Kar Yağıyor Geceye - III

Mustafa Hakkı Kurt
50

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kar Yağıyor Geceye - III

III.

Sıradan bir hafta sonu
Her yer kar, buz
Nasılsa bu ülkede benzin sudan ucuz
Düldül'ü garajdan çıkarıyorum
Serseri bir mayın gibi
Şehir turuna çıkıyorum
Doğruyu söylemek gerekirse
Buzlu yollarda resmen belamı arıyorum
Bu da kesmiyor
Şehrin son evlerinden
Geri dönmek varken
Bu yol nereye kadar gider acaba
Sorusuna anlamlı bir yanıt bulmak için
Düldül'ü gazlayıp şehir dışına çıkıyorum.

Yol ıssız, hava dumanlı
Bembeyaz bir sessizlik
Git git bitmek bilmiyor
Ne araba ne atlı
Kimseler görünmüyor
Cızırtılı radyoda
Roza Rımbayeva söylüyor.

Zihnimde parça bölük eskimiş görüntüler
Sararmış sayfalarda eğri büğrü çizgiler
Şamanlar kopuz çalar, tütsüler yakılırken
Çekik gözlü bir güzel usul usul ağlıyor
Bilinmeyen yollardan kervanlar beklenirken
Haber güvercinleri bir bir kanatlanıyor
Bıyıkları buz tutmuş bir postacı tatarı
Omuzunda şahinle Han katına varıyor
Obaya kar yağarken yürekler harlanıyor
Yalın kılıç çeriler apansız atlanıyor
Kıl çadırlar içinde... Derken
Görüntü kesiliyor
Benim Düldül kaşla göz arasında
Şarampole kayıyor!

Aldık mı başımıza belayı!
Nasıl kurtaracağız şimdi bu arabayı?

Bilmediğin yollarda hayale dalar mısın
Dönemece girerken frene basar mısın! ..
Oh olsun!

Panik yapma lan, diyorum
Bir ileri, bir geri, gaza yükleniyorum
I-ııh, Düldül halinden memnun
Postu sermiş yatıyor
Milim kımıldamıyor.

Çözümsüzlük içinde insan ne yapar?
Önce küfreder
Sonra bir sigara yakar...
Ben de öyle yapıyorum.

Dakikalar geçiyor, bir araba geçmiyor
Ne gelen var, ne giden
Kime 'Pamagiyti mne pajalusta! ' (1) diyeceğim şimdi ben?

Yavaş yavaş üşümeye başlıyorum
'Kendi düşen, kendi kurtulur' diye
Bir atasözü hatırlamaya çalışıyorum.

İş başa,görev bedene düşünce
Yokuşlar düz olurmuş
Boşa dönen tekerler
Çalı mı, taş mı, bir yere tutunuyor
Düldül şöyle bir yalpalıyor
Sonra ileri geri yaylanıyor
Egzos ve kar dumanları içinde
Öksürüklü motor ha babam yırtınıyor
Deliler gibi bağırıyor
Çığlığı göklere yükselirken
Düldül soluk soluğa yola tutunuyor

Oh be!

Yok, tamam diyorum
Erkeklik sizde kalsın, bilmediğim yollar
Belki bir dahaki sefere...
Burnumu geldiğim yöne çeviriyorum.

Dönüş yolunda
Yol kenarında
Bir dedeyle bir nine
El işaretiyle durmamı söylüyorlar
Duruyorum.

Dede, Almatı'ya gidiyormuş
Hazır araba da boşmuş
Kendisini de götürebilir miymişim?

Dede, uzun beyaz sakalı
Keçeden Kazak şapkası
Heybetli görünümüyle epey fiyakalı
Yabancı olduğumu anlayınca
Yol boyunca
Geçmişi anlatıyor
Savaş yıllarını, askerliğini, Stalin'i...
Kolhozdaki günlerini
İlk gençliğini...
Tüm güçlüklerine karşın geçmişe duyduğu özlem
Arada bir iç çekmesinden
Uzaklara dalıp giden gözlerinden okunuyor.

Almatı'ya girerken adresini söylüyor
Bahçe çitleri perişan, tek katlı
Salaş bir evin önünde duruyoruz
Dedem arka koltuktaki valizini işaret ediyor
Sonra inip eve doğru yürüyor.

Yeri gelmişken söylemek gerekir
Bu ülkede tüm arabalar
Aynı zamanda taksidir
İstediğiniz her arabayı durdurabilirsiniz
Ücreti karşılığında 'Davay payehali! ' (2) diyebilirsiniz
- Sürücü, adresi beğenmezse gitmeme hakkına sahiptir! -

Dedenin valizini kapıp ardına düşüyorum
Şimdi hangi filmin karesindeyiz diye düşünüyorum.

Dedem kapı önünde cüzdana davranıyor
Buruşuk bir banknotu
'Vazmitiy! ' (3) diyerek burnuma dayıyor
'Ni nada ded...' (4) diyorum
'Dobri deyn i da svidanya.' (5)
Dönüp yürüyorum.

Ardım sıra bakan dedenin
Karışan yüzünü hayal edemiyorum.

('Almatı Ey Almatı' adlı dosyadan)

(1) Lütfen, bana yardım eder misiniz?
(2) Haydi gidelim.
(3) Alınız.
(4) Gerekmez, dede.
(5) İyi günler, hoşça kal.

Mustafa Hakkı Kurt
Kayıt Tarihi : 12.5.2006 14:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Hakkı Kurt