Karabasan Şiiri - Bülent Şavkın

Bülent Şavkın
25

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Karabasan

'Uzaklarda martı sesleri avaz avaz, salkım salkım'
Sabah bir karabasanla uyandım.
O ne müebbet şuh bir sesti, titretti
Sen sandım, ben sandım, kim sandım ayıramadım?
Ter sardı dörtbir yanımı usandım.
Dinlemeye koydum yüreğimi
Kimi, uyanmışın sesini beynimde yaşadım,
Kimi, uyuyamazın kabir azabını.
Filistin askılarında ter döküp acı çektim,
Islak betonlarda yürüdüm yalınayak
Sevdalar yitirdim bir daha asla bulunmayacak,
Şair oldum, beyni kalem tutamayacak.
Dolandım buruşuk dünyanın ütü tutmaz çizgilerinde,
Çizgilere basmamaya çalışarak.
Çıplak, acılı tabanlarım yanarak.
Balçıkta debelenen köhne yük kamyonları gibi
Yüreğim bastı ciğerime,
Ciğerim ezildi, daraldı nefesim, homurdandı.
Kah isyan ettim,
Kah kabul ettim, yenildim itiraf ettim.
O ses
Tekrarladı dizeyi
'Uzaklarda martı sesleri avaz avaz, salkım salkım'
Martılar üşüştü göğsümün çöplüğüne
Salkım salkım koparıp götürdüler.
Avaz avaz uyandım.
Alev alev, cıngıl cıngıl yandım.
Meşe odunları kıskandı, susturdum onları çıtırtılarımla.
Susadım bu ateşle.
Umarsız sevginin ezgisiz öpüşüyle su istedim.
Veren olmadı, üşümüştü oysa yudumlarım.
Seren olmadı
'kimse sulamadı' güneşte,
Kurudu yüreğimin salkımındaki taneler,
Martı sesleri iyiden iyiye uzaklaştı.
Bağırdım arkalarından,
yeri göğü hırpaladım
Dönün sevdama,
dönün sevdama
yakardım.
Ter sardı dörtbir yanımı usandım.
Nemli soğuk zindanlarda bana bakan gözlerdi üzerimdeki
Mavi,
Yeşil,
Ebruli dağlara hasret,
Havaya, yıldıza hele hele
heye-can-a
Oysa görüp göreceği,
İğrentisi, yüreğimi dağlayan küçük hücreden ibaret.
Kin kokan, ayak ve
kan kokan, ter kokan
acıyı başlatan,
Suladım çarşaflarımı terimle
Yastığımı boğdum, hırpaladım yorganımı
Martılar yaklaştı kanat seslerini duydum,
U
zak
laş
tı...
Ter sardı dörtbir yanımı usandım.
Kendime şefkat göstermek istedim.
Kendimden ayırdılar, hücrelere koydular,
ateşlere attılar,
Dağladılar beynimin tüm girinti ve çıkıntılarını.
Bu ateşle kavganın en acımasızı başladı aralarında
Kalleşce, doğru -yanlış, yanlış-doğru...
Bu,
Örümcekle sineğin kavgasıydı
Bendim ağlara takılan, çırpınan ve bocalayan
Hayattı
örümcek...
Elleri pençe pençe, ayakları çengel çengel
Benim yeşil gözlerim vardı, onunsa petek petek
Ağlamadım
çare değildiki,
Ürkek görünemezdim, o peteklere
ye
ni
le
mez
dim.
Gerildim çelikten bir yay gibi,
Zemberek gibi boşaldım.
Yine ağlar sardı bedenimi, dolandım
Esir düştüm,
önce boynum gerildi
Sonra beynim.
Sıkıştım çıkamadım, kanımı emdiler
buruştum.
Tam allaha kavuştum derken
şişirdiler göklere uçtum.
Uçtum da ne gördüm
Dağlanmıştı gözlerim
Ayaklarım boşluktu,
Tüm bedenim dokunmasız
Bir duyuya hasret korku uçurumunda...
Sonra,
Adım adım yaklaşan zayıf sese odaklandı kulağım.
Değsin bana, değsin bana
kurşun olsa,
kırbaç olsa,
ateş olsa değsin bana
Yakardım.
Ter sardı dörtbir yanımı usandım.
Kanat sesleri olmalıydı,
akbabamı, leş kargasımıydı
sessiz dingin
Ürperdim.
Bu
benmiydim?
Kardeşimmiydi?
Sevdiceğimmiydi yoksa...
Kaç saat
yada zaman geçti bilemedim.
Şu gavur uykunun zilleri çalsa
fırlasaydım, yatakta olsaydım
Pazartesi bile olsaydı
Düşşeydim yollara, yollara...
İrtifa kaybetmeye başladı düşünceler
Algılanan tek tük sesler
Birde,
birde ayaklarım
yere değseler...
Tenime dolaşsa ıslak çarşafım,
Üşüsem,
Üşenmesem dinlesem
Evet kuş sesleri bunlar desem...
Silkindim
Martı olmalı bunlar, deniz yakın
Bir karabasanla uyandım.
Dünya yine güzel,
gökyüzü mavi,
ağaçlar yeşil,
Martılar şair sanki,
Gözlerim yerindeler, gözlerim yeşil,
Kalbim dolu dizgin yapsada akın,
kalbim de benim.
Ben de; bende bir benim.
Şükürler olsun...


İstanbul 19.12.2001

Bülent Şavkın
Kayıt Tarihi : 19.10.2002 17:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bülent Şavkın