Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Sevgili Dostum Nadir,
Sağduyulu yorum ve desteğinizi saygıyla selamlıyorum.
Kişileri tanımadan ,burada yaptıkları bir iki basit yorumla analize etmek,yargılamak(karakterinin tüm yanlışlarını uzun uzun sergilemediği sürece) yargılamak yapılacak en büyük hatadır diye düşünüyorum. Bu yıkıcı tutum ve saygısızlık aslında kendi kişiliğinin ezik yanlarını sergilemekten ileri götüremez kişiyi.
Bu köşenin tek ve tek bir amacı vardır ki,o da;asılan şiiri ve belki, yanı sıra ima ettiği konuları medenice ve saygı ortamaında incelemek,bu konuda bilgi ve görüş sahiplerinin katkılarından faydalanmak,fikir alış verişi yaparak ,belki bir adım daha ileri gidebilmektir diye düşünüyorum.
Burada üye olan on binlerce kişinin aynı bilgi birikimine ,analitik zeka ve karaktere sahip olması beklenemez .Ama bu çeşni içinde ahenkli bir yol bulmanın tek ama tek bir yolu olabilir,o da,kişiselleşmemek ve saygıyı elden bırakmamaktır. Bahsettiğiniz gibi Sayın Siyali'nin bu yönünü görmemek ve taktir etmemek imkasızdır.
Düşünce ve inançları farklı diye birisinin kafasına çullanmak ancak yetersiz ,cahil insanların tutumları olabilir. Bu tür cahil insanların kendi inanç ve düşüncelerini adeta zorla yutturmaya çalıştığına defalarca şahit olduk. Bizler de neticede insan olduğumuzdan tepkimizi gösterdik ama bu ,hiç bir zaman,çok değişik düşünce ve inançların sunulmasının burada yasak olduğunu göstermez. Sadece ,saygı çerçevesinde tartışılmasını açabilir.
Tarihte yaşanmış her şey doğru,üretilen her eser altın değildir. Geçmişi incelerken göstermemiz gereken titizliğin ve onun için ayırmamız gereken zamanın önemi geleceğimizi kurarken ortaya çıkar. Geçmişin yanlışlarına takılan ve buna gerektiğinden fazla zaman ayıran insanlar ve toplumlar,geleceklerini daha iyiye götürecek şeylere ayıracakları zamandan çalmaktadırlar ve yerinde saymaya ,hatta geriye gitmeye mahkumdurlar. Bir yerde ,yanlış seçimleriyle,bindikleri ağacı kesiyorlardır diye düşünüyorum.
Daha önce de belirttiğim gibi,bu benim şahsi fikrimdir ve kimsenin bu düşüncem üzerine fazla heyecanlanmasına gerek yoktur.
Tüm okurlara saygılar ve güzel şiirler
Fikret Şahin
Ve siz ARAP NACİ, bize burada halkın korkalık ve kahramalık konusunda unutkan olduğu edebiyatını yapıp da esasında kendisinin şu aşagıda ki eylemiyle – kendi aşağıda ki daha önce yazmış olduğu yorumu silerek- bilakis KORKAK olduğu ya da Bukalemun gibi adam iması veren girdabın girmişliği de daha kendinin nasıl bir ADAM oluğunu bilemyen iki yüzlü zat bize kalkacak burda yok ADAM mış ..şiir mış şair miş edebiyatı yapacak. HADİ ARAP NACİ bey..siz savrulun buradan ve muhtemelen yeni yeni rumuzlarla karşımıza çıkın : Kalıptan kalıba, şekilden sekile giren, daha doğrusu karakter dengesi bozuk olanlara çok defa 'Bukalemun gibi adam' denen boyla ima veren adam burda bizim adamlığımızı sorgulaycak… Bakın ben kanıtla konuşuyorum..öyle robotlar gibi kimin ne olduğunu etiketleyen fabrikada çalışmıyorum:
Bu ARAP NACİNİN sildiği yorum..
Naci Kasapoğlu 1
İstanbul
19.11.2010 11:55
Demokratik,Laik Cumhuriyetin yetiştirdiği namuslu bir yazardır BALBAY.Gördüğünü,doğru bildiğini söylemekten,yazmaktan çekinmeyen sakınmayan.Balbay'la birlikte neden tutuklu kaldıkları yıllardır anlaşılmayan tüm Laik Cumhuriyet ve Demokrasi taraftarlarının da serbest bırakılmalarını talep etmekteyiz!..İktidarların kendilerinden olmayanları yargılama istekleri hep geri tepmiştir.Faşist baskıların özgürlük mücadelelerini yıldiramayacağı tüm dünyada anlaşılmıştır Türkiye de de anlaşılmalıdır.Güneşi balçıkla sıvamak isteyenlerin ellerinin cayır cayır yanacağı gerçeği er geç anlaşılacaktır!.
Bu yorumu neyin altından silmiş:
*Mustafa BALBAY’A ÖZGÜRLÜK..Dayanışmaya KATIL! ***
MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK
Özellikle belirtmek isteriz ki bu dayanışma kampanyamızın amacı kesinlikle lehte ve alehte ya da konuyu başka boyutlarda işleme gibi polemikten UZAKTIR ve UZAK TUTULACAKTIR!
Balbay’ a Özgürlük düşüncemize katılmıyor olabilirsiniz! Ancak etik/namuslu olan gerekçenizi ekleyin…Farklı görüşmüş der, saygı duyarız.
Bu dayanışmaya katılacak olan..
Degerli kalem dostumuz, okurumuz,
MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK derken;
- Biz (amatör) yazarlar olarak, onun kalemine ve yazarlığına namusu/objektif ve etiklik ölçüsünde bağımsız bir yazar olduğuna inadığımız içindir! Ve..,
- Hiç bir ne siyasi, ne hukuki, ne kanuni, ne de yargılanma süreciyle bağlantılı değil onun, Atatürk gibi vicdan ve özden, ama yazarlığıyla somut verileriyle de yurdunu, halkını seven bir araştırmacı yazar olduğuna inandığımız için! ..Ve..,
- Bu somut görüşlere ermemiz, sadece basından izlediğimiz boyutuyla dâhi, onunla beraber neredeyse 3 yılı bulan ve halen yasalarımız nazarında da ne ile suçlandığına dair somut hukuki bir kanıtın yıllarca süren davada belirlenmemiş olması…Ve..,
- Evrensel hukuk sisteminin işlendiği toplumlarda, kendisine daha hanği suçu işlediği yasal tanım konamazken, bu denli uzun süre hapishanede tutmanın kesinlikle hukukla bağdaşmadığına ve onun halkına insanlığa olduğu kuşkusuz özgür yazarlık fonksiyonunu, baltalamak olduğuna indağımız için…ve
- BALBAY konumunda olan tüm yazarların, sanatcı ve ülkemiz, dünya insanları beraberinde herkese ÖZGÜRLÜK…EVET…
MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK diyoruz…
BALBAY’A evet ÖZGÜRLÜK diyorsanız..,
sizin de arzu ettiğiniz bir cümlelik kendinize ait olan gerekçenizi yukarda sunulan gerekçelerimiz altına ekleyebilir ve isiminizi bizim ismimiz altına yazarak dayanışma gösterdiğinizi teyit ediniz…
Bu dayanışma esasında, BALBAY’a ÖZGÜRLÜK yanısıra onun koumunda olan tüm insanlara ve sizin, çocuğunuzun ve gelecek kuşakların özgürce yazarlığını sonuna kadar koruyup kollayacak bir toplum yartmaya gerekli ve anlamlı bir katkı olacaktır…
O halde bu BALBAY’a ÖZGÜRLÜK ÇAĞIRI kampanyamızı erişebildiğiniz tüm insanlara, gruplara, dergi, basın ve sitelere yapabilirsiniz.
