bilirim uygarlığın beşiğindeki..
dil'de düşmeyen aşkları
Mem ü Zin, Ferhat ile Şirin'i
ah Mezabotamya
karanlıkta kalan ışık çiçekleri
bilirim çiçek daldayken
tomurcuklanıp geliştiği olgunluğu
yenilen zamana kadar
hangi emek ellerden geçtiğini
nasırlı ellerin sevdasını bilirim
tat veren yürek, güzellik emektir
nasırlı ellerle büyüten sevdayı bilirim
Toroslardan nemrut'a çoşan
Zagros derelerden akan suyum
suyun derindeki kayadan taşan
üzerinde çağlayan yüreğe sorun
Kandildeki yüreğin sesiyim
bu topraklar dağ gülü kadar
newruz çiçekleriyle doldu
alevlenen ateşe sorun beni...
Zaus evlatları isyana çekilmiş
katmerlice sende dahası varken
boş sözler seni bitirmeden
başınız öne eğik olmassın / uyan
rüzgarla esmeler sana dönecek
ki ölmem yakın olur ya..
düşündüğüm yelpaze yurdunda
dönen hile şantajla yürümenin topallığı
karanlık izler kar etmedi
uçurumlara yuvarlacak boş sözler
güne sorsan
sensiz olmazki yaşamak
Ay'a sorsan gel gülüm
sana ışık ol der
asıl beni karanlığa sor
ben sensizlikteysem karanlıkta
belki sen yoksun gün ışığında
ama ben seni sormasam bile
içimde düşümsün....
be gülüm..!
19/05/10-Gaziantep
Mustafa GözetlikKayıt Tarihi : 19.5.2010 18:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!