Kar Tınıları Şiiri - Özlem Tezcan Dertsiz

Özlem Tezcan Dertsiz
9

ŞİİR


31

TAKİPÇİ

Kar Tınıları

Tane

Patiskadan bir neşe alçacık penceremde
Yavaşça kapanıyor yasakların üzeri
Parmak hesabında daha acılar
Takvimlerle işi yok beyaz günlerin

Çocuktu kar, sevinçler çizerken yeryüzüne

Tipi

Güneşle geldiğin yalnız şehrimde
Hangi gece el ele verdin karla
Her güzel şeyin üstünü örtmese tipi,
Değişmezdim gül ovamı bu yalçın dağla

Seslendim gidişine -bu gürültü ne? -

Çığ

Gözlerinden koptu çığ, tam içime düştü
Dizdi ufkuma en uzak gemileri
Kolay kolay açılmazdı kalbimin önü
Bir kardelen bırakmasa kapıma kürekleri

Çalışmak iyi gelir buz kesmiş harflerime

Nisan

Nerden çıktı dedim böyle yağarken
Yeşilçamdan kaçmış bu mutlu son
Kendi şarabına kendisi ilaç atmış
Bir yere varır elbet saptığımız yol

Akşamlardır kaçağım avunma treninde

Özlem Tezcan Dertsiz
Kayıt Tarihi : 13.12.2013 23:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ercan Keskin
    Ercan Keskin

    Yer yer kenar süsü niyetine konuşma dili kullanıp şiir dilinden uzaklaşılmış olsa da şiirin bütünlüklü yapısı
    Korunmuş.usta kaleminize izmirden saygılar sevgiler

    Cevap Yaz
  • Can Abdullah Yıldırım
    Can Abdullah Yıldırım

    Bu güzel şiiri severek okudum

    Cevap Yaz
  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    Şiirinizi
    beğeniyle okudum

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    KAR TINILARI

    Tane

    Patiskadan bir neşe alçacık penceremde
    Yavaşça kapanıyor yasakların üzeri
    Parmak hesabında daha acılar
    Takvimlerle işi yok beyaz günlerin

    Çocuktu kar, sevinçler çizerken yeryüzüne


    Tipi

    Güneşle geldiğin yalnız şehrimde
    Hangi gece el ele verdin karla
    Her güzel şeyin üstünü örtmese tipi,
    Değişmezdim gül ovamı bu yalçın dağla

    Seslendim gidişine -bu gürültü ne? -


    Çığ

    Gözlerinden koptu çığ, tam içime düştü
    Dizdi ufkuma en uzak gemileri
    Kolay kolay açılmazdı kalbimin önü
    Bir kardelen bırakmasa kapıma kürekleri

    Çalışmak iyi gelir buz kesmiş harflerime


    Nisan

    Nerden çıktı dedim böyle yağarken
    Yeşilçamdan kaçmış bu mutlu son
    Kendi şarabına kendisi ilaç atmış
    Bir yere varır elbet saptığımız yol

    Akşamlardır kaçağım avunma treninde

    Özlem Tezcan Dertsiz


    KAR SESİ YÂR NEFESİ


    Şiirden güzel olmalı, yorum dediğin! Maç doksan dakika, kritiği saatlerce… Şöyle tane tane yazmalıyım, elim değmişken. Tipi, Çiğ, Nisan... Sıraya dizilmeli. Bembeyaz karla her kötülüğün ve yanlışın üstü çizilmeli. Ezmeli o zalim nefsi! Gerekirse çıldırmalı bir kara sevdadan! Dağlara vurmalı! Yıllarca o dağ senin bu dağ benim, meczup olup gezmeli.

    Tane tane başlamalıyım anlatmaya… Anlayamayanlar anlamalı, bir vakitler alçacık pencereli, basık damlı çamurla taşla yapılmış toprak damlı köy evlerinde pencerelere, patiskadan bol büzgülü perdeler dikildiğini.

    Yerden çok yüksekte olan veya olmayan, küçücük ya da büyük… O pencereler neler gizler! Perdeler sütresidir gizlenmesi gerekenlerin. Oda duvarları ne sırlar bilir! Dilsizdir, söyleyivermez. Perdeler, sır örtüsüdür. Nelere tanık olur, ne ayıplar gizlerler! Perdeler, camların kocaman açılan, her şeyi gören ve herkese anında olanı biteni diyiveren, odayı olduğu gibi dışa yansıtan gözlerinin kapaklarıdır. Camlar ağzı karadır. Ne varsa dışa verir. Söylememesi için perdeler araya girer, camların önüne gerilir. Camlara perde gerilir.

    Perdeler… Beyaz perdeler… Perdeler bembeyaz… Kar beyaz…

    Perdeler… İçerdeki neşeyle neşelenen kıpır kıpır perdeler… İçerde yaşananlar, neler neler… Hele sevgili içerdeyse…

    Perdeler ve kıskanç kocalar… Onlar hep pencereleri kollar. İki kanatsa, birbirine iğnelerler, kendilerince işaretler koyarlar, akşam olup da eve geldiklerinde iğneledikleri şekilde mi değil mi kontrol ederler; değilse, açılmış da sonra tekrar kapatılmışsa hemen bilirler ve bu yüzden kavga ederler. Bu olaylar, evliliğin ilk yıllarında olur.

    Bu kış, kar yeryüzüne çılgın bir çocuk gibi sevinçle yağarken, ben kan ağlıyordum. Sen bu ilde, yanımda değildin. Neşeyle keder at başı gidiyordu. O kadar çok sorunum yoktu aslında. Üçü beşi geçmez sıkıntılarım. Bilemedin, beş on... İki elin parmaklarını geçmez sayısı. Fakat büyük sorunlardı.

