(kalmışım yanmış yakılmış ormanların susuzluğunda, nasıl içiyorum seni bir bilebilsen esmer tenlim, içimin dağlarının çağrılı sesisin, hırçın dalgalıdır ateş denizim
ülkem gibi vurgun ülkem gibi umutlu ülkem gibi tutkun, bir içim esmerliğinle ülkem gibisin. gecem karam gündüzüm karam tüm bozuklarımla kapına varsam sende beni alıp benliğine katsan, boşluğa sarındığım kanayan yoksunluğunda gecelerin, çay demi hasretinle, kokun gelir imbat rüzgârıyla körfezden, istencin doruğu bir sırtlan gibi soluksuz kalırcasına öpüş ateş dudaklarda kanırtırken, gamzende bir gün bir gül açar pınarlar çağlar. kavrulurken piç bir yangının ellerinde har yellerin savurduğu çocuklarız biz, ayaklanır içimin zıpır çocuğu seninle, günü toplayıp geceyi aydınlatan giz, hep bir çağrısın seven yüreğime, dile gelir gece ıssız sokakların sessizliğinde, gezerim basmadık yer dokunulmadık yalnızlık kalmasın diye zamanın törpülediği ellerimle can sıcağı kuğu zarafeti teninde, severim seni yar benli güzelliğim yaşanası aşkla ölümsüzlüğüne)
—kaç zamandır vurgun yediğimiz alt üst olan yaşamda el avuç açan bir dilenci olmuşum yar vatanımda hain kılıç vurur kazanmak istediğim lokmama ne aşım kalmış ne işim bu zalim kumpasta belki o denli bilmiyorsun seni nasıl katmışım bilsen kendimden fazla kendime isyanlardayım gelemeyişime-
haykırırsın özgürlüğe çağrılı sesinle
güneşin doğduğu yerdeymişçesine
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta