Kadın, balık ekmek arası yerken başka bir kadın gelip yanımıza oturmuştu, oturur oturmaz da sigarasını çıkardı yaktı.
Kadına, içmeden olmuyor mu dedim
Kadın başını havaya kaldırarak, olmuyor, ha balık ekmek ha sigara, nasılsa ölmeyecek miyiz? Balık ekmek yiyen ölmüyor mu? Televizyonları izlemiyor musun, baksana neler yiyoruz, sigara onlardan daha temiz dedi.Sonra başını az önce kadının satın aldığı balık ekmek satan satıcılara çevirerek, bak şunlara, onlar balık ekmeği nasıl hazırladığını biliyor musunuz? Nasıl temizleyip nasıl yıkıyorlar haberiniz var mı? Boş versene, en azından mikrobu yok dedi kadın ve derin bir nefes çekti sigarasından bacaklarını da üst üste atıp denize doğru üfledi dumanını.
Kadına, Rizelimi yoksa Artvinli misin diye sordum?
Kadın yüzüme bakarak, sendemi anladın, çok mu belli oluyor? Artvinliyim evet dedi.
Benim eski ev sahiplerim de Artvinliydi de bu yüzden kolaylıkla tanıyabiliyor, anlayabiliyorum, konuşmalarından deyince, kadın, Artvin’in bir çok yeri var neresinden Artvin’in deyip başladı ilçelerini saymaya. Hopa mı yoksa? Sorduğu soruya yanıt vermiş oluyordu.
Evet Hopalıydılar, evet Hopa dedim.
Kadın, ben de Hopalıyım ama ben Lazca konuşmuyorum, ben Hemşin’ce konuşuyorum dedi. Kadın bir başladı konuşmaya gel de susturabilen sustursun, ya insan kelime aralarında bir nefes alır değil mi? Yok, kadın adeta nefes almayı unutmuş gibiydi. Arvinliler’in tam dört dili var dedi,Lazca, gürcüce, Hemşin’ce ve Türkçe, birkaç yerin de adını sayarak, buralarda konuşulan dilin daha çok doğulu şivesine benziyor,doğu şivesi var onlarda.Lazlarla, Hemşinlilerin şivesi Rize’nin şivesine benziyor dedi kadın. Peki, sen nasıl ayırdın? Sen nerelisin diye sordu bana.
Güldüm, bende Rizeliyim deyince kadın şaşırdı, a hiçte benzemiyorsun Rizelilere, burada mı doğup büyüdün diye sorunca?
Hayır, buraya gelin olarak geldim, yirmi yıldan çok oldu buralardayım dedim kadına.
Kadın, ben de on sekiz senedir buralardayım ama sen beni gene de tanıdın dedi ve başladı anlatmaya. Bizler çok çalıştık, Karadeniz kadınına çok haksızlık yapıldı.Bütün işleri kadınlar yaptı, erkekler ne yaptı?
Haklısın, Karadeniz kadını çok çalıştığı için kendilerine hiç bakmayıp ihmal ettiler, bu yüzden de kocalarını Rus kadınların kaptırdılar deyince, Kadın başını sallayarak onayladı Ve Allahım’a çok şükürler olsun, o zamanlarda kocam beni buraya İstanbul’a almıştı, yoksa benim kocamda Ruslara gidecekti. Kadın. Çok kadın tanıyorum kocalarını Rus kadınlarına kaptıran. Ben köydeyken kocamın yanına sessizce giriyordum ki, kocam uyanmasın diye, uyandığı zaman da bir bahane uyduruyor kurtarıyordum elinden. Ne yapacaksın başka, ev kalabalık evde banyomu vardı, sıcak suyumuz mu vardı? Nerde yıkanacaktık, şofbenimiz mi vardı? Sabahın köründe kalk çay bahçesine git çay topla, bağ bahçe, ahırda sığırlar yok ormandan odun kes, akşam eve gel, kaynana yemek yaptımı yapmadımı, karnımız bile doymazdı bazen. Yağmur yağdı zaman da çamaşırları yıka ellerimizle çitilerdik. Oturmaya zamanımız mı vardı? Kocamıza zaman ayıracaktık. İnsana kalan o küçücük zamanı da uyuyarak geçirmek istiyorduk. Kocamın ayaklarını kucağıma alıp öpmek istiyorum ama kocam buna izin vermiyor, dedi kadın.
Kadınlar yağmur çamur demeden tarlaya koşar, beline kadar ıslanmış ayakları çamur içerisinde, yiyecekleri ise biraz ekmek biraz soğan biraz da peynir, günü böyle geçiriyorduk. Çay bu beklemeye gelmiyordu, zamanı var sırası var kotası var, yetiştirmek zorundasın. Sınır açıldıktan sonra adamlar o kadınları görünce ağızları açık kaldı, kadınlarda ne istediyse verdiler erkeklere, adamların da gönülleri oldu.
Kadınlar tarlalara, erkekler de Rus kadınlarına gittiler.
İyi ki o zamanlar kocam beni buraya almıştı, yoksa benim kocamda gidecekti Rus kadınlarına. Burada öylemi? Banyo var şofben var sıcak su var, her şey hazır hiç itiraz etmiyorum kocama. Ayaklarını yıkayıp kucağıma alıp öpeceğim ama kocam buna izin vermiyor, utanıyor üstelik. Burada öylemi? kocam çalışıyor ben yiyorum. Kendimi altı aylık evliler gibi hissediyorum dedi kadın.
Neden altı aylık? Daha önceleri kaynanamı vardı? Diye sordum kadına..!
Kadın, evet dedi. Kendi evimi kiraya verip ben kiraya çıktım altı ay oldu. Kaynanamın yüzünden çok huzursuz hissediyordum kendimi, çok karışıyordu bana.Şimdi ise çok rahatım, kocam geliyor işten, bana sarılıyor şakalaşıyor, oynuyor benimle ben utanıyorum yapma herif çocuklar var diyorum, kocam aldırmıyor olsun diyor onlar bizim çocuklarımız diyor.Oh be dünya varmış, işte bu yüzden kendimi altı aylık evli hissediyorum diyerek yineledi sözlerini kadın.
Kadın hızını almıyordu bir türlü. Kadına soru sormaya fırsat bulamıyordum. Kadın kendi sorduğu sorulara gene kendisi cevap veriyordu.
Bir insanın en sağlıklı dönemi ne zamandır?
En çok ne zaman üretir? Yirmi kırk yaş arası. E bizler o yaşları işkence çekerek geçiriyoruz, arkama bakıyorum da, hiç iyi günler hatırlamıyorum. Hep kötü anılar, hep kötü anıları hatırlıyorum hep. Nedir bu Karadeniz kadınlarının çektiği böyle, biz Karadeniz kadınlarına çok haksızlık yapıldı çok. Artık öyle değil. Şimdi herkes uyandı, köylere gazino bile var, hemen her köye yol gelmiş. Bizim ilçeye küçük Paris diyorlar şimdi. Olan bizl eskilere oldu, bir çok yuva dağıldı boş yere.
Kayıt Tarihi : 17.11.2009 19:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Okan Yavuz](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/17/karadeniz-kadini-olmak.jpg)
Bir Karadenizli olarak ilgiyle okudum yazınızı. Özellikle kadınlarımızın çilesinden, feleğin sillesinden, kaynananın illetinden çekmeyen Karadenizli kadınımız yoktur. Bölgenin coğrafyası, dar bölgede yoğun nüfus, geçim alabildiğine bir işkence... Bu nedenle en büyük göçü bizim Karadeniz bölgemiz veriyor... Gerçekleri gündeme getiren yazınızı kutluyorum. Sevgilerimle..
Bu memlekette kadın olmak zor zanaat,zor iştir kadın olmanın yükümlülüğü,yüreğinize sağlık harika bir çalışma,saygı ile...
KALEMİNİZ DAİM OLSUN.SAYGILARIMLA
TÜM YORUMLAR (6)