık kokuyormuş…
Haritalardaki anlamsız sınırlar,
Sınırları aydınlatan ışık,
Işık!
Vahşet kokuyormuş,
Ölüm kokuyormuş
Güneşe bakmamalıyım…
Güneş,
Güneş kan kokuyormuş…
Işığı koymuşsunuz mezara.
Işık delirmiş
Işık delirmiş…
Hadi,
bağlayın gözlerini.
…
Masallar anlatılıyormuş
Afyon kokulu ülkelerde,
Zifiri gecelerde
Hadi,
Uyandırın insanları
hadi
Karaların altında kalmasın yüzleri…
Çizgiler yerine
İnsanları dizin haritalara
Karanlıkları kaldırın üzerlerinden.
Açın ışığın gözlerini…
İnsanlar
hasretle sarılsınlar birbirlerine…
Karışsınlar
Güneşin altında.
Silin sınır çizgilerini…
24 Ekim 2004
Çiğdem DemircanKayıt Tarihi : 27.4.2005 15:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!