Kara Saçlı Kız ve Rüzgar

Selda Erdoğdu
27

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kara Saçlı Kız ve Rüzgar

Tüm çocukluğu çalınanlara
Rüzgar, çağırdı kızı,
Düştü rüzgarın peşine.
Posası çıkarılmış çocukluğunu
Eteklerinde sürüyerek...
Bir avuç kum tanesi ömür
Süzüldü parmaklarının arasından
Bomboş ellerle
Gökyüzüne bakarken...
Geriye bir şey bırakmamanın acısını
Hissetti yüreğinden.
Kara saçlarına, tutam tutam aklar düştü
Yüzünde zamanın yarası
Derin çizgiler...
Kahkahaları, boğuk bir iniltiye döndü
Çiçekli entarileri çıkarıp
Kara eyinler giyindi,
Ruhu çırpınmadaydı
Rüzgar sakinleştiriyordu onu
Dövüyor dövüyor,
Acımasızca dövüyordu rüzgar.
Çocukluğu ayaklar altında ezilirken...
Hiç kimsenin anlamadığını anlıyordu
Hiç kimsenin bilmediğini biliyordu rüzgar,
Kimi zaman ağıtlar yakardı gençliğine
Yağmurları peşinden sürükleyerek.
Kimi zamanda
Nereye eseceği belli olmazdı
Adı üstünde
Deli Rüzgar

Selda Erdoğdu
Kayıt Tarihi : 25.9.2006 01:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir sabah rüzgar uğultuyla uyandırdı beni.Biraz daha tembellik ederek uyanmak istemedim.Umursamazlığıma sinirlenerek kapılara ve pencerelere vurmaya başladı.Çaresiz geceliğimin üstüne uzun beyaz sabahlığımı çekerek hızla indim merdivenlerden aşağıya..Ağaçlar koca dalları ve iri gövdeleriyle adeta yerleri öpüyorlardı.Tüm doğa topluca ayin hazırlığındaydılar sanki…Denize doğru koşarcasına yürüdüm.O gün poyrazı tutmuştu.Ayağım kimi yerde çalılıklalara takılıyor,eteğimi kurtarmaya çalışırken etimi kanatıyordum. Yürüyerek kayalıkların tam ucuna geldiğimde kollarımı iki yana açıp iyice doldurdum serin havayı içime.Serinliği günlerdir süren sıcakların alevini söküp almıştı bedenimden. Rüzgar uğultuları bir aşk davetine döndü bir süre sonra.Ve başladı rüzgarla sado-mazo dansımız.Kırbacı suratıma, etime çarptıkça geçmişim tek tek dökülüyordu eteklerimden..Günahlar,ruhlardan dökülen günahlar etimi yalayıp geçiyordu. Her darbe bir sızı,kanlı bir ığıltı.Acıdan zevk içinde kıvranıyordum.Ruhumun her bir parçası ayrı bir yerdeydi şimdi. Çocukluğum, genç kızlığım ardından da kadınlığım resmi geçitlerini yaptılar.Ortaokuldaki şen çocuklar bando takımı önde....Yatılı okul öğretmenlerim yine her zamanki gibi asık suratlı.Dizden dört parmak aşağı etekler,,jilet gibi ütülü üniformalar, uygulama günleri kolalı kar gibi önlüklerle,başlarında beyaz keplerle uçuşan öğrenci hemşireler,törenler,saygı duruşu,İstiklal marşı,yoklamalar,çarşı izinleri,tekrar tekrar yoklamalar,banyo saatleri,hamamdaki kurna taşı,her yer beyazlı grili Afyon mermeri. Yıkanmalıyım keselene keselene yıkanmalıyım. Cümle ölüler akın ettiler.Saf saf olup dizildiler dört yanıma. -Baba sen misin? Niye beni yatılı hemşire okuluna gönderdin baba? Sen beni alıp götüreceksin diye kitaplarımı almadığım için ne çok azar işitmiştim öğretmenlerimden? Oysa söz vermiştin eğer okulu sevmezsem gelip beni götüreceğine.Peki yatılı okulun ilk bir ayınıpembe lüks sabunun baygın kokusuna hapsettiğimi. Ya mezun olana kadar her günümün bir mahkumun dışarıya çıkmayı bekleyişi gibi geçtiğini? Hemşire olmaktan ölesiye nefret ettiğimi.Bu meslekten kurtulmak için tek sansımın üniversite sınavını kazanmaktan geçtiğini bildiğimden sınav gecesi ilk defa karabasanla tanıştığımı.Tıpkı annemin dediği gibi olmuştu “Kocaman değirmen taşı kadar ağır kapkara bir adam üstüne biner insanın.Nefes alamazsın. İnsan,elini,kolunu kıpırdatamaz.Cindir o cin.Üç gulfü bir elham oku hemen gider.”O sureleri okumuştum da gitmişti.Her çocuğun senin seçtiğin kişiyle evlenmeli, senin istediğin okula gitmeli ve senin seçtiği hayatı yaşamalıydı değil mi baba? . Eğer üniversite sınavını kazanamasaydım işte o zaman senin seçtiğin hayatı yaşayacaktım.Hani üniversite tercih klavuzumdaki ilk tercihime Samsun Hemşirelik Yüksekokulu yazmadığımı hain Nur'dan öğrendiğinde hastalanıp günlerce konuşmamıştın benimle. Çocukluğumu,gençliğimi zorla aldın baba.Giderken de yanında götürdün.Oysa böyle olmamalıydı vedalaşmamız.Sen bana zorla aldığın çocukluğumu ve gençliğimi geri verecektin.Ben de sana katıksız sevgimi ve gözyaşlarımı… Yağmur başladı.Şimşekler denizin ortasına çakıyordu.Yıkandım döne döne yıkandım..Şimdi bu ölüler diyarında verilmemiş hesaplarla ve cümle ölülerle işimiz ne bizim? Her buluşmamızda rüzgarın bu sitemini çekmek zorunda mıyız? Beyazlar içinde ölüler saf saf çözüldüler.Işığa doğru yürüdüler.Baba dur gitme! Sana çok ihtiyacım var.Lütfen gitme....Çok yalnızım baba çok...Gitme! Cümle ölüler terk ettiler.Ölü yıkama seansı bitmişti. Selda Yüksel Eylül 2006