    Kar, tipi nasıldı, anlatamam ama yeryüzünde senin tipin kimsede yoktu! Uzaktan göründün mü aklımı aldırıyorum!

    Yalnızlığın karanlığında ruhum karardıkça kararırken geldin bu şehre. Gelişinle kara kışıma güneşi getirdin. Sonra bir gece karla beraber el ele gittin buralardan. Yine yalnız kaldım, karanlığımla baş başa… Kış çoktan bitmişti. Bahar gelmişti ama sensiz bir bahar, kıştan farksızdı.

    Gül gibi memleketimi bırakıp, buralara geldim. Bu dağ başına… Sarp kayalıklara… Kışlar çok çetin ve sensiz geçse de yine de çok güzel buralar… Kışın tipi, o güzelliklerin üstünü örtüyor ve bu gizem ona çok yakışıyor. Odamızın içindeki güzel anılarımızın üstünü perdelerimizin örttüğü gibi doğal güzelliklerin sırrını gizliyor ve onlara esrarlı bir görünüm katıyor.

    Kar, sessiz yağar… Sessizce… Sessizce gelir ve gider. Onunla beraber gittiniz ama senin gidişin, onun gidişi gibi sessizce olmadı, olamadı. Ruhumda kıyametler kopardı!.. O ne sesti! O ne gürültü, patırtı!..

    Çığ… Bir çığın düşmesi sese bağlıdır. Koptum! Davet eden sese vurgunum! Döndüm döndüm… Çılgın gönlüm dağlıdır. Sana kavuştuğum için durgunum. Vurgunum ben sana, hâlâ vurgunum!

    O günü… O ilk karşılaşmamızı hatırlıyor musun? Şöyle bir baktın bana. Öyle değişik bir bakış değildi. Sessiz, sakin, sıradan… Ancak yüreğimde fırtınalar kopardın! Dedim ya, sıradan, olağan bir bakıştı, her bakış gibi basit, önemsiz belki de… Sonra büyüdü büyüdü, kocaman bir çığ halini aldı dünyamda. İşte ben o çığın altında kaldım!

    Gözlerinden düşen bir anlık, kısacık bakış, bana yepyeni ufuklar açtı, ufuklara gemiler çizdi. Uzaklar yarattı bende, uzaklara gitme isteği… Seninle, senin olduğun yerlere… Oysa artık kalbimi kapatmıştım ben herkese, gönlümün kapısını kilitlemiştim, kimseler açamıyordu. Fakat sen, bir kış günü ansızın çıkıp geldin. Karla kaplı kalbimin önüne kürekler getirdin. Sonra küredin karları. Buzları erittin. Yüreciğim bir sana ılıdı, yıllardan sonra bir sana açıldı kalbim böylece.

    Sevgi kalbimde donmuştu. Aşk buz tutmuştu. Bu aşkı ilk hissettiğimde: ‘Seni seviyorum!’ demek isterdim sana ama ağzımdan çıkaramadım bir türlü. Gönlümde yanmaya başlayan ateşle çözülmeye başladı, o on üç harfin buzları… İyi ki bir işim, bir meşguliyetim var bu dağ yamacında. Meşguliyet tedavisi… Aksi halde bu aşk mahvederdi beni!

    Nisan… Çılgın ilkbaharın baştan çıkaran ayı…

    Nerden çıktın böyle birden? O kadar sevindirdin ki beni! Türk filmlerinden kopup gelen mutlu sonlar gibi oldu gelişin. Romantizm yüklü yağan nisan yağmurlarıyla geldin. Baharlar getirdin kara kışıma… Çiçekler açtırdın.

    Kendi şarabıma kendim uyku hapı kattım. Gönüllü teslim oldum sana… Bundan sonrası, o filmlerdeki sona benzer bir şekilde devam eder. Öyle bir yola saptık, biz de. Orada hile vardı, zor vardı. Zora beylerin borcu vardı. Burada gönüllü bir teslimiyet ve burcu burcu aşk… Artık tren raydan çıktı. Beni kimse kurtaramaz!

    Ne yazık ki yine gideceksin. Bir tren alıp götürecek seni ve tüm mutluluğumu. Buralarda yine yalnız, yapayalnız kalacağım. Bir başıma ne yapacağım ben? Seninle öylesine bütünleşmişken… Sana o kadar alışmışken… Senli bir hayatın mutluluğunu yaşamışken… Gün boyu çalıştıktan sonra akşamları eve geleceğim. Tüm yaşadıklarımızı birer birer anımsamayarak teselli olacağım. Hatıralarımızla avutacağım kendimi geceler boyu.

    Benim trenim de akşamlar olacak… Akşamlara binip gideğim, hayal dünyasına… Hüzün yüklü, hasret yüklü akşamlara…

    Geceler… Geceler… Ah! Geceler..

    ***
    Kaçamaklardan aile boyu mutluluklara… Yakıcı gecelerin karanlıklarından, buydurucu kışların bembeyaz aydınlıklarına…

    Yavaş yavaş fakat emin olarak…
    Sıcacık mutluluklara…


    Onur BİLGE


    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel

    Bazı şiirleri okur, siz de bıraktığı etkiyi bir türlü dile getiremezsiniz.Çünkü,duyguları anlatmak çok zor şeydir.

    Şair şiirini usta kalemiyle,herkesin anlayacağı bir dilden yazsa da,yüreğinin gizemi ve sıcaklığıyla nadide şiirini okurda iz bırakacak ap ak motiflerle süslemeyi ihmal etmemiş...Sıcağa dayanmaz kar!

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Özlem Tezcan Dertsiz