Kalem dostluğu, sevgilerimiz ve
Saygımızla,
Nadir Sayın
Necva Kıyak
Nadir Sayin
Sizi ARAP NACİ Bukalemun gibi adam sizi..
BAKIN biz ne bir ideoloji saplantısı ne cunta savunucusu..ne dinsel ve faşisit iktidar..ya da bir komünistlik diktatörlük… peşindeyiz…Biz Adam gibi adam olarak yazarın şiirin ve şairin özgürlüğünden yanayız..yüreğimiz ve beynimilze..
Şimdilik bunları yaptığınız Mahkum etme hırsınız ve zihniyetinize.. birer KANIT bilin..
Kendi toplumunu çok iyi tanıyan iyi bir ressam şair ve aydının türküleştirilmiş güzel bir şiiri.Bir de şuna bakın ne hoş değil mi?
Üç Dil Bileceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de çaba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime aslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
***Adam gibi adam olduğunu sanıpta..arap olma kompleksini çiğnemek ve gülme eylemini diş macunu beyazlığında reklam diye sunmak ve şurada yazılan görüşlere tek görüş belirtmeden benim önüme saman atın deseniz dahi beni bu boyutlarda ithamalar ve tartışma içine çekemezsiniz..
Siz herhanği bir görüş belirtmeden ..paketleme fabirkasında etiket yapıştırır gibi onu şunu bunu yargılar şiir mi, şair mi adam mı/kadın mı ve kendinize de kömür fabrikasında çalışan emekcinin yüzünde ki arap gibi siyah olmasından gocunacak eğilimle dâhi… oluşunuzu bana kabul ettiremezsiniz…
…. Arap Naci bey… Ben Arapça kökenli isimli Nadir… bununla Arabın hiç bir dalı ve kültürüyle kendimi kişilik ve adamlığımı özdeşmişliğim olmayıp, bir Anadolu kökenli ve oranın has insan odaklı kültürü ile özdeşleştiğim boyutuma karşın.., tek zerre Arapça kökenli ismimden gocunmayan Nadir…
Adam gibi konu ve vurgulananlara görüş belirtme boyutunuz olduğu zaman sizi muhattap alacağım….Arap Naci adam…
Bunu şimdilik, Mahkum ettme hırsınıza ve zihniyetinize karşın kanıt hakımı kullandım bilin..
...Naci dostumuza dün yarıda kalan ve söz verdiğim açıklama aşağıda..
Ve Ahmet Erdem beye, belki şundandırı açıklamam gidişatında değinerek, kendisine bu arada aramıza hoş geldiniz niyetimi iletittim ..-)
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’nun şiirleri cıvıl cıvıl, doğa, çoçuk, sevgi kokar..sanatsı niteliği yüksek ama temelinde ayağı yere basar..Tam halk şairi olabilmeyi kendine oluşturduğu has bir tarzla günün şiiri olan bu şiiri dâhil, sanki her şiiri, türkü şarkı gibidir.. Ve ayrıca aşağıda ki alıntı şiiri NACİ dostumuza eşit yaşam boyutunda ve şiire de somut bir örnektir..yani hayat eşittir şiir..aynı:
“..gözünü sevdiğim tohum, gözünü sevdiğim toprak..ve ..arı gözümüzün önünde sızdı balını..
Dizelerinde olduğu gibi yaşam=şiire eşittir.. Alın size genç kuşağın bilmesi ve onun sanatçılık, şair ve insan oluşunda ki özdeşleştiğinde kendini bulması, gelecek nesileri daha eşit; doğa insan halk sentezinde bir toplum yaşamına önemli bir katkısı olamaz mı?
NACİ DOSTUMUZA GöRE YOK böyle bir şey yokmuş..Ve olamıyormuşta NACİ abimizie göre ne olacakmış: “..hece aruz divan yorgan serbest grekoremen..bir şair adayının hepsine el atmış olma mecburiyeti var..ben neden bunları yazmak zorundayım?” Aynen böyle diyor kendisi..
