Ayrılık yasımın yaşını tüketir, sen gidersin hep, usulca uyur gibi.Aklıma sığmayan bir kaç cümleymiş oysa, inanmaya ne gücümün nede sözümün yettiği gidişin.Hep kandırğım kendimin yüzüne susan cümleler, dudağıma kilit.Hani elini tutsam kendime güleceğim hem öyle ki; içim-dışım sen.
Ayrılık....susunca,konuşunca,gülünce,ağlayınca...Hiç gitmeyen ve gidesi gelmeyen yüzsüz bir misafirdir ne kovmak gelir içinden ne de oturup iki kelime söylemek.Her yanı ajite kokan sığ bir melankolidir sanki içinde hapsolduğun bu durum ve nedenini düşündükçe dibe vurduğun bir araftır.
Sana söylenebilecek birşeyler olduğuna inanmaktan yorulsamda, sensiz olabileceğimden vazgeçemedim.Seni kendime anlattım mütemadiyen ne içli bir şarkı barındırdım ne de kovdum penceremden kuşları.
Hani zamanla tüketilen bir histi ayrılık...
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,