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Cemali Hikmet Aksu
    Cemali Hikmet Aksu

    Kara saçlı kız Ve Deli Rüzgar... Anlatmak kolay anlamak zordur her zaman şiiri, şiir bacım. Şiir duygudur çünkü. Herkes çözdüm sanır ama o çözümü zor ilmiktir. Yüreğine sağlık be bacı. tam puan gönderiyorum ama sınırlamış olmayayım bu güzel dizeleri.

    Cevap Yaz
  • Özay Sağlam
    Özay Sağlam

    çok çok güzeldi........teşekkürler ve tebrikler
    saygılar

    Cevap Yaz
  • Cengiz Özkan
    Cengiz Özkan

    HARIKA BİR ŞİİR OKUDUM.. TEBRİKLER

    Cevap Yaz
  • Şeref Öztürk Usta
    Şeref Öztürk Usta

    Şarkılar anlatamayabilir bizi şiir kadar.
    Birde evrensel boyutlara uzanıverdiyse şairin kalemi,uzanıverdiyse insanın hümanist yanına ve ataerkil düzene baş kaldırı değilde ataları eğitmek görevinide üstlenmişse.
    Daha ne olsun du ki?
    İçinde yaşama dair çoğumuzun çocuklarından beklentilerimiz yerine çocuklarımızın bizden ne beklediği varsa buna can dayanmaz.
    Bana sadece kutlamak kalıyor ve de geç buluşmanın üzüntüsü.Tekrar saygı dolu selamlarımla.Şeref Öztürk usta

    Cevap Yaz
  • Ahmet Ayaz
    Ahmet Ayaz

    Kaleminize sağlık.
    Şair Ahmet Ayaz grubunda buluşalım.
    Üye olursanız memnun olurum.
    Selam ve dualarımla.
    Ahmet Ayaz

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (15)

Selda Erdoğdu