Sana mı kalmış
Köpürüp dalgalanmak
Enin boyun ne
Akdeniz görse
Karadeniz duysa
Ne der
Otur oturduğun yerde
Bre yavru gölüm
Güldürme kendine
Karadeniz in hırçın dağları gibidir asaleti,
Ulaşılamaz yayla misalidir yüreği
Bal ile şerbeti andırı sözleri,
Karadeniz in hırçın güzeli
Karadeniz gibi renkli gözleri,
İnceciktir belleri,
Güneş gibi sıcak yüreği
Karadeniz in hırçın güzeli,
Kuzey denizinin utangaç kızı.
Durgun sular gibi çıkma karşıma.
Bu senin alnına yazılan yazı.
Karadeniz gibi dikil karşıma...
.........
.........
Aşk Karadeniz gibidir.
Dalgası büyük,
Suyu serin,
Tuzu çok.
Aşk Karadeniz gibidir.
Ya boğulursun,
Ya yüzersin.
Aşk Karadeniz gibidir.
En sakin yeri,
Yine en derinidir.
Gözlerin karadeniz gibi yeşil, her tonunda
ruhun karadeniz gibi mavinin en kuyusunda
gözlerinde nefes alıyorum
ruhunda yaşıyorum ama sen uzaktasın.
Burçak...
Sor sana anlatayım Karadeniz ne şekil,
Gök mavi, deniz mavi, dağ, taş ise yemyeşil.
çektim gemileri Karadeniz' den...
gözlerinde yüzdürüyorum...
Gece vakti karadeniz sahilinde dikil, seyret çırpınan denizi.
Özlem dolu kalbin çırpınışı gibidir, başka sözüm yok sevgili...
Karadeniz akmam dedi
Türk Tuna'yı vermem dedi
Karadeniz bulanır
Türk Tuna'yı geçer
Çıktım baktım kim bilir
Osman Paşa bize gelir
Yaşasın Osman Paşa
Düşmanları dağıtsın
Dağa taşa
İstanbul’dan
Bükreş’e uçuyoruz biz
uçuyoruz,
Karadeniz’in üzerinden.
Karadeniz, Karadeniz…
Bir martı gibi
kayıp geçtik
Karadeniz’in gecesinden…
Yüreğimi astım ben
Sen gönlümün amik ovası
Gözlerin karşımda Karadeniz
Sen aşkımın son sayfası
Ellerin elimde son zaferimiz
Kelimelerle işim olmaz bugün;
Gemi demeden
Battığımı anlayacak
Karadeniz açıklarında biri...
Sen duygularıma hükmetmiş sultan,
Sen parmaklarima olan gardiyansın...
Bırak coşsun Karadeniz gibi gönlüm,
Sen; onun içinde sürekli kaynayansın!
Kapkaraydı Karadeniz,
Yağmur, elinde tuttuğu çay bardağından boşalıyordu sanki,
O ise anne rahmindeki bir bebek gibi huzurluydu,
Evinin kokusu ve yağmur bestesine eşlik eden sevdiklerinin sesiyle...
Niye böyle coşkulusun...
Dalgaları yalçın deniz...
Şaha kalkıp duruyorsun...
Karadeniz... hırçın deniz...
Aşıktım senin bakışlarına,
Senden gelsin sevgilim en acı ölüm,
Senin için döktüğüm gözyaşlarına
Burda KARADENİZ diyorlar gülüm...
Karadeniz,
Niçin çırpınır dersiniz?
Bir tarafı dertten konuşamaz,
Bir tarafı zevkten düşünemez.
Ondandır bilir misiniz?
Şimdi düşünüyorum da…
Seni yaşamak!
Karadeniz mevsimi gibiydi…
Her zaman küpüne iyilik doldur
Hakka karşı koyan şerliler soldur
Muhammed’in yolu gerçek tek yoldur
Aydınlık çıkarsa zulmet yok olur
17.06.2009/Karadeniz
Karadeniz şimdi çok uysal,
Başaklar tam değil ama sarardı günebakanlar,
Marmara da çok nazlı bu aralar.
Senin uzaklarında durum böyle,
Peki benim uzaklarımdan havadisler nerede?
Ötelerde uzanmış
Mecnun Karadeniz,hoyrat
Yüreğimde sen,
İkisi de çalkalanır delice,
Ben yürürüm bulutların üstünde...
tabutuna konulan bir bedendi şimdi o,
ölüm sessizliğiyle bekledi,
uyandığında hiçbişey olmamış gıbı davranması için duadan başka bişey gelmedi elinden
şimdi Karadeniz gibiydi o;
sularında boğulmuşcasına susuyordu...
aşk karadeniz de bi fırtına
amed de bi bardak kaçak çay
bazen bi avuçta binlerce dua
bazen ay veya yakamoz hırçın sularda
bazen sen bazen ben
ama çokça özlem
gün neden aydın
gece neden kara
neden bu hep zıtlıklar
Akdenize karaları bağlayan
Karadeniz misali
herhanbirzaman/herhangibirdörtduvar
Şehre yalnızlığın çöktüğü o serin gece
Ayak seslerimizle uyandı mahmur sokaklar
Gözlerinde düşlerken o ılık aşkı çılgınca
Çağladı Karadeniz coştu duygular.
(19 Temmuz 03)
Biz sıladan çıktık olanlar oldu
en yakın dostlarımı görmeden öldü.
Aşık Hüseyin sende ne kadar kaldı
Herşeyin senin olsun kal karadeniz...
Hüseyin Yalçın...
karadeniz dalgasına benzer insan
kimi zaman haşin deli
kimi zaman süt dökmüş kedi
seviyorsan onu gelirsin çarpar önce kalbin
sonra tekrar beğenirse seni kaldırır gök yüzüne kuş misali oynar seninle hiç bitmeyecekmiş gibi.
