Uzun ve dar bir koridorda, olabildiğince loş önümü zar zor görürken kardeşimin elinden sımsıkı tutmuş
yavaşça ilerliyorum. Kardeşim Cevat : Abi burası nasıl bir yer? Çok karanlık korkuyorum diyor. O’na sen. yorgunsun daha yeni geldin. Burası daha açılmadı dolaysıyla elektrikler kesik olabilir, hem şuan kimse yok
birazdan odaya çekilir uyuruz. Yarın sana buraları gezdiririm. Buralar çok güzel. Bir balkonu var tüm şehir
gözüküyor. Hele bir yarın olsun sana okulumu gezdiririm diye yatıştırıyorum. Etraf nefis kokuyor görünen o ki tatilde iyi temizlemişler. El yordamı ile duvarlardan tutup ilerlerken gelmiştik bile koridorun sonuna. Tam dönecekken bir hışırtı hissediyorum. Cevat ürkerek: hani kimse yoktu birisi çıkıp gitti buradan diyor. Karanlıkta gözümü hızlıca çeviriyor ve siyah giysili birisini görür gibi olsam da kedidir o diye yanıtlıyorum. Odayı yavaşça açıyorum. Işığın düğmesini sarsak sarsak ararken Cevat çığlık atarak bir bağırıyor. Ne oldu demeye kalmadan benim de ödüm kopuveriyor. Bir de ne göreyim.!
Elini yüzüne tutmuş bir şeyler yiyormuş gibi yapıp bize bakıyor. Hayret senin ne işin var diyorum Behram’a. Behram ise şaşırmış sanki bir şeyler gizler gibi yapıyor.
- Abi ışığı açar mısın?
- Elektrikler kesik.
Elinde ne varsa telefon başka bir şey ışık adına ne varsa kendimi zor görüyorum bu karanlıkta diyorum.
Tamam diyor cebinden telefona benzer bir şey çıkarıp ışığını başka bir tarafa çeviriyor. Cevat yorgun ve
şaşkın gözlerle etrafa bakarken bir de ne göreyim Süleyman da orada. Aşağıda yatağın kenarında oturmuş telefonuyla uğraşıp duruyor.
İyi, üç kişilik odayı gasp etmiş keyif sürüyorsunuz. Valla dünya size güzel bir kişi eksik kalmış diyorum.
Süleyman biraz tedirgin kızgın sanki bir şeyler gizliyormuşçasına bir bana bir de Behram’a bakıyor. İyi olmadı dercesine kaşını sallarken, kırık sanki kırk yıldır başının etini yemişiz gibi donuk, heyecansız ve soğuk bir sesle “hoş geldiniz ” diyor. Yanlış anlaşılmasın diye gülerek “Hoş bulduk” diyorum. Etrafı gözetirken hayli zamandır burada kaldıklarını odanın dağınıklığından anlayabiliyorum. Yanda boş gibi görünen yatağa doğru uzanırken, bir ses kahkaha atatarak baş kaldırıyor ve gülmeye başlıyor…
Odama bu kadar kişinin izinsiz gelmesinden midir, bizi korkutmalarından mıdır, bilinmez ama cin çarpmış gibi bakakalıyorum. Yanımda bulunan Behram gülüyor. Süleyman ise “ Bak işte sonunda olacak olan oldu korktuğumuz başımıza geldi. Ben size demiştim diyor. Cevat ise olayları anlamaya çalışıyor. Daha sonrasını hatırlamıyorum. Bir anda kendimi adamın üstünde buluveriyorum. Yumruklar havada uçuşurken sütten kesilmiş dana gibi o tarafa bir bu tarafa kıvranıp duruyor. Ben ise nefes aldırtmıyorum ona. Dövdükçe dövüyor tüm hıncımı ondan çıkarmaya çalışıyorum. Cevat bırak adamı öldürdün diye bağırıyor, evet öldüreceğim daha önce ölmediyse ben geberteceğim diye dövüyor ağlayıp gülme arasında kararsız kalıyorum.
- : Evet nasıl da inandınız o fotoğrafı görmeden sizi inandırmak zor oldu deyip gülüyor. Ta gözlerinizle
görmeden inanmadınız demi bunun bir şaka olduğunu diyor kıvranııyor tekmeleri yerken yerde.
- Ben : Nasıl bir eşek şakası bu yok eşek şakası az bile kalır bunun yanında ulan. Ağlamaktan gözlerimizde
yaş kalmadı. Ailen perme perişan, Behzat abi günlerdir seni hatırlayıp duruyor. Mahvettin bizleri kaç gündür yediğimiz zehir giydiğimi kefen olmuş durumda. Böyle şey mi olur diye yumrukları azaltıyorum artık.
Evet, bu Ali'den başkası değil. Ali'nin ta kendisi. Ali diye haykırıyorum etrafa. Duyan kimse yok
sesimi benden başka. Sadece kendi sesimle uyanıyorum. Olayın ne olduğunu anlamaya çalışırken bir an gözüm saate çarpıyor gece: 02.57
Keşke gerçek olsa, keşke sen hiç memlekete gitmemiş olsan. Keşke o rüya gerçek olmuş olsa da
sen bize şaka yapmış olsan velev ki eşek şakası da olsa. Keşkeklerle hayıflanırken gözümde zerre kadar
uyku kalmamış düşünüp duruyorum. Saat olmuş 09.35 Ben hala o anı sanki filmmiş gibi an be an
hatırlıyorum. Maalesef gerçeğin ta kendisiyle karşılaşıyorum sabah olunca.
10.09.2013
Harun Ömer
Kayıt Tarihi : 9.6.2019 05:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
