Kara Roma'n Eskizi Şiiri - Yorumlar

Mustafa Sedat Kılıç
27

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir hüznü kanatmıştık
Basmıştık tütünü
Ve kabuk bağlamıştık
Bin kırlangıç havalanmış
Bir teki dönmemişti

Toplanmıştı şairler

Tamamını Oku
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 04.08.2010 - 07:14

    Kara Roma'n Eskizi
    Bir hüznü kanatmıştık
    Basmıştık tütünü
    Ve kabuk bağlamıştık
    Bin kırlangıç havalanmış
    Bir teki dönmemişti

    Toplanmıştı şairler
    Öldürülmüş düşlerin
    Matemini tutmaya
    Hiçbiri ihmal edilmemişti

    Şiir okuyorduk
    Şiir susuyorduk
    Bumerang gibi
    Fırlatıp atıyorduk dizeleri
    Ne zaman dönüp vurur
    Bilemiyorduk
    Geç hatırlıyorduk bu yüzden
    Acının endamını

    Vurulunca düşlerimiz
    Kanadını unutmuş kırlangıç gibi
    Düşüyordu önümüze yüreğimiz
    Yeniden kanıyorduk
    Kaçmak sana düşüyordu
    Her seferinde
    İzleri silmek bana
    Yarım yaşanmışlıklardan
    Kalan ne varsa

    Çaresiz üstleniyordum

    Elimde kibrit çöpü
    Çakıyordum alnına yalnızlığın
    Tutuşup devriliyordu
    Kentin üstüne zaman
    Bir sigara yakıyordum
    Parmak izlerime doğru
    Yürüyordu ateş
    İzmarite dayanıp
    İs oluyordu
    Yüzüme vuruyordu
    Eşkalim esmer çıkıyordu bu yüzden
    Beni hiç kimse tanımıyordu

    Yanık bir Roma kokusu
    Tütsü gibi sarıyordu her yanı
    Hangi suya yürüsem
    Bir serap oluyordu

    Kapanıyordu perde
    Sessizlik
    Büyüyordu

    ...............................................
    birkaçağustosgünüikibinsekiz
    geceyarılarındaakansaatler
    samsundadüşünüldüordaburdayazıldı


    Renkli kişilikleri, yaşayış tarzları ve felsefeleriyle sevimli ve ilginç insanlardır, Romanlar. Halk arasında 'Çingene' olarak bilinirler. Almanlar 'Zigeuner' der. Diğer birçok ülkede değişik adlarla ama en çok İngilizcesi olan 'Gypsy' olarak anılırlar. Hindistan kökenlidirler. 1050 yılında, Gazneliler döneminde Hindistan’dan batıya göç etmeye başlayıp birçok ülkeye dağılmışlardır.

    Roman, edebi bir eser türü olduğundan, neyi kast etmek istediğini anlatmak için şair, ‘Roma’n’ şeklinde yazmış. Roma’n, Roma halkı anlamına da gelmektedir.

    Kara Roma'n Eskizi: ROMAN AKLA GELİYOR. ESMER VATANDAŞ DA DERLER.

    ESKİZ: MECAZİ AŞKLAR ESKİZDİR. GERÇEK ŞAHESER, ALLAH AŞKIDIR.

    Bir hüznü kanatmıştık
    Basmıştık tütünü
    Ve kabuk bağlamıştık
    Bin kırlangıç havalanmış
    Bir teki dönmemişti

    Sanki giden sevgililerin değil de bir şiir şöleninin ardından yazılmış gibi. Şiirleriyle hüzün kanatan şairler… Birçok kişi terk etmiş, geriye dönen olmamış, bir çok şiir okunmuş, akılda tek şiir kalmamış gibi.

    Toplanmıştı şairler
    Öldürülmüş düşlerin
    Matemini tutmaya
    Hiçbiri ihmal edilmemişti

    Şairler, biten aşkların yasını tutarcasına yazdıklarını okumak için toplanmıştı. Şölen değil, ayindi sanki. Gönüllere misafir olan sevgililer ihmal edilmediler, gerektiği gibi ağırlandılar, şölene gelen şairler gibi.

