Otuz nisandan sonraki gün.yirmisi
rendelenmiş iki binin. Yaşıyorum.
Tanımıyorum ara sıra çektiğim
vesikalık fotoğraflarımda kendimi.
Dışarı üç kere indim.portakal kabuklarıyla
açmak kapıları.Asansöre kırk beş gündür hasretim.
Sol kulağımda zonklama. Şiirlere pay ettim
sözcüklerimi.
Upuzun yolları düşündüm,ilk adımı atmak
yasak.ye ye otur /otur otur ye.Çirozdum
şiştim. Bunaldım.
Sürgününe küs gonca.eskimiş el halısı çimenlik.
Gözümde trahom.c/ismimle eyreti duruyor sıfatlar.
Aşkı düşerken tutmak da var. yedi yirmi dört nöbet.
Parmaklarım ebonit çubuk. İki öfkeli körük
sanki kulaklarım.Rüzgarın dağıttığı kimya ile
yaptım silüetimi .kimin kapısını çalmayı düşünsem
doğduğumdan beri taşra.
Dirliksiz seli bekliyorum. gelsin getirsin
zamanın tortusunu .bir artezyenin
çıkmaz sokakları gurbet.
Ateş otuz dokuz santigrat,bir adım sonrası tuzak.
Henüz üretilmemiş beni mutlu resmedecek maske.
Yalnızlığa gark olmak ne demek.
Ödünç bir gökyüzü istiyorum günlerdir
nefesimden,
O ise yüreğime günlerdir virgül atıyor zahir…
Kayıt Tarihi : 13.5.2020 15:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!