Resimleri mi şiirlerden etkilenmiştir yoksa şiirleri mi resimlerinden?
Bunu anlamanın imkansız olduğu bir içiçelikle, hepsinin buluştuğu tek nokta “denize olan aşk”.
Bir tane çocuğu var, bir buçuk yaşında bir oğlu.
Bu aşkla, onun adının olsa olsa deniz ya da okyanus olacağını düşünür insan.
Tanıştıralım;
bu çekik gözlü çocuğun adı “Poyraz”
Onu biraz tanıyanlar bu nedenin yattığı içselliği hemen anlar.
Bu içselliği ise, hem şiirlerinde hem de resimlerinde herkes gözler.
şair, Poyraz’yn annesiyle taa denizaşırı ü ...
Ben ve Sen
Gel bu akşam,
Ben Albatros,
Sen Mavi.
Ben sonsuzluğa açılan,
Ne olur ağlama.
Mavi ağlarsa,
Ben güneşi nasıl görürüm.
Sen değil misin,
Benim kaynağım.
Bırak,
Şöminedeki alevin,
Saz tellerindeki yansıması,
Denizdeki yakamoza gönderilen,
Selam gibiydi bu akşam.
Ve denizini özleyen kaptan,
Saz tellerinden çıkan rüzgar ve dalga sesinde
AŞKIM, AŞKIM
İçimdeki Büyük Aşkın sevdasıyla,
Kendimi Ankara sokaklarına atıyordum.
Onu görmek,
Büyük aşkın tokatı gibi,
Sancak baş omuzluktan,
Daldın yine bu akşam.
Gurbette tuzu biberi oldu.
Eee bir bahane lazım tabi.
Ben mi icat ettim
Bir liman vardır.
Bazen gemi kalktığında kaçış hissettiğin,
Bazen de ayrılık hissettiğin.
Bu defa hislerin belirsizliğinde seyir başlamıştı.
Sancak tarafta;
Büyük Aşkın tatlı şırıltısı,
Siir yazmıyorum
Sohbetteyim bu akşam.
Ben konuşuyorum elim yazıyo sanki.
Karşımda sen,
Eee hayal bu.
Oldu olacak ayvada olsun,
Muhabbete bak,
Yaş 35 halen dersteyiz.
Amcamın biride bi gayret birşeyler anlatıyor.
Tabi çaktırmıyoruz.
Arada kafa sallıyoruz,
Anlıyoruz ayaklarına yatarak.
Büyük Aşkı hatırlıyorum da,
Onunla ne kadar uzun sohbet ederdik.
Hiç bitmezdi anlatacaklarımız birbirimize,
Düşünsene kaç yıl geçti aradan.
Dilimin şiştiğini hissediyorum,
Sohbet etme arzusuyla.
Bir gün,
Atlas okyanusunda seyir yaparken,
Yorgun düşmüş bir melek indi kırlangıca.
Gözlerindeki gülümsemeyle karışık,
Yüzünde bir masumiyet,
Bir hüzün.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!