Biraz daha basitçe sevebilir miydim seni bilmiyorum.. kirpiklerinde ölmeden doğabilir miydim dudaklarında.. Ya da sessizliğine alışmadan, çocuksu sevinçlerde boğulabilir miydim bir küçük harfinde?
Bir gülüşünde şehirler inşa edip, dudağının hafif bir meylinde alaşağı edebilir miydim Arap Şahlarını?
Yapamazdım..
Kırık kanatlı binlerce martının çaresizliğine sığınıp gözbebekleriyle ateşler yakan bir kentin çocuğuydun sen.. Tanımadan ya da tanınmadan önce diye bir zaman yoktu.. Sen oldun.. Apartmanlar sokaklar tramvaylar oldu.. sen oldun sular ağaçlar çocuklar oldu.. sen oldun mavi, kırmızı, hatta mor oldu.. sen oldun şehir yosmalığından utanır oldu.. sen oldun hafif meşrep bir kadın paşazade oldu..
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.