Yani şimdi hece aruz..divan..iyi de Ziya Paşa’’yı da kesinlikle red eden de yok..(o söylem de sezgi de size ait) ama devinim var..sürekli değişken bir gidişat; şiirde, dilde, sanatta ve kısaca insanın ve toplumun her alanında..Siz bunu savsaklıyor..durduğunuz yerde duruyor..üretime ve devinime inanmıyorsanız..kusura bakmayın (sizden değil ama) sizin bu boyutdaki GÖRÜŞÜNÜZDEN odun ve dondurulmuş düşünceden başka bir şeye katkı olamaz..
İYİ anlayın - size değil- bu alanda ‘görüşünüz’ oysa evet o görüş adeta bir odun konumunda diyorum…İşte bunlarda burda yapılan en temel olması gereken etiklik savsaklanıyor görüşündeyim..Olayı görüşe yönelik, görüş sunma değil, hemen kişiyi..onun şairliğini yok mesleğini..yok yabancı ülkeden olmasından/oralarda uzun seneler kalmasından dolayı edebiyatımızı hiç bilmediği sanıları, yanlışlık ve yarğılamaları yeriyorum..
Ve bunlarda ki yanlışlığa, yarğıya kişiselleştirmemeye SİNYALİ dostumuz gibi örnek vereceğim yorumculardan bir dirhem örnek alınsa ne var? İşte bu dostumuz temel unsurlarda olan yazısız bu kuralı çiğnemiyor, kendi görüşüne, keskin olan başka bir görüş varsa yine onu, kişinin adını..sanını..kaşını-gözünü karıştırmadan.. bir farklı görüşle yanıtlamaya çalışıyor..
Anlayacağınız Naci dostum sizin bu açıdan dolayı kişiseleştiren boyutunuzu gözden geçirip, etikliğe soğan kokusu vermeyip ve bir de buraya kurdunuzu dökmek için olmadığınız..bilakis güzel analizlerlede de bizlere ilham verdiğiniz boyutlardan dem vurmanız size daha da yakışan bir tutumunuz olur inancımı iletmek isiyorum..
Kaldı ki kendisine saygı ile eğildiğimiz, şiir ve şairliğini yeri geldiğinde sevdiğimiz, takdir ettiğimiz kişilerin kavram, konu ve şiir konularını bir kenara atarak yapılan bir ironiyi görüşüne sunulan bir farklılık olmasından olsa gerek, saf kendini savunma ve laf yetiştireceğim konuma girerek – ve buraya Orhan Veli’den verdiği örnek şiirle sanki zora ki gelip ve kurtlarını dökmek ten başka niyetiyle burda olduğunu ima eden tarafınızla – doğrusu bunlar size hiç ama hiç yakışmıyor.. Siz eger sizden görüş sorulmuyorsa başkasının şairliğini değil, yapsanız yapsanız kendinizinkini yapabilirsiniz duşüncesindeyim..
Bunlara ilişkin somut açıklamalarımı da okuyup-okumdan araştırıp-bilgilenmeden saf burada benimkine farklı- görüş sunuyor diye ne benim hakımda ne Fatma..Ayşe..Hasan..Mehmet vs hakkında yargılamalara girmemeniz bir karedeşiniz olarak da sizden rica ediyorum..
Nitekim şair başka şairi değil - eger konunun özü şair sorgulamak irdelemekse - kendini anlatacak ki kişinin şairliğini samimiyetle burda bilgilenelenim..
Eger şiir, şairlik konusunda görüş belirtiyorsam siz neden bunları kayde almıyor da kendinizden aslı-astarı olmayan veriler sunuyorsunuz bunu da anlamak oldukça zor:
Yani ne diyorum:
“*Şiir yazdığını sanan ya da şair, ozan kendi bünyelerinde yapacağı en hayırlı ve edebiyata olacak katkısı, kendi içlerinde birbirlerine kökeni pozitif olan paylaşım, eleştiri ve özeleştiridir.