    Şiir okuyorduk
    Şiir susuyorduk
    Bumerang gibi
    Fırlatıp atıyorduk dizeleri
    Ne zaman dönüp vurur
    Bilemiyorduk
    Geç hatırlıyorduk bu yüzden
    Acının endamını

    Şiirler yazıldı, okundu, dinletildi. Dizeler fırlatıldı ama beklenen etkiyi yapmamış olmalı ki bize bir fayda sağlamadı. Dönüşümü, gecikse de acı halinde arz-ı endam etti. Hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Sevgililer, şiirlere aldırmadan terk ettiler.

    Vurulunca düşlerimiz
    Kanadını unutmuş kırlangıç gibi
    Düşüyordu önümüze yüreğimiz
    Yeniden kanıyorduk

    Hayal kırıklığına uğradık, her sevdiğimizde. Düşlerimiz değildi vurulan, yüreğimizdi. (Usanmadan tekrar tekrar denemiş.) Her defasında tekrar kanadık.

    Her ne kadar her defasında sevilen ve her hüzünlü şiire ilham veren tek kişi, yani son sevgili olmasa da BURADA HİTAP DEĞİŞTİ, şair SON SEVGİLİYE DÖNDÜ:

    Kaçmak sana düşüyordu
    Her seferinde
    İzleri silmek bana
    Yarım yaşanmışlıklardan
    Kalan ne varsa

    Çaresiz üstleniyordum

    Sen, yarım bırakıp gidiyordun aşkımızı. (Her zaman mı aynı sevgili bırakıp gidiyordu?) Yaşanmışlıklardan kalan hataları üstlenmek ve unutmaya çalışmak kalıyordu bana, çaresiz.(O zaman her sevgiliye hitap edilmeliydi, bu her seferinde böyle olageldiyse. O zaman neden ikinci tekil şahsa hitap ediliyor? Genele olmalı. Genele hitaben başlamıştı, özele inmiş. Hata…)


    Elimde kibrit çöpü
    Çakıyordum alnına yalnızlığın: YALNIZLIK YAKIYORDU KİBRİTİ, SİGARAYI ve BENİ.
    Tutuşup devriliyordu
    Kentin üstüne zaman: ZAMAN DA YANIYORDU.
    Bir sigara yakıyordum
    Parmak izlerime doğru
    Yürüyordu ateş
    İzmarite dayanıp: BEN DE YANIYORDUM.
    İs oluyordu
    Yüzüme vuruyordu: KARARIYORDU YÜZÜM.
    Eşkalim esmer çıkıyordu bu yüzden
    Beni hiç kimse tanımıyordu: TANINMAZ HALE GELİYORDUM. TANIYAN, SAHİP ÇIKAN OLMUYORDU.

    Yanık bir Roma kokusu: ROMA’NIN YAKILIŞI… (YAKAN KİM? SEN DE Mİ, BRÜTÜS?)
    Tütsü gibi sarıyordu her yanı: ÖYLESİNE BİR YANGIN!..
    Hangi suya yürüsem: SÖNDÜRMEK İMKÂNSIZ!
    Bir serap oluyordu: UMUTLAR BOŞA ÇIKIYOR.

    Kapanıyordu perde: OYUN (AŞK) BİTİYOR.
    Sessizlik
    Büyüyordu: SÜKÛT BÜYÜYOR.


    ...............................................
    birkaçağustosgünüikibinsekiz
    geceyarılarındaakansaatler
    samsundadüşünüldüordaburdayazıldı

    Orada burada yazıldığı, hitabın değişmesinden, konunun dağılmasından belli… Onun için diyorum, hemen geldiği gibi kaleme alınmalı. Yağmur yağarken kaplar doldurulmalı. Aynı duygulara dönmek zor… Aynı köprünün altından akan su aynı değil…

    Mutluluklar…

    Onur BİLGE

    Cevap Yaz
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa 04.08.2010 - 02:35