ARAMA ZARARI
Arama zararı Katarina’yla
Bir gün oluruz ha Baltacı Mehmet,
Karadeniz bilir nataşa’larla
Bir gün oluruz ha Baltacı Mehmet.
- 11.11.2015 – Tozkoparan/İstanbul
İsmailoğlu Mustafa Yılmaz - İstanbul
gülüşünün sıcaklığı düşer yüreğime
güneşe bedel parlaklığı gözlerinin
papatya olur ellerimiz
ellerimizde güvercin beyazı
sevda sarısı
dudaklarımız sevdiğim
hırçın karadeniz dalgası
Alevli bir ikindi sonrasında,
bir kalp çiz,
içini su ile doldur,
Karadeniz suyu olsun,
yüz yüzebildiğin kadar,
zamanı durdur.
Unut geçmişi ve geleceği,
işte hayat budur.
Ah! ne haldeyim,bir bilsen.
Dağlar aşdım,yollar taştı.
Karardı,yollar karıştı.
Yolları sel aldı taştı
Dilim damağa yapıştı.
25.05.1998
Karadeniz.
DÖRTLÜK - ARAMA ZARARI
-----Putin’e
Arama zararı Katarina’yla
Bir gün olunur ha Baltacı Mehmet,
Karadeniz doldu Nataşa’larla
Bir gün olunur ha Baltacı Mehmet.
- 11.11.2015 – Tozkoparan/İstanbul
İsmailoğlu Mustafa Yılmaz - İstanbul
Bir çocuğun gözlerinde buldum seni
Kızılırmak kadar kızıldı gözlerin
Yalnızlığımı duydum sözlerinde
Karadeniz kadar hırçındı sözlerin
Ellerini tutmalıyım diye düşündüm
Tam tutacakken seni düşürdüm
Sen benim en tatlı düşümdün
(Mayıs-2003)
Kasımda sarı saçların
Dökülür mahzun mahzun
Bir yağmur eşlik eder
Merak etme yol çok uzun
Hırçınlaştı Karadeniz
Korkup kaçtı dalgalar
Uğuldayarak uzaklaştı
Boğuk sesli rüzgar
Yazımız nedir bilinmez...
Bilinse de silinmez...
Karadeniz misali yüreğim,
Aldığı artık o'nundur...
Geri alınmaz...
Ey sevgili,
ARTIK... BENİMSİN...
alışkanlığım oldu; ağlamak,
ıslak dolaşmak kuru günlerde
vücuduma yapışık siyah elbisemle
yürümek, olabildiğince yürümek
özümde kanser, gözümde karadeniz
gitmek ölüme doğru
alışkanlığım oldu
çernobil duy beni....
Uyu! Karadeniz gibi kara sevdam
Burada yani senden uzakta
Uykular bile hasret rüyalarına gebe
Kokusunu özlemişim sevgilinin
Burada senin kokunu getirecek
Ne bir rüzgar
Nede yaprak kıpırdatacak kadar
Esinti var
Karadeniz gibi hırçın
Ve dalgalıyım
Gel gitlerde beynim
Durdurak bilmez
Eserim yağarım
Bir bakarsın
güneş gibi açarım
Sessiz sakinliktir isteğim
Karadeniz,akdeniz
Daha diğer bölgelerimiz
Türk,kürt demeden
Hep seni yücelttik
İleriyi düşünmemiz
Hep doğruyu seçmemiz
Senin için,senin için
Türkiyem,Türkiyem
kefenime cep yaptırdım
şiirlerimi cebime koyun
burada aramayın
karadeniz´in
öteki ucunda
nazım´ın yanında
bana yer bulun
Pencereye koşuyor gece
Tenin ısrarında bir dokunuş tesellisi söylüyor rüzgarı,
Odanın gizeminde kayıp bir ozan çığlığı
Yangın bir rüyanın kıyısında seni bekliyor...
Cem Karadeniz
Geceydi sanki...
22 Ocak 2006
Kütahya
Söyleyin yıldızlar,
O şimdi nasıl?
Bulutlar;
Yıkayın mahşer günahlarını
Ve kurutun güneş
Göz yaşlarımı...!
Ali Fikri Karadeniz 01.01.2005
Bir Kırıkkale
Kızılırmakla öpüşür.
Sularını sırtını okşar;
selam söyle diye Karadeniz'e
-Varamayan ırmaklar mı kaldı denizlere?
sevdim seni Karadeniz
sevdim seni.
unutmak, savunma silahıdır
insanoğlunun.
ama hiç ummadığınız anda
çalar kapınızı bir anınız
sakince girer içeriye
karadeniz misali
kabarır duygular
red edemezsiniz.
Burası karadeniz dağlar kalbime paralel
Yol nereye gitse
Ben oraya giderim
Sesime kuşlar biner
Öyle gider onlar
Sen nereye gitsen
Ben orayı severim....
Orman, deniz, bak tertemiz.
Bunun adı, Karadeniz!
Oraları mavi, yeşil,
Giresun’da hava temiz!
Cennet gibi, tavsiyemiz,
Kim kalırsa oksijensiz!
İnsanları altın kalpli,
Bu diyarda, her şey eşsiz!
Doğu da dadaşım ben,
Güneydoğu da kürdüm,
Ege de efeyim,
Marmara da yörük,
Karadeniz de lazım ben,
Akdeniz de oğuzum,
Trakya da çingene,
ANKARA da seymenim,
Çerkezim ben boşnağım,
Abazayım Türkmen im ben,
uzaklarda
yamaçların birinde
yapayalnız yaşayan
ıslak bir karayemiş altından
bakmaktır aşağılara
karadeniz
ki
samyelleri uçar içinizde
eğdiğin dallar arasından