Karalamadan Aklamaya Şiiri - Medine Huse ...

Medine Huseynova
42

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Karalamadan Aklamaya

Uykum ayakta hâlâ, nöbet tutuyor, hasretle bekliyor kiprikler yorulup kavuşsun diye. Onlar hırsız kediler gibi iki büklüm olup bekliyorlar karşımda, süzülüp girsinler sahibi uyumuş gözlerime diye. Fakat, kipriklerim hâlâ uyanıklar gözlerime sadık oldukları için.
Bu günün mutluluğu uykumu sadece kipriklerimden değil, odamın, penceremin ve sevincime gölge düşüren herşeyi dahası evimin dış kapısından bile uzaklaştırdı. Benim mutluluğuma gölge düşürecek ne varsa hepsini kapı arkasında bıraktı.
Bugün aldığım ödül dünyanın en kıymetli ödülü emeğimin karşılığını veren en büyük değerdi Her yazarın ve şairin yazısı, öyküsü yayınlandığında ona yayınevi veya yayın kurulu bellibir miktar para verir. Bu yayın işinin hukuksal işlemleridir. Ne kadar veriyorlar? İşte bu, herhangi bir gazetenin veya derginin tayin kurulunun kendi işidir. Daha yüksek ödül, Nobel ödülüdür ki, o da dünya çapında kalemi güçlü, ideali sıradan olmayan yazarlara veriliyor. Fakat, bana verilen bu ödülse sanırım, şimdiye kadar hiçbir yazara verilmemişti ve birilerine verilecegini de zannetmiyorum. O ödülü almak için yazar ve okur dünyası bir araya gelmek zorundadır. Yazarın yaşayarak yazdığı dünyada okur, eseri okuduktan sonra yaşamak zorundadır.
Lafı daha fazla uzatmak istemiyorum. Zaten yeterince bilgi verdim. İş yerime, çalıştığım kütüphaneye Türkiye’den gelmiş ve yazdıklarımı okuduktan sonra dost olduğum Tayfun Bey gelmişti. Kendi tabiriyle söyleyecek olursak benim yazdıklarımı okuyup çıldırdıktan sonra gelmişti. İlk kez ondan duymuştum okur hayretini: “Dur bakalım! Senin yazını okudum ve etime diken battı! ” Söylediklerini gerçekten de yaşadığını, yani hakikaten de çıldırdığını hissetmemek mümkün değil. Akşam okudugu “Karalama” felsefî – bedii miniatürümden öyle bir etkilenmişti ki, sözler ağzından çıkarken sanki kovalamaca oynuyorlardı. Gözleri dışarı fırlamıştı. Biraz da göz çerçevesinin etrafında duran kipriklerine teşekkür etsin. Onlar olmasaydı, kesinlikle gözleri kökünden dışarı fırlayacaktı
Tüm gününün o yazıyla geçtiğini, hâlâ o yazının etkisinden kurtulamadığını anlatıp bitirdikten sonra:

Dün tüm geceyi düşünerek geçirdim. Sabah havaalanındaki ticaret merkezine gittim ve kendi kendime sordum: “Acaba hangi elbisesi bozuldu Eluca’nın. Ben onu alayım.” Gezdikçe tüm elbiselere baktım ve ne alacağımı bilemedim.
- Teşekkür ederim, hiçbir şey gerek degil.
- Hayır, olur mu ya? Kesinlikle olmaz. Sana değmiş zararı ödeyeceğim. Olmazsa, Türkiye’ye döndükten sonra onu alıp sana göndereceğim. Şimdi söyle bakalım, neydi o?
Çok soruşturdu, bense bir türlü cevap vermiyordum. Ama, hani okurumun da inatkârlığı varmış. Nasıl yazarın inatkârı var, işte aynen öyle. Neyse... Sonunda ben pes ettim ve baklayı ağzımdan çıkardım:
- Kovadaki üzerine mürekkep dökülen yastık nevresimiydi.
Tebessüm etti ve bıyıkları oynadı. Çehresinde bebeklere özgü, garip; fakat masum gülümseme vardı. İşte şu an kalemim o anları anlatmakta güçlük çekiyor. Fakat, şunu söyleyebilirim: O, o anlarda üç dört yaşında bir çocuğa benziyordu. Yeni elbiselerini getir, seni oynamaya götüreceğim, de, o da dolabındaki tüm elbiselerini getirip önüne yığsın aceleyle. O anda o çocuk neler yaşıyorsa emin olun Tayfun Bey aynen o hâldeydi.
- Ben onu senin için alacağım!
Kalbimin saflığı çehresinden okunuyordu. Gözler, kalbin aynasıdır. O, iç dünyasının haritasını çizdi gözleriyle. Bu kez gülme sırası bendeydi.
Ramstor’un kapısından çıktığımda içimde yakınlarının çevresinde gezmeye çıkmış çocuğun sevinci vardı. Göğsümde sıktığım beyaz yastık nevresimi, üzerine mürekkep akmamışdan önceki hâlindeydi. Sanki herkes bana bakıyordu. Belki de bakmıyorlardı. Herkes kendi işinde gücünde, yürüyor. Bense herkesin dikkatini çekmek istiyordum. İşte sırf bu yüzden nevresimi bayrak gibi havaya kaldırdım.
Sanki karalama olan ve şimdi beyazlaşmış eserimi insanlığa sunuyordum...
Lekeli yastıkta uyunmadığı gibi, insanlığa karalamayı okumuyor.
İnsanlık her zaman güzelin peşinde. Bense bana güzelliği lütfetmiş Tayfun Bey’in hassas okurumun - ödülüyle adımlıyordum, kalp atışlarımı yastıkta duyarak.

14 Kismet Günü,Kar Ayı,
26 - cı il

14.01.05
Bakü

Medine Huseynova
Kayıt Tarihi : 6.7.2007 13:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Medine Huseynova