Tamay Önal Polat - Kara Dutum Şiiri - An ...

Tamay Önal Polat
482

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Terk edilmiş evlerin, öksüz yetim mutfaklarını artık besleme gereği kalmamış, yer yer birbirine kenetlenmiş dikenli kuru çalıların, yer yer rüzgara teslimiyetini kabullenmiş, yapraklarının yolunmasını bekleyen cılız papatyaların süslemeye çalıştığı, yıkık dökük taş duvarlarla ağıdını sunan, hüzünlü bahçelerin nöbete durduğu, güneşin batmaya yüz tuttuğu saatlerde günün yorgunluğunu atmak, çal çene dertlerini paylaşmak için kanatlı kaplar önüne bağdaş kurmuş köylü kadınların seslerinin de çoktan unutulduğu, ve imbatların özgürce saltanat sürdükleri bu toprak yollarda ne zaman yürüsem; yıkıntı hıbarlarının arsında boy salmış, budana budana çok özgün bir şekil almış, ihtiyarladığı kabuklarından iyice belli olmasına karşın inadına dut tanelerini sarkıtan ve gölgesini tuval gibi kullanarak kendi meyvesinin rengindeki sürreel resmini yapmaya devam eden kara dut ağacı ile söyleşmeden edemem.
Tispe ile Piremus’un aşkını sorarım
“Bahçelerin ortasındaki, kimsesizliklerinin yasını tutarken ortadan ikiye yarılmış eski kerpiç evlerin hangisinin, hangi çatlağında, aşka dair hangi sırı, hangi şiir dizesini paylaştınız? ” derim.
“İmbat” der hemen kara dutum yaprak yaprak. “İmbat varken sır mı kalır? İmbat aşkı alır, dağa taşa, kurda kuşa, kuzuya dağıtır de insanın çarpan yerinin bundan pay alacağını sanır.”
“İnansın çarpan yeri aşktan pay almadı mı kara dutum.”
“Alsaydı savaşlar hala benim kara kızılımdan da kırmızı kanlarla besler miydi iki ayaklı canavarları? ”
Dururum. Bu sorunun yanıtının ne denli acı olduğunu bildiğimden dururum. Kara dutumun beni affedebilmesi için mitolojik çağlarda kalmış ve benden duymaktan çok çok hoşlandığını bildiğim öyküsünü ezberimden okurum.

Tamamını Oku