Bunun haricinde yargılayıcı/önyargılayıcı bir tutum o kişinin ahkam kesmesi anlamındadır. Bir diğer anlatımla şair başkalarını değil kendini anlatmalıdır
*. Şiirlik ve şairlikte mutlak bir üstat ya da ozanlardan ilham alınır, ama şiir ve şairin nihayetinde varacağı bilinçli gidişat kendi tarızını oluşturması ve kopyalamak değil ürtmesidir.
*. Şiir, şair ve ozanlık hayat boyu süren bir yaşam üniversitesidir.”
..Evet bakın bu görüşlere sahipliğimle kendi tarzım ve hedefimden somut söylemleri değil de sizin illaha ki âdeta mat etme girişim alğınızdan, ne ben ne de başka birisinin konumu ortaya getirilmemeliyi önce sizin daha iyi bilmesi ve bunda titiz olması gerekmez mi?
İşte bu aranada karşılıklı çatışmalar ve birbirlerine yüklenmelerin kökünde..bu yazısız edeplilik kuralına uyulmamasından; yok sen şair değilsin..benim ve senden daha büyüğüm..şeklinde ki esasında küçüklük ve komlekslilik yaşanıyor analizimi bilginize sunuyorum.
Özellikle bu kurala uymayan o kişinin, kendi şairliği ve şiir yazma boyutunda, kendi kendisiyle büyük çelişkiler içinde olduğu ve gittiği yolun dâhi yönünü ve nereye çıkacağını bilmez; topraktan ürün üretme-karaya ayak basma eylemini.., gölde balık tutmaya ve su yüzünde yürümeye benzetmesiyle eş anlam ve ima veren yanılsamadır diyorum.
Sonuç olarak, sizin burda kısa olan iki üç satırlık cümlelerle, ancak on adet gelip-gidip yaptığınız yorum ve geridönümlerinizden, benim tek ama uzun yazdığım boyut bence, aynı kapıya çıkar..
Bunlara ilişkin somut açıklamalarımı ya da açıklamaları okuyup-okumdan araştırıp bilgilenmeden saf burada benimkine farklı- görüş sunuyor diye ne benim hakımda ne Fatma..Ayşe..Hasan..Mehmet vs hakkında kişilikleri, şiirlik ve şairlik konularında ahkam kesme/yargılamalara girmemeniz bir karedeşiniz olarak da sizden ricamdır.. Nokta..
Ve konumuz şir..çagdaş ve kendi ana diliyle Türkçenin en güzel işleyişi yediden yetmişe..aruz..divan ..arapça-farsça şiir sevdalısından tutun entelektüel sadece okur yazar olan insana kadar anlayacağı ve belki kendine ilham olacağı evet size, BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’ndan bir şiir de benden armağan..
Saygıyla..
YAR YÜREĞİN YAR
elmayı ikiye böldüler
içinden kurt çıktığın gördüler
ağacı lime lime dildiler
böceğin halinden bildiler
ferman padişahınsa dağlar bizimdir denildi
dağların bağrı deşildi
çözüldü mevsimlerin sırrı yaprak yaprak
yedi kat yerin dibinden haber getirdi
gözünü sevdiğim tohum, gözünü sevdiğim toprak
kılı kırka yardılar oğul
suyun sudan gizlisi kalmadı
suyun sudan gizlisi kalmadı
buğdayın macerası meydanda
yıldızların sırrı aşikar oldu
arı gözümüzün önünde sızdı balını
karanfil alevini
kırlangıcın alınyazısı
penceremzin önünde yazıldı
bir sensin gizlenen oğul
ağlarsın gizli gizli
seversin gizli gizli
ölürsün gizli gizli
çatlarsın arzudan, iştihadan
yer yarılır yere geçersin
söyleyemezsin
yar yüreğin yar vakit tamamdır
neler aldın dünyamızdan bunca zamandır
yar yüreğin yar gör ki neler var
belki seyyar kuşların ömrü kadar sade aydınlık
belki vişne çiçekleri kadar beyaz ılık
belki çürümüş yılanlar kadar mundar
belki mahzende yıllanmış şarap kadar lezzetli
bir aşktır fışkırıp çıkacak
ne çıkarsa bahtımıza
yar yüreğin yar bölüşelim
beraber ağlayalım dertleşelim
yar yüreğin yar yarmağa değer
bir insan tanımak oğul, bir cihan tanımağa bedel...
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
Bu şirle her karşılaştığımda;
' bir aşk en iyi bir karada temize çekilebilir pekala..' diye düşünüyorum..
Güneydoğunun çıplak esmerliğinden midir nedir..belki de değildir; ki elbette değildir..
Dil kullanımı ve üslup güzelliği şahane.Şiirde güzellik ve güzelliğinin içine saklanan sevda var. Karadut,duygusal içeriğiyle de güzel.Türkü tadında hoş bir şiir. Yazara Tanrıdan rahmet dilerim. Esen kalınız. Nazır Çiftçi Ankara 30.01.2011
İişte şiir bu...
Ustam mekanın cennet olsun..
Saygı ile..
' Seçilmiş Şiirler ' panosunda, sadece ünlü ressam değil, aynı zamanda sanat, kültür adamımız olan Bedri RAHMİ EYÜBOĞLU adını görünce, hoşlandım.
Günümüz şiirinde kokusu bulunan herkese, borcum varmış gibi ödeme hazırlığına başlıyorum hemen.
Üstatlarımızı elbetteki ' O ' günün koşullarında değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Unutmayalım ki otomobil ilk icat edildiğinde, hızı on iki km. idi; kaputu da kır bostan kulübesi gibi iğreti bir şeydi.
Şair, sanatçı yüreğinin coşkusuna örnek vuruşlarına bakalım:
1) Sigara paketlerine resmini çizdiğim sevgilim.
** Sigara paketi, şairin yanında taşıdığı nesne. Demek ki sevgilisi aklından hiç çıkmıyor; habire resmini çiziyor.**
2) Körpe fidanlara adını yazdığım.
** Acaba neden koca çınara değil de körpe fidana kazmış sevgilisinin (yoksul çingenenin) adını!? Efendim ' O ' körpe fidan büyüdükçe, kazdığı harfler de büyüyecek; bir başka deyişle, aşkı da büyüyecek...**
3) Yalnız sanat çıkmazlarında başımı kaşıyorum.
** Tuzu kuru kimselerin seni (yoksulu) düşünecek halleri mi var!? Ancak üst kültür kaygısı söz konusu olduğunda düşüncesini devreye sokar. Sonra diyor ki, 'Sen benim, mihnet içinde yanmışım oluyorsun.**
4) Cömert ırmaklar gibi, bahtın karışmış bahtıma; yunmuş, yıkanmış, adam olmuşum.
**Şairin coşkusu, diğergâmlığı yorumsuz, üryan...**
Bayrak devir-teslim töreni kapsamında, antoloji.com/da kayıtlı ' Sevgiye Övgü ' (1969) başlıklı kısa şiirimle eşlik etmek istiyorum şairimize:
' Uzat ellerini insan kardeşim uzat;
' Çoğalsın sıcaklığımızda mutluluğumuz.
' Sevelim bu göğü, bu dağı
..bu denizi ve birbirimizi.
' Sevincini kahlkahama,
' Gözyaşını gözlerime dök;
' Çatlasın şahdamarı kötülüğün!'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
İçimde kurumuş papatyaların liseli düşleri
Zaman beni eskitmiş,
Dualarım da dudaklarım kadar titrek,
Yorgun şiirler dinlenirken gözlerimde,
AŞK, FİRAR etti avuçlarımdan,
..........
..............
Bu şiir ile ilgili 78 tane yorum bulunmakta