KAPIYI ŞARAPTA KAPATTIM
Merkez mahalledeki okulumuza köyümüze bağlı dört mahalle olarak karma sınıf şeklinde ōgretim görürdük 1.ve.2.nci.sınıfları eğitmenimiz bir sınıfta 3.4.5.nci sınıfları öğretmenimiz ayrı bir sınıfta okuturdu, öğretmenimiz sınıfları ayırmak için her sınıfı kümelere ayırarak ders anlatacağı sınıfın yakınında bir yerde ders anlatır,diğer sınıflara
o günkü dersin ne olduğunu söyleyerek biz kendi aramızda küme halinde o günkü dersimizi çalışırdık.En büyük sıkıntı kar fazla yağdığı zamanlar olur, öğretmenimiz merkez mahalleye uzak iki mahallenin öğrencilerini bir mahalleye kendisi getirtir diğer mahalleye de çocukları mahallelerine getirecek bir gönüllü bulup gönderirdi,bizim mahallemiz merkez mahalleden 4 km uzaklıkta diğer mahallede hemen hemen aynı mesafede idi.
Okulumuzda kooperatif kurulmuş kantin bu yöntemle işletilyor kalem defter,silgi,yakalık,
kalemtraş,bisküvi,çiklet,margarin,saplı şeker v.b aklımda olanlar sana yağını kantinden yarım yada çeyrek olarak bisküvileri tane ile aldığımızı çok iyi hatırlıyorum,
Okulumuz da öğrenmek zorunda olduğumuz ilk başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu Cumhuriyetimizin başkentini,kasabamızı, ilimizi,coğrafi bölgelerimizi hangi bölge de hangi ürünün yetiştiğini hangi hangi hayvan nerede yetişir bilirdik,matematik dersinden çarpım tablosu dört işlemi stiklal marşı'nın 10 ,kıtasını andımız'ı Ey Türk Gençliği'ni ezbere bilirdik,senede bir kez müfettiş gelir her geldiklerinde sorduğu soruların çoğunu bilmiş olurduk kış ayına yeni girdigimiz bir günde öğretmenimiz uzak mahalleden gelenlere çantalarınızı sınıfta bırakabilirsiniz dediği için hepimiz çantalarımızı okulumuzda bırakıp evlerimize gitmiştik,
zaten akşamları sıra ile evleri yakın olan arkadaşlarımızın evinde ger akşam toplanıp orataya konulan sofrada gaz lambası ışığında ders çalışıyorduk defterlerimizin hiç bir yeri boş kalmayacak şekilde dolduruyor kalemlerimizi üç dört cm kalana kadar kullanıyorduk kırmızı kalem tükenmez kalem çok az arkadaşımızda vardı olanların çoğu da babaları Almanya'da işçi olarak çalışan arkadaşlarımızın çocukları idi. Okulun etrafındaki yüksek tepelerde kar var ama alacalı bir şekilde bahçede kar hiç yoktu sınıfımız da her gün sıra ile sınıf düzeninde ayrıldığımız kümelere göre temizliyoruz.
Öğretmenimiz bizi sınıf başkanı ve yardımcısının yanı sıra kitaplık kolu temizlik kolu kızılay kolu,tiyatro kolu gibi kollara da ayırmış tı ben kitaplık kolu başkanı idim ayrıca herkese çevresinde gördüğü olayları yazıp gazete köşesine assın diye bir köşe yapmış okul gazetesi çıkarıyorduk hiç unutmam,bir gün bize dağıttığı küçük kağıtlara ne olmak istediğimizi önceden içlerini oydurup içerisine su biriken patates suyuna bize verdiği kalem türü bir çubukla yazıp masanın üzerine bırakın dedi bize cesaret vermek için herhalde numaranızı ve olmak istediğiniz mesleğinizi yazın ben dahil kimse okuyamaz deyip sınıftan ayrıldı
hepimiz bir şeyler yazıyorduk gerçekten de bir şey gözükmüyordu yazdıklarımız okunmaz zannediyorduk.ben dahil çoğumuz öğretmen olmak istediğimizi yazmış öğretmenimiz bunları okuyunca bize aklımızdaki mesleği özgürce yazsınlar diye böyle bir yola başvurduğunu söyledi hepimize aferin demeyi ihmal etmedi.
Çantalarımızı okulda bırakıp evlerimize gittiğimizin ertesi günün gece kar yağmış ama okula gitmemize engel değil,zaten kar yüzünden okulumuz tatil olmazdı o sabah okula vardığımızda bir sürpriz ile karşılaştık, sıralarımızın güzünde hiç birimizin çantası yoktu,okulumuzun bahçesi de karla kaplı olduğundan bahçede de bir şey gözükmüyordu ,çantalar nereye gider birisi mi gelip aldı derken sınıfın bahçesinde kırmızı bir çantanın ucu karın altına gömülmüş açık olan bir yerinden gözüktü, hep beraber bahçeye koşuştuk çantalarımızı eksiksiz bulduk ama köpek sınıfın açık kalan penceresinden girip sıralardaki çantaları içlerindeki ekmek kırıntıları yüzünden hepsini bahçeye taşımış,bazılarına zarar vermiş bazıları sağlam kalmış,zaten içlerinde üç dört tane kırtasiyeden alınma okul çantası vardı, çoğumuzun çantası bezden dikili boynumuza asarak okula giderdik öğle yemeğini evimizden getirdiğimiz için çantalarımızda ekmek kırıntısı yüzünden köpek bu vukuatı işlemişti sıra geldi pencerenin açık bırakan öğrenciyi bulmaya dünkü nöbetçi öğrencileri tahtaya kaldıran öğretmenimiz (nur içinde yatsın) tek tek ifade alıyor herkesi dinledikten sonra kapıdan sıra kapıdan en son çıkan öğrenciyi bulmaya
bir kız arkadaşımız öğretmenim kapıdan en son ben çıktım kapıyı da şarapta (sertçe) kapattım dedi şarapta kelimesini arkadaşımız günün sıkıntı heyecan ve birazda korkusundan dolay köyümüzün şivesi ile öyle değişik ki biz de öğretmenimiz de güldük olay böylece tatlıya bağlanıp dersimize devam etmiştik.
Muharrem Akman/Zonguldak
02/02/2021
Kayıt Tarihi : 2.2.2021 23:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!