Afet gibi kopup ne varsa ömrün vadisinden geçen
Sürükleyecek sanki en uzaklara,
Dağılır mı dersin karanlığı karanlıkla örten bulutlar?
Gökleri kaplayan bu simsiyah peçe!
Ağlarmı ömrümüzün geçen boş zamanlarına,
Veya boşaltmasın nemlerimi,
Hüznümüzü örtsün en iyisi,
Hani ömrümüzün her anında mutluluğumuzu çarmıha geren hüzünlerimizi
Yüzümüzde belirginleşen yürek ağrılarımızı veya
Gencecik yaşımızda solan göz renklerimizi,
Tel tel kırılıp kırlaşan buklelerimizi,
Yada boşver hepsini! Yalnızlığımızı örtsün yeterli
Hani vardı ya sevdiceğimizin fotoğrafına bakarken bile yakamızı bırakmayan yalnızlık,
Her sokak başında ve unutmak istediğin herhangi bir anda
Bir cellat edasıyla “ben burdayım” diyen yalnızlık
Yalnızlığımızı örtsün karanlıklar!
Her zehirli sigaranın dumanını beraberce ciğerimize çektiğimiz,
aynı sofrada oturup aynı bardağı, aynı tabak ve çömleğini paylaştığımız,
Gecemizi, gündüzümüzü her anımızı demir parmaklıklar ardına sıkıştıran,
Bir kuş kaderiyle uçmak isterken yükseklere,
şahikasında bizi bekleyen,
Aydınlık günümüzü zifiri karanlığa çeviren yalnızlığımız!
Ruhumuzu örtsün mesela toprak merhametiyle,
Sancıyan yanllarımızı saklasın yada
Veya bırak ağlasın karanlığa yazılan sözlerimize
Boşaltıp sürüklesin insana dair ne varsa boş vadilere…
Kayıt Tarihi : 4.10.2017 23:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yusuf Gökalp](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/10/04/karanlik-183.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!