bir sana anlattım geceler boyu
köydekileri
yollar boyu çocukluğumu
özlemlerimi
baharda çiğdemi, kuzuları, oğlakları
topladığımız kır çiçeklerini
deve tabanı, topalak, kuzu kulağı
dağ mürdümeğini
nadasta çızıya düşen, koca öküzü
ansızın gürleyen gökyüzünü
kara toprakta boy veren yeşil başakların
kuraklıkta evinsiz kaldığını
çıkılan yağmur dualarını
çağlayı, ahlatı, alıcı, dağ eriğini
ova yolunda eşeklerin
susadığını
yoldaşlarla edilen yarenlikleri
yazın derelerin akmadığını
gün doğmadan tarlaya varan yolmacıları
testili heybenin ıslandığını
yığına saklandığını
sarp yollarda aşan sap kağnılarının
iki belikte ancak kaldırıldığını
orağı, beldenatı, dirgeni, yabayı
düvenle kaçan sakındıraklı atları
tınazların yelin esmesini beklediğini
ovaya gidenlerin bereket dilediklerini
suyu soğuk tutan yeni toprak testiyi
kalaylı tastan suya kananların, uzattığı bostanın
özenen kese yoğurduna çentildiğini
öğünde sabah erkenden pişmiş bulgur aşını
salatadaki haşlanmış yumurta, gumpir,
bostan, pıransa, cırt firengi
ayrana doğranan ekmek kırıntılarını
ayran tasını iki elle kavrayıp bir dikişte içmeyi
gene de içimizin yandığını
Kayıt Tarihi : 13.9.2007 09:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'İnsanlar, dağların zirvelerini, denizlerin dalgalarını, büyük ırmakları ve engin okyanusları görmek için seyahat ederler. Fakat bunun yanı sıra en büyük mucize olan kendi varlıklarını görmeden bu dünyadan göçüp giderler.' (Saint Augustin)
Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu 'Renklerin Ustası' anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru;
'Sen artık ressam sayılırsın Racagi. Artık senin resmini halk değerlendirecek.'
diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış.
Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Resmi alıp götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş.
Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru demiş ki;'Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. '
- Alıntıdır -
TÜM YORUMLAR (1)