Bir hüznü kanatmıştık
Basmıştık tütünü
Ve kabuk bağlamıştık
Bin kırlangıç havalanmış
Bir teki dönmemişti
Toplanmıştı şairler
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Yok yaşa PEHLÜL ...
Bir an çekildi sandım , işte tekrar yerinde ;
Ey dostlar ; okuyup şâd olun , nûra kavuşun ...
Gerçi , çok divânece bir aşk yatar derinde ;
Kimse , çok derununa ulaşamaz bu işin ...
Tinlerinle , pöstekinle ; çok yaşa , varol sen ...
Senin absürd teorilerin , şiire eksen ...
Şiir senin , aşk da senin , ne var ne yoksa sen ;
Senin gibi şâir , bir daha gelmez cihâna ;
Sakın olma, şakalarımıza darılıp küsen ...
Öncelikle sayın şairi kutluyorum.Gerçekten çok güzel bir şiirdi.Şiir bence de böyle olmalı; sade ve anlaşılır.Şair buna özen göstermiş ve saçma sapan süsleme çabası yok.Bu nedenle ayrıca selam ve saygılarımı sunuyorum.
ben müthiş beyenerek okudum....seçici kurulu kutluyorum önce sonrada şairin kalemini.....
şiir okudum....
Duydunuz mu ey dostlar 'Pehlül' denen anlamış(!)
Bir güzel yorumlayıp(!) alkış ile sonlamış(!)
İşim var gideceğim, Boş olanlar bir sorsun!
Faş eylesin sizlere, deryadan(!) ne anlamış?
Herkese hayırlı çalışmalar.
Bir arkadaşın cenazesi var ona gideceğim. Kalanlara selam olsun!
Şiir toplantılarından içkiyi kaldırsalar iyi olacak. Yeşilaycı olduğumdan değil, lüzumlu bulduğumdan. Bulanık kafayla dinlemelerin arkasından, tokat mıydı, bumerang mıydı, vurgun muydu, tınlama mıydı pek idrak edilemediği için, hafızada kalanlar işitsel halüsinasyonlardan görsel halüsinasyonlara dönüşüp, ruhsal halüsinasyonların manyetiziminde şiirde manipilasyon kışkırtıcılığı yapıyor. Anlaşılmadı mı? Boşverin... Ben her okuduğumu anlıyor muyum? İtiraz da etmiyorum. ' Sanat sanat içindir- sanat toplum içindir' tartışmasının bir sonuç vermediği de ispatlanmışken. Ortada sanat olsa bir şey demeyecektim ama...
Ellerim bomboş yüreğimde bir sızı
Ateşe atılmış bir demir gibi kor hala
Ellerim bomboş gözümde yaşlarla
Güneşin kavurduğu bir çöldeyim .F.Erkoç
''Kara roma'n eskizi ''başlığını okuyunca bir müzik geldi musallat oldu dilime..Kara üzüm habbesi (Le le le canım) ..
Hani şiire yoğunlaşmakta epeyce zorlandım bu yüzden..
Kurguda fiil zamanlarında kargaşa var..Anlatıcı kimliğinde de sıkıntı var
kanat-mış-tık (mişli geçmişin hikayesi)
ilk iki paragraf sonrasında oku-yor-duk kalıpları başlıyor..şimdinin hikayesi
anlatıcı
bazan 'biz''
bazan (sen - ben)
bazan kendisini anlatan bir ben e dönüşüyor..
Mehmet Binboğa 'bumerang,araf,yakamoz,meneviş,mehtap,sevi,hüzün'' gibi sözcüklerin yerli yersiz kullanılmasından şikayetçi..İki şey daha ilave etmek istiyorum bana gına getiren. Bu şiirin dışında söylüyorum.''martı, kız kulesi''
Ayrıca şiiri arabeskleştirerek şairane bir okuma havası vermek için sözcükler var..bağlaç edat ve ünlemlerden oluşan...''oysa, belki, gibi, kaldı ki
ingilizcedeki The harfi tarifinin yerine kullanılan '' bir'' sözcüğü
mısra başına hava versin diye patlatılan ''Ve '' bağlacı..
mesela bu şair de sanırım ''bu yüzden'' kalıbına tutkun..
Şiire dönersek, bir yorumcunun ifade ettiği
''el hasılı vasat bir şiir'' görüşüne katılıyorum
Enfes bir siir, dumani kokusuna karisan... Yureginize saglik...
Doğru desem, halk kızar,
Yanlış desem, Hak kızar.
Hak hatırı alidir, onu kırmak istemem,
Şu yazıyı okurken, çekti ruhum ah, fizar!
Ne anlatmış arkadaş, beri gelsin anlayan!
Varmı fıtık olmadan, şu mevzuyu sonlayan?
Kimler bunu beğenip(!) yapmış 'Günün şiiri'(?)
Tövbe, tövbe ya rabbi! yok ki bizi dinleyen!
Anlayanlara, dinleyenlere ve seçip ,'Günün şiiri' sayfasına asanlara mübarek olsun! Bu fakir hiç bir şey anlamadı.
Herkese hayırlı çalışmalar.
Kimler puan veriyor...?Ben veremiyorum... Vasat bir şiir...Seçenlerin aynası ...
Pehlül Dâne...
Bir münekkit çıktı meydâne , kendisi birazcık divâne ...
Aklını peynir ekmekle yemiştir , dolanır yâne yâne ...
Kendine PEHLÜL diyor , kulak verenler KEMÂLE eriyor ;(!)
Gözleri; kanlı , sulu ,şehlâcadır , varsın olsun kime ne ...?
Öyle laflar yumurtlar ki ; tâlibi çıkar Hint'ten , Yemen'den ...
O bir TİN uzmanıdır ; rûh çıkarır ; dağdan , sudan , çimenden ...
Her mısranın TİN'i vardır , İNSAN geçse hayvan tinidir der ;
Tebaası üzülür , derler :bıktık senin TİN TİN demenden ...
Eşi bulunmaz şâirdir (!) , sitede çok şiirleri vardı ...
Okuru hicrana saldı ; sildi , sayfası soldu , sarardı ...
Ey hâzık şâir , ne olur bizi mahrum etme şiirinden ;
Sen , şiirlerini çektin de , bu site tümüyle karardı ...
Beş dakkada beşiktaş ...
bu çingeneleri ilk gördüklerinde Avrupalılar bunları Mısırlı zannedince...
''gypsy'' deyiverdiler...(egypt ten türettiler)
kara kaş kara göz..
düz mantık işte :)
tabi Ankara'da ÇinÇin'de adama sen Hindistanlı'sın desen döver de..
dikkatlice bir Hint filmi izleyip, bir de bizim Adana'daki davulculara dikkat ettin mi, Onur üstadın ne denli doğru söylediği anlaşılır..
Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta