ışığın karanlığa sarılma zamanında aşık oldum,
karanlığın alacası,
duygunun kancası gömüldü yüreğime....
anlamadan düşülür bu kuyuya,
içinde balıklar yüzer sanırdım,
kirli,
tozlu duvarlarında tırmanılmıyor asla.....
galip başlanmaz aşk denilen oyunda,
bir elin üstüne bir el,
yürek değmiyorsa diğerine,
acıdan cennet de yanar,
yine gelmez o sanılan anlar,
hakiki değil tabelada yazan rakamlar....
kaderin değil,
kederin yeni başlangıçları olur gözlerde,
geçip gitmez hiç bir şey,
çekmeceye atılan yapraklar açılır puslu bir nisan gününde.....
bir anahtar ki,
her iki ucunda iki beden,
yürekler demir olsa erir,
çevirmeye gönlüm dayanmaz....
hani burada bir şarkı söylemiştin bana,
kulaklarımda bir tek harfi kalmadı,
hiç bir kitapda da bulamadım nedense...
kıvrımlı bir tanbur sesinde gözümden aktı yaşlar,
nedir aşkı ağlatan?
nedir yalanların torbasından çıkan yalnızlık felsefesi....
ikliminde ahlak çiçeği yetişmeyen topraklara ayak basılmaz,
değmesin tohumlarına böyle sevgilerin elim,
çılgınlık yapılacak gecelerde alkollü yürek kullanılmaz......
gökyüzünde güneşi göremediğim zaman aşık oldum,
filmlerdeki aşıklara yürek kıvırdım,
gerçek hayatın kucağı sıcak değil o kadar....
peri kızı değildi kanatlarını çırpan,
yeri değildi aldanmanın,
değildi,
değdi,
değmedi düşüncelerimin satır başına yerleştirdiğime...
her ihanet,ihanetle biter
vicdan terk edilecek kadar yalnız değildir......
hüzün yaprakları hep güz vakti düşer yerlere,
ben sokak ışıkları altında aşık oldum,
hiç olmadığı kadar parlıyordu kalbim ama,
bir anahtar bulduğumu sandım,
hayatın kapısına uymadı,
çevirmeye gerek kalmadı...
Kayıt Tarihi : 13.3.2018 23:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!