Kara delik. Şiiri - İlhami Şenol

İlhami Şenol
134

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kara delik.

Yaşamamalıydı.
En doğrusunu o düşünüyordu.
Ne demekti farklı düşünmek.
Ne demekti farklı olmak.
Onunla aynı düşünenleri seviyor, aynı düşünmeyenleri sevmiyor, ötesine de varıyor, ihanetle suçluyordu.
Aynı topraklarda yaşamanın, aynılaşmak olduğunu, başkalarına tahammülü olmadığını gösteriyordu.
Kimini dininden, kimini ırkından, kimini renginden, kimini düşüncelerinden ayıklıyordu.
İnsanı seveni, düşünceye saygı duyanı bunlarla işbirliği içinde değerlendiriyordu.
Kendi gibi düşünenlerin haricinde dostları yoktu.
Yanında ötesinde berisinde olanları kara deliğine itiyor.
Size dayanamam, ben, benim gibi düşünenlerle olmalıyım diyordu.
Çırpınıyor, hırçınlaşıyor, anlamak istemiyor, öfke selindeki ruh halinde aklını yitiriyordu.
Bugünlerde, kara deliğine daha çok iş düşüyor, aydınlanan dünyada, küçülen dünyada, hiçbir şeyin saklanamadığı, gizlenemediği dünyada, o hala ısrar ediyordu.
Benim sevdiğim renkleri seveceksin, benim sevdiğim yazarları, benim sevdiğim şiirleri haykıracaksın, benim sevdiğim çiçekleri.
Sen türkülerini bile benim sevdiğim türkülerden seçeceksin.

Başkalaşan dünyanın, değişen dünyanın, dönüşen evrenin.
Bir önceki saniyesi bir sonraki anıyla bir olmayan yaratılışın bile dondurulmasını istiyor.
Hepsini kara deliğine gömüyordu.

Milyonlarca idi, ama, yalnızdı.
Milyonlarca beyin idi.
Ama tek beyindi.
Halusinasyundu başkalaşmak isteyenlerin arzuları.
Onlar niye yetinmiyorlardı, eldekilerle.
Nedendi bu arayış.
Yüzlerce yıl önce matbaaya direnmişlerdi.
Şimdi ise kendilerinden olmayana yaratık gibi bakıyorlar.
Sınıflandırıyorlardı.
Çevrelerinde radyoaktif bir duygu, düşünce ortamı, çemberi oluşturuyorlar.
Hiç kimseyi, farklı olan hiç kimseyi istemiyorlardı.
Kara deliklerine atıyorlardı, gördüklerini hissettiklerini.

Kara delikler bir boşaltılsaydı.
Ne acılar, ne savaşlar, ne hüzünler, ne sürgünler, ne açlıklar, ne salgınlar, ne işkenceler vardı.
Dün inanılanın, bugün değiştiği; dün düz denilenin aslında yuvarlak olduğu gün gibi ortaya çıkıyordu işte.
Tarih kara delikleri arşivinde saklıyordu.
Kara deliğin olmadığı zamanlarda, mekanlarda yaşayan bilim emekçileri habire durmadan, bıkmadan soruyor, inceliyor araştırıyordu.
Bir gün kara deliklere girip büyük sorunlar yaşayacağını bile bile bilim adamları yaşamda hiçbir şeyin gizli saklı kalmamasına gerektiğine inandıkları içindi bu.
O bilim adamlarının toplumları da bu çabalara saygı duyuyordu.


Soru sorulan, eleştirilen, hoşgörüsü yüksek, sevgi, saygı, birleşen, barışan, sarılan, affeden toplumlarda kara delikler yok oluyordu.
Soru sorulduğu için dışlanan, işimize neden çomak sokuyorsun, neden araştırıyorsun, neden sorguluyorsun denilen toplumlarda ise kara delikler soruları içine ışık hızıyla çekiyordu.
Kendi çıkarına düşen, bencil, çevresini kirleten, dedikodu üreten, tembel, ezen ezilen ilişkisini sürdüren, asalak bireylerden oluşan, demokrasisi olmayan, hukuku yok edilen, hakkını aramayan toplumlarda ise hala kara deliklerini baskı, yok etme, dışlama, şiddet ile besliyorlardı.
Kara deliklerinin enerjisi baskı, sindirme, yok etme, uzaklaştırma, dışlama, ezme, sömürme idi.
Dışarıda dünya kışlarını baharlaştırırken,kara deliği olan toplumlarda ise baharlar kışa dönüyordu.
Dışarıda dünya kuşlarla uçarken, kara delikleri olan toplumlarda kuşlar uçmayı anımsattığı için yasaklanıyordu.

İlhami Şenol
Kayıt Tarihi : 22.12.2008 16:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlhami Şenol