Karalama Defteri Şiiri - Ahmet Ayaz

Ahmet Ayaz
339

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Karalama Defteri

KARALAMA DEFTERİ
(Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun Beye)

İşte sana karalama defteri,
Oku hele bir bak, ne göreceksin?
İçindeki iç dünyamın rehberi,
Oku hele bir bak, ne göreceksin?

Bütün yazdıklarım ehli kâmile,
Kâmilin dilinden cahil ne bile.
Yapar mı? Bir insan ülkeye hile,
Oku hele bir bak, ne göreceksin?

Derman arıyorum her türlü derde,
Önümü kaplıyor demirden perde.
Kafeste karganın öttüğü yerde,
Oku hele bir bak, ne göreceksin?

Ayaz’ım ben uzun sözün kısası,
Kabul görmez kahpelerin yasası.
Boşalmaz inşallah, devlet kasası.
Oku hele bir bak, ne göreceksin?

GÜLÜNCE

Gülünce;
Güz çiçekleri açar,
Yüzlerinde.

Gümüş suyu dökülür
Gözlerinden;
Ağlayınca.
..
Ben,
Gülmelerine alıştım.


YAŞ YETMİŞE GİRİNCE

Sevinip gülerdim;

Güz gelmeden önce,
Güz çiçeklerini görünce.
….
Ama şimdi,
Ölmeden ölüyorum.
,,,
Ve aynaya bakıp,
Kendime gülüyorum.

Güz gelmeden önce,
Güz çiçeklerini görünce.
….
Yollarda yağmur ve kar,
Yollar engebeli ve ince;
Yaş yetmişe girince.


ADALET HASTA MI?

Sevgiyi sele verdik;
Barışı,
Barındırmadık ülkemizde.

Aklımızı çeldiler,
Bölük bölük böldüler;
Bizi.

Eyvah Türkiyem!
İsrail hür, Amerika hür;
Aydınların gözleri kör.

Adalet hasta mı? Bilmem.

ÇOCUKLUK SEVDAM

Ah Ah! Sevdam;
Çocukluk sevdam.

Bir orman gibi gür,
Kuşlar gibi özgürken;
Karanlığa,
Bir mum yakmaktı sevdam.

Akdeniz gibi çalkalanıp,
Fırat gibi vakur ve hür;
Akmaktı sevdam.

Zulmün zincirini kırıp,
Manculukta, yakmaktı sevdam.

Özgürlüğü kuşanıp,
Zalimin boynuna,
Zincir takmaktı sevdam.

Çocuklarla çocuk gibi,
Gülüp oynamaktı sevdam.

Bir mustafa Kemal olup;
Sevgiyle, şefkatla,
Bakmaktı sevdam.

Ömrüm yetmedi,
Sevdam bitmedi.
İlmin ırmağına, bir nur gibi;
Akmaktı, sevdam! …


YAZ-TARİH DÜŞ

Utanmaz,
Utanmazlığını yapar;
Utanmadan.

Ama sen;
Gözlerine baksan,
Suçlu çıkarsın.

Ve usanıp bıkarsın,
Dünyadan.

Haydi Abuşoğlu;
Takvimden bir yaprak daha kopar.
Yaz, tarih düş;

Yıl 2016, Temmuzun yirmi üçü.
Davulunu deldiğim dünyada,
Böyle bir zamana kaldık de.

YILLARIMI KÖPRÜ YAPTIM

Yıllarımı köprü yaptım barışa,
Barış için çoktan çıktım yarışa.

Karanlığa ışık yakar dururum,
İhaneti can evinden vururum.

Sevdam budur kainata duyurun,
Dost iseniz gül bahçeme buyurun.

Sarıl bana anlıyorsan dilimden,
Gönüllere gül atarım, elimden.

Bam telinde bülbül öter sazımın,
Çiçeği yok baharımın yazımın.

Ben Yunus’un çizgisinde yürürüm,
Muhammed’in izlerinde ölürüm.

Yıllarımı köprü yaptım barışa,
Barış için çoktan çıktım yarışa.


SİLAHI KUŞANDI ŞİİRİM

Ben bir şairim!
Silahı kuşandı şiirim,
Sevdadan yana.

Gül suyu sıkar mısralarım.
Beyitlerim, karanfil kokar.
….
Çoktan sildim,
İhanetin adresini;
Adres defterimden.

Ben bir şairim!
Silahı Kuşandı şiirim,
Sevdadan yana.

ZALİM FELEK

Bakıyorum gidişine,
Akıl ermiyor işine.

Bütün sırra eren sensin,
Zalime güç veren sensin.

Yoksa sen bir, Kahpemisin?


RUBAİ

Oruç, namaz bir ibadet;
Bahse konu; Hakk’a diyet.
Hakk’a diyet etmiyorsan,
Soruyorum, nedir niyet?

BOŞUNA YAŞAMIŞIM

Kâmili görmemiş;
Ehli kâmil sandıklarım,
Ve dinleyip sözüne inandıklarım.

Üzgünüm;
Boşuna yaşamışım…

TEK BAŞIMA
(Mehmet Eyüb Özkeçeciye)

Hakk, adalet temelini,
Kuracağım tek başıma.
Uzanan namert elini,
Kıracağım tek başıma.

Allah dedim çıktım yola,
Hiç bir yerde vermem mola.
Hedefimiz hayır ola,
Varacağım tek başıma.

İki cihan arasını,
Hakda buldum darasını.
Mazlumların yarasını,
Saracağım tek başıma.

Ayaz’ım ülkem erini,
Kutlarım her neferini.
İhanetin çemberini.
Yaracağım tek başıma.

RENKLİ RÜYALARIMDA

Yüzlerinde ayı,
Gözlerinde güneşi;
Giysilerinde,
Baharı gördüm.

Güller,
Çiçekler toplayıp,
Bir çelenk ördüm;

Hayal dünyamın,
kuytu köşesine;
Renk katsın diye.

AH! AH! MEMLEKETİM!

Ah! Ah!
Türkiye’m,
Anadolu’m,
Memleketim.

Her gün ölüm,
Her gün zulüm.
Adalet tutsak,
Hürriyet yetim;
Eyvah güzel memleketim.

Öldürülecek itler, temizlenecek bitler;
Mustafa Kemaller, yeniden doğacak,
Bir gün…

KELLESİ BÜYÜK

Kellesi büyük,
İş bilmez, işi sevmezdi;
Allah’tan da, istemezdi.

Çalışmadı;
Günü güne ekledi,
Anasının ölmesini bekledi.

Anamın mirası var; Dedi ve güldü.
Aç, susuz, perişan;
Pisliğin içinde öldü ve pisliğe gömüldü,
Kellesi Büyük.

KİM NE DERSE DESİN

Kim ne derse desin;
Torun torba toplayıp,
Ümraya gidecektim;

Zikir edecektim,
Mekkede Sabahlara kadar.

Yılbaşı biletime,
Para çıksaydı…


KUTLAMA

Şeker bayramını erken kutladık,
Misafir gelince Alper'le Bilge.
Bir hal oldu heyecandan çatladık,
Felek şanslarına etmesin gölge.

Gönül bahçemizde iki gül açtı,
Güller kokusunu etrafa saçtı.
Orucu, iftarı unuttuk o gün,
Mübarek gecede uykumuz kaçtı.

Günlerden mutlu gün gördük o akşam,
Mutluluk sırrına erdik o akşam.
Gecemize doğan son yıldızlara,
Gündüzlerden çelenk ördük o akşam.

Ayaz'ım ben özümde öz olsunlar,
Kalbe akan kevsere göz olsunlar.
Bu fani dünya'da ehilden ehil,
Hakk'a dönük nurlu bir yüz olsunlar.


BEN VE SEN
(Sevgili Eşime)

Ben;
Miyadı dolmuş,
Geçmeyen bir akça…

Ama sen;
Aydan inmiş,
Ayyüzlü bir meleksin;
Yaşadıkça…

RENGİNİ UNUTTUM

Rengini unuttum,
Gelincik çiçeklerinin;
Dünyamız,
Dünden çok farklı.

Senelerdir,
Barut kokularında;
Ağlayan çocukların aklı.

Cıvıl cıvıl,
Ötüşen kuşların sesi;
PKK lı teröristlerin,
Silah seslerinde saklı.

Vakit Tamam;
Hakk, batılı boğacak.
Ve, beklenen güneş doğacak;
Bir gün…

YAPAYALNIZ

Adından
Başka bir ad,
yoktur aklımda.
Gizlimde, saklımda;
Hep, sen varsın.

Seni ve sensizliği,
Düşünüyorum;
Daralan dünyamın,
Karanlık sokaklarında.
Yapayalnız.


AŞK

Aşk, bir sevgi seli;
Adem ile Havva misali;

Evlenip,
Bir araya geldik.
Oturup kalkmasını bilmedik.
Sevindik, oynadık, güldük.

Oğlumuz kızımız oldu.
Baş da ağrı,
Yüreğimizde sızımız oldu.
….
Aşkın ateşinde piştik.
Âdem ile Havva’nın,
Yanlışına, biz de düştük.
Sonumuz hayır olur inşallah.


O BİÇİM

O, O biçim,
Bu, O biçim.

Hayat, O biçim.
İnsanlar, O biçim.
Dünya, O biçim.

Düşündükçe, yanıyor içim.

Böyle bir dünyada,
Olmaz yaşamak, olmaz geçim.
Çünkü, her şey, O biçim…

SOYSUZUN SÜVARİLER

Dağların başında
Bayrak yakıyor
Soysuzun süvarileri.

Bir bayrak yakılır
Binlerce bayrak dalgalanır
Gökyüzünde.

Matem tutmaz ayla yıldız.
Çünkü onlarla biz,
Gönüllerde beraberiz asırlardır.


SULTANIM

Uzaktan uzağa bir nağme gönder,
Kulağıma sesin gelsin sultanım.
Bunca ayrılığa el âlem ne der?
Gel, yaklaş, bir nurdan selsin sultanım.

Bir türlü ağarmaz bahtın karası,
Yokluğun içimde yürek yarası.
Ömür bitti, ölüm, kaş göz arası;
Bundan sonra olan olsun sultanım.

KİRAZ AĞACI

Ah! Ah!
Kiraz ağacı;
Hayat ne kadar acı.

Meyveler verip,
Gülücükler atarken,
Haziran sıcağında;

Şimdi kaderin kucağında;
Kuruyup çürüyorsun.
Ve yürüyorsun Hakk’a doğru.
Yavaş yavaş.

Ayazlı gecelerde;
Ayaz gibi.

GÖNÜL

Gönül öyle gönül ki, çiçek çiçek dolaşır.
Akıp giden zamanla, yaratana ulaşır.
Yollar taşlı, dikenli, vakit çok geç olsa da,
Akıp giden zamanla, yaratana ulaşır.

ESKİ ŞARKI

Eskimiş bir şarkı ile uyandım,
Ölüm kaş göz eder bana uzaktan.
Bir kara sevdanın narında yandım,
Bir başka diyara düştüm kızaktan.

Gün akşam oluyor yine mevsim güz,
Uzaktan ses verir bana sevgili.
Dağlar bulut yüklü ovalar dümdüz,
Çağlıyor içimde bir sevda seli.

Uykumu bölerken gök gürültüsü,
Çınlar kulağımda bir ezan sesi.
Bir beyaz kefendir ölünün süsü,
Alnımda sımsıcak tanrı busesi.

Ayaz’ım gözlerim gülerken aya,
İçimi bambaşka bir hüzün sarar.
El açıp umutla durdum duaya,
Aklım erenlerden birini arar.

SEVGİLİLER GÜNÜNDE

On dört şubat sevgililer gününde;
Eşim “Bozgeyikli” gül verdi bana.
Yol istedim erenlerin önünde,
Dosta uzanmaya el verdi bana.

Sihirbazın sihirini bozmaya,
Niyet ettim barış sözü yazmaya.
Fitneye, fesada mezar kazmaya,
Sapı kırılmayan bel verdi bana.

İşleri kötüye yormamak için,
Haksızdan hakk yolu sormamak için.
Mecliste kimseyi kırmamak için,
Oldukca tatlı bir dil verdi bana.

Ayaz’ım ben süs yaparım hızmaya,
Gül işlerim başlardaki yazmaya.
Gidem dedim gönüllerde yüzmeye,
Hakikat ilminde göl verdi bana.


NEYZENCE

Canlar ile cananıma,
Baka, baka gidiyorum.
Karanlığa yıldız olup,
Aka, aka gidiyorum.

Zehir akan ırmağımı,
Kesilmemiş tırnağımı.
Edepsize parmağımı,
Taka, taka gidiyorum.

Hele biraz şurda dur da,
Yem olmadan kuşa kurda.
Mumlarımı güzel yurda,
Yaka, yaka gidiyorum.

Ayaz yazdım defterine,
Fazla inme çok derine.
Namertlerin dübü/rüne,
Çaka, çaka gidiyorum.

DAL KIRILIR YAPRAK DÜŞER

Dal kırılır yaprak düşer,
Ortada bir beden kalır.
Nefs kabarır gönül şişer,
Varlığını toprak alır.

İnsanoğlu şaşar, taşar,
Beş paraya esir olur.
Dünya için koşar, koşar;
Gömülünce bir sır olur.

Senelerin arkasında,
Kimliğimi bulamadım.
Şeytan işin şakasında,
Bir gün mutlu olamadım.

Ayaz’ım sen çok kırılma,
Akıbetin akla merak.
Hakk yolunda çok yorulma,
Belki yakın, belki ırak…


GENÇLİĞE DAİR

Bir gök
Gürültüsüydü sevdam;
Barışı bağrımda besledim,
Sevgiye kucak açtım;
Senelerdir.

Ahmet Ayaz
Kayıt Tarihi : 5.9.2016 07:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    şahaneydi..iki kere baştan aşağı okudum..

    Cevap Yaz
  • İlyas Ateş
    İlyas Ateş

    Bütün yazdıklarım ehli kâmile,
    Kâmilin dilinden cahil ne bile.
    Yapar mı? Bir insan ülkeye hile,
    Oku hele bir bak, ne göreceksin?
    …tebrikler ustazım anlamlı bir şiir anlayana saygı ve selamlar

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    candan kutlarım ustam

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Ahmet Ayaz