Kaportacı Kel Ahmet
----Aman Allah'ım bu o kimse olabilir miydi? Ama o yıllar önce ölmemiş miydi ?
----Ben aslen Kastamonuluyum. Babamın adı Sefer,di. Ona Kel Sefer derlerdi....
Saatlerce park yeri aramama rağmen bir elektrik direğinin altında zar zor bir yer bulmuştum. Buraya arabamı park etmek bir riskti ve ben bu riski mecburen göze almıştım.
İşlerimi hallettikten yaklaşık bir buçuk iki saat sonra arabamın yanına geldiğimde neden arabayı park ederken risk aldığımı anlamış oldum. Arabamın sol arka çamurluğu başka bir vasıta tarafından çizilmiş hasara uğramıştı. Beli ki yolu dönemeyen birisi ancak arabama sürterek yoluna devam etmişti. Bir süre arabamın yanında sağa sola bakındım ama yapacak birşey yoktu. Arabama sürten kişi veya araba ortalıkta yoktu. Tam arabama biniyordum ki cam sileceklerine iliştirilmiş bir not gözüme ilişti.
" Arabanız çizdim. Kusura bakmayın.Telefon numaram bu...Beni arayın...."
Az önceki üzüntüm sevince dönüşmüştü. Kendi kendime,
" Bu devirde böyle insanlar kaldımı ki ? "
Dedim. Arabamı çalıştırıp evin yolunu tuttum. Uzun süre arabama çarpan kişiye telefon edip etmeme konusunda tereddüt ettikten sonra, bir teşekkür etmek için numarayı tuşladım. Telefonu açan genç bir sese,
--- Telefon numaranızı bırakmışsınız.Galiba arabamı sürtmüşsünüz. Onun için aramıştım.
--- Evet abi arabanıza eşim çarpmış sürtmüş. Sizi bir yarım saat beklemiş ama gelmeyince size ulaşamayınca beni aradı not bırakıp gelmesini söyledim. Zararını tazmin edelim dedim. Olay bundan ibaret abi. Bu arada benim adım Enes...
----Enes Kardeşim bu devirde böyle siz gibi duyarlı Allah korkusu olan haram helal bilen insanlardan kaldı mı? Not bırakmanız yeter. Notunuz yüzünden arabamın hasarını ben unuttum bile.Şuç biraz bende de var arabamı oraya park etmemeliydim. Önemli değil arabamı ben kendim tamir ettiririm.
----Olmaz abi. Ben bu vebali üstüme alamam. Benim işlerim çok yoğun zamanım yok. Mimarlık yapıyorum şantiye şantiye mahalle mahalle dolaşıyorum.
Sanayide bir tanıdığım Kaportacı var. Kel Ahmet derler. Şimdi sana onun telefon numarasını atıyorum. Bende hemen kendisini arıyorum. Ne gerekiyorsa yapsın,yaptır ona arabanı ben ücretini öderim.İş yerime bir çay kahve içmeye tanışmaya da beklerim.
O gün ne kadar ısrar ettim ise Enes i ikna edemedim. Gidip arabamı mutlaka tamir ettirmemi istiyordu.
Ertesi gün Enes beyin dediği Kaportacı Kel Ahmet e önce telefon ettim sonra dükkanına gittim. Beni kalfası karşıladı. Durumu izah edince ustasına telefon etti. On onbeş dakika sonra geldiğinde ilk o zaman gördüm Kaportacı kel Ahmet'i... Bu yüz bana hiç yabancı gelmemişti.
" Aman Allah'ım o olabilir miydi. Ama o yıllar önce ölmemiş miydi...????
--- Ben Kel Ahmet. Hoş geldiniz. Enes beyin gönderdiği kişi sizsiniz demek. Bir bakalım şu hasara....
Kel Ahmet'in uzattığı el ile kendime gelebildim
Kel Ahmet arabayı incelerken bende onu inceliyordum. Beynim arı kovanına girmiş gibi olmuştu.
----Abicigim arabada fazlaca bir hasar yok. Hallederiz biz Enes beyle. Sen arabayı bırak yarın alırsın....
Arabamın anahtarını Kel Ahmet e uzatırken,
---- Seni bir yerden tanıyorum ama çıkaramadım Ahmet usta.Nerelisin,babanın adı ne ?
Deme cesaretini kendimde buldum.Kaportacı Kel Ahmet müddet suratıma uzun uzun baktıktan sonra,
----Zannetmiyorum amca. Ben seni ilk defa görüyorum. Ben aslen Kastamonuluyum. Babamın adı Sefer di. Onada Kel Sefer derlerdi. Kastamonu İnebolu da simit fırını işletiyordu.
Kel Sefer adını duyunca bocaladım. Bocaladım. Korktuğum başıma gelmişti. Bu mümkün olabilirmiydi ?Gözlerimin hafızamın bir yerlerden uzun çok uzun yıllar öncesinden kapanmamış yaralardan hatırlattığı Kel Ahmet benim sevgilimi elimden alan fırıncı Kel Sefer in dolayısıyla destansı aşk yaşadığım Aysun'umun oğlu olabilirmiydi ? Yapacak birşey yoktu. Kaportacı kel Ahmet fırıncı şimitci Kel Seferinde kopyası gibiydi. Birşey diyemedim Kel Ahmet' e...Ama o bendeki değişikliği moral bozukluğunu fark etmiş gibiydi.
----Amca ne oldu daldın gittin. Yoksa babamı tanıyormuydun ?
Ona evet rahmetli babanı çok çok iyi tanıyordum. Sevdiğim kızı türlü yalanlarla kandıran elimden alan beni acılar denizine atan fırıldak Sefer'i nasıl tanımam nasıl unuturum diyemedim.Annen yaşıyormu diyemedim.
----Yok evlat yok. Babanı nerden tanıyayım. Kastamonu İnebolu hiç gitmediğim görmediğim yerler. Birine benzettim galiba seni...Yarın demiştin değilmi ? Yarın görüşürüz...Sana hayırlı bereketli bol kazançlı işler....
Deyip Kaportacı kel Ahmet'in dükkanından hızla ayrıldım.Kaderim beni bir çöp gibi savurmaya devam ediyordu. Bir zamanlar aklımı kalbimi canımı bıraktığım İnebolu daki sevdiğim kızın oğlu kilometrelerce uzaklıkta burada bu şehirde karşıma çıkmıştı. Kaderimin beni yarınlarda nereye sürükleyeceğini yarın arabamı almaya Kaportacı kel Ahmet in dükkanına gitmeye nasıl cesaret edeceğimi şimdilik bilmiyorum bilmiyorum...
Şahin Ertürk/ Kütahya
Şahin ErtürkKayıt Tarihi : 20.8.2024 08:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!