    Şiir kurgusuyla roman kurgusu aynı değildir.Şiirde yaşanmışlık yoksa istediğiniz kadar o şiiri cilalayın,boyalayın bir şeye benzemiyor; hatta kimi arkadaşlar bana kızıyorlar; ama şiiri dini motiflerle süslemek de ona hayat vermeye yetmiyor.Neden Yunus'un şiirlerinde kendimizden geçiyoruz? Çünkü, Kemal Ağa'nın da dediği gibi,Yunus'ta gönül gözü var.Dünkü şairin şiiri biraz savruk olmasına rağmen aşkla,gerçeklikle doluydu ve samimiydi.Bu şiirde biraz zorlama var gibi geliyor bana.Genç arkadaşların heybelerinde ortak kullandıkları beş on sözcük var; bu sözcüklerin kapsamı nedir,ne çağrışımlar yapar,gençlerin pek de salladıkları yok.'Yeter ki şiirde şu sözcükleri bir şekilde kullanalım; böylece şiirimiz gizemli,özgün şiir olur.'yargısı
    nafile bir çabadır.
    'bumerang,araf,yakamoz,meneviş,mehtap,sevi,hüzün..'gibi kulağa hoş gelen sözcükler, yerinde ve gerektiği dozda kullanılmazsa naylon çiçek trajedisine düşüyor.
    Sonra,nedir bu 'Yandım Allah,kanadım,parça parça oldum,acının endamı,tasanın kulağı,neşenin ebesi...'İmgenin alt yapısı olmalı arkadaşlar.İmgenin karşılamadığı bir kavram,nesne yoksa o söz imge değil saçmalık olur.Geçenlerde,neden bağrınıza basmadınız Ece Ayhan'ı? Çünkü onda da havada kalan imgeler vardı yer yer.Mesela: Bugün bile YORT SAVUL sözünün neyi karşıladığı bir türlü anlaşılamamıştır.Demek ki hükmedemediğimiz sözcükleri kullanmamalıyız şiirimizde.Bendeniz kendi payıma, üniversitede Osmanlıca okumama rağmen dini jargona ait ritüelleri,kelam ilmine dahil sözleri kullanmaktan hâlâ imtina ediyorum.Neden; çünkü mevzuya yeterince vakıf değiliz.Bu ayıplanacak bir şey değil ki; eksiklerimizi,bize kızsalar da,Hakşahini Bey,Kanra Bey,Ulviziya Bey,Hakkı Selçuk Bey ve Sayın Onur Bilge Hanımefendi... gibi bu mevzularda göznuru dökmüş arkadaşlardan öğrenip gidermeye çalışıyoruz.Her şeye rağmen şairin emeğine saygı duyuyor ve onu tebrik ediyorum; zira günün şiiri seçildiğine göre bunu öneren arkadaş belki bizim göremediğimiz daha nice güzellikler görmüştür şiirde.Saygılar efendim.

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 04.08.2010 - 02:16

    oluyordu..bitiyordu..yanıyordu..sarıyordu......................derken bu şiir beni yordu..

    bu kadar benzer sesle bir kafiye şiiri yazmayı düşünseymiş bari şair..ama öyle yapmayıp okuyanı yormayı tercih etmiş..söylenecek çok şey yok..şair bilir iyisini ..şiiri hakkında..

    @..

    Cevap Yaz
  • Www Elif Com
    Www Elif Com 04.08.2010 - 01:36

    Demek şiirin dizelerini bumerang gibi fırlatıp atıyordunuz, ne zaman dönüp sizi vurur bilmiyordunuz...
    Ben biliyorum.
    Dönüp sizi vurması birkaç saniye sürer, bizi vurması ise olanaksız :)

    Belki bir gün dizeleri jacknife şeklinde fırlatıp atarsınız, biz de vuruluruz...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa 04.08.2010 - 01:31

    Geçişsiz eylemler nesne almaz şair.'Şiir susuyorduk'diye bir tabir yok Türkçede.Susmak eylemi geçişsizdir.Şiire gelince evet eskiz :))

    Cevap Yaz
  • Avni Çakar
    Avni Çakar 04.08.2010 - 00:16

    Eskiz çalışmaların en temel özelliği şiire yaklaşmaktır.

    Cevap Yaz
  • Ali Oğuz İyidiker
    Ali Oğuz İyidiker 04.08.2010 - 00:12

    abi ben bu dekoderi değiştirsem iyi olacak..
    bütün yayınlar şifreli...
    beleş ekmek yok artık

    Cevap Yaz
  • Cevat Varlı
    Cevat Varlı 02.09.2008 - 14:33

    GÖNLÜNÜZE BİNLER SELAM OLSUN...ASİL YÜREKLİ GÜZEL İNSAN.
    KAVRAMLARLA MANALARIN AYRIŞMALARI MÜKEMMELDİ. KELİMELER DANS ETTİ GÖZLERİMDE...
    SEVGİLER

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta