Bugüne kadar zalimleşen kapital sahiplerini halk diliyle anlaşılsın diye yazmaya gayret ettim.
Yine de hayretimi yenemedim.
Kapitalsiz Kapitalistler Harun Karadeniz'in kitabının ismi.
Onun kitaplarını piyasa da bulmak mümkün değil.
Bin kitap sitesinde bir kaç yıl önce Mobbing Bank ile yasal tefeciliğin halk diliyle anlatılması için yer altı edebiyatı yapmak zorunda kaldığım yıllarda kitabım kitap sermayesi tarafından raflara konulmayınca Harun Karadeniz ile aynı gerçekleri yaşadım. Harun Karadeniz gibi düşündüğüm için onu çok iyi anlıyorum. Yaşadığı günün çok ilerisinde gençlerdi onlar. Cahil bırakılan toplum onların anlaşılmasına engeldi. Oysa onlar halkın diliyle yaşanan sömürü mekanizmasını ve üretim ve hizmet araçları üzerinden para ve araçlarını kullanarak nasıl bir sömürü düzeni kurulduğunu halka anlatarak devrimi tamamlamak istiyorlardı.
Dokuz yaşında 12 Eylül 1980 tarihinde bu sömürü düzeni ayağıma dolandı. Kendi askerimizin darbe günü köydeki evimizin önünü basmıştı. Dışarı çıktığımda asker sevgimi göstermek için koştum onlara askerimizin yaklaşma vururum dediği anda o sevginin yerini bu silahı doğrultan kim sorusu kafamın içinde canlandı.
İçimden geçen aynen şudur;
✓ Büyüyeceğim bu silahın arkasında kim veya kimler varsa onları bulacağım ve hesabını soracağım.
Bir sır gibi içimde yarım yüzyıl yaşamım boyunca sakladım.
Araştırdım, o silahın arkasında olanların sermaye sahibi yapılan toprak ağalığından para ağalığına siyaset eliyle taşınan her mahallede bir milyoner üreteceğiz adı altında beslenen ve bugün ulusal güvenlik tehdidi olan burjuva sınıfı olduğunu gördüm.
Araştırdım 1950 sonrası çok partili siyasi partiler ve ideolojilerin Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk ulusu yararına yaptığı devrimi yok etmek adına yapılandırıldıklarını, farklı parti ve ideolojiler ile toplumu bölmek ve parçalamak yoluyla gücünü ele geçirmek yoluyla sermaye yararına ülkenin yönetildiğini gördüm.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin öncesinde 24 Ocak kararları mason Süleyman Demirel ve nakşibendi tarikat müridi müsteşarı Turgut Özal tarafından halk yararına patronun halk olduğu üretim ekonominin yerine üretim ve hizmet araçlarının sermayenin olmasının önünü açacak serbest piyasa ekonomisine geçme kararlarını aldılar ve darbenin önünü açtılar.
Araştırdım tüm askeri darbeleri nato'ya satılan subaylar tarafından gerçekleştirdiği gerçeği ile karşılaştım. Tüm askeri darbelerin öncelikli konusu sermayenin çıkarını ve sermayeyi korumak olduğunu gördüm.
28 Şubat sürecinde bir holding bankasında çalışıyordum çalıştığım holding askerler ile birlikte hareket ettiler. Halkın hoşuna gidecek söylerler adı altında özelleştirme talanını yapacak olan bugün yaşam pahalılığı, mülteci sorunu ile demografik tehdit üreten, Suriye politikası ile bilinçli ülkeyi savaşın eşiğine getiren zihniyeti bilerek ve isteyerek medyada yiğit düştüğü yerden kalkar şişirmesi ile bir kişi tüm satışı yapacak diğer tüm siyasi partiler ve siyasiler, medya ve tüm araçlar o bir kişiye hizmet edecekti. Nitekim öyle de oldu.
16 Eylül 1996 tarihinde girdim holding bankasına o günden 12 Eylül 2012 tarihinde işten çıkarıldığım güne kadar bütün karanlık sicillerini tutmuştum.
11 Eylül 2012 tarihinde işten çıkarılmam kararlaştırıldı 12 Eylül 2012 tarihinde tebliğ edildi.
Bu iki tarihin olmasının sırrı var.
Birincisi 12 Eylül 1980 tarihinden dokuz yaşında bir çocuk iken bu silahın arkasında kimler var bulup çıkartacağım. İşten çıkardığım gün o sır gereği aynı güne denk sır gereği geldi.
İkincisi 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika da ikiz kuleler vurulduğu gün ülkemizde Mustafa Koç'un bilderberg derin yapının gizli toplantılarına katılan Gazi Erçel'i merkez Bankası başkanı yapılması sağlanmıştı. O günlerde kur günlük olarak merkez bankası tarafından açıklanıyordu. Bir gün önce kurun iki katına çıkarılacağı haberi tüm holding banka ve holding şirketlerinin haberi olmuştu. Gazi Erçel kendi parasını bile yabancı paraya çevirdi. O gün holdingler ve bankaları tüm şirketleri ile birlikte servetleri kadar servet vurgunu yaptılar.
O bankanın Mahmutpaşa şubesinde çalışıyordum. Banka bu krizden en güçlü çıkan banka biz olduk diye adeta vurgunu övüyorlardı.
İki yüz bin bankacı içinde benden başka kimse bu soyguna karşı çıkmadı.
Daha fazla bilgi ve belge toplamak için içlerinde 2012 tarihine kadar kaldım.
O tarihte talan neredeyse bitmişti.
Sonrasında şeker fabrikaları da onların talebi ile satıldı kapatıldı her alanda ülke dışa bağımlı hale getirildi. Şekere de bağımlı olan ithal eden ülke olduk.
Bol para zulmü ile para yok zulmünün arkasında bunlar vardı.
Bol para karşılığı olmayan kara para özelleştirme talanı ile karşılığı olan ekonomik değerler ele geçirilene kadar piyasaya pompalandı.
Toplum bu bol para zulmüne kanarak varını yoğunu satanlara yıllarca oy verdi.
Bunun sonunun nereye varacağını bildiğim için karşı çıkıyordum. Bu sebeple yıllarca mobbinge maruz kaldım. Baş edemediler istifa etmem için zulüm ettiler direndim hiç hata yapmadım işimi her zaman kurallara uygun yaptım. Sebepsiz işten çıkarmak zorunda kaldılar o da o sır tarihe özellikle gelmesi gerekiyordu geldi. (Bunu içimde ki sır gereği biliyordum.)
Bugün ise para yok diyerek nihai hedeflerine ulaşmak için tehdit ediyorlar.
Kendi ayaklarına adeta kurşunu kendi kararları ile sıktırdım.
İki üç yaşımdan sonra hatırlıyorum o yıllarda baba annem beni Deniz Gezmiş banga soyan diye severdi. Çocukluğum bile çok farklı idi. Sermaye gazeteleri Deniz Gezmiş 'e banka soyan diye iftira attığı için baba annemin dilinde bu önemli bir direniş örneği rol ve model olarak bir sır olarak bana görev ve bilgi aşısı olarak yapıldı.
Oysa gerçek tam tersiydi.
Asıl soyguncu banka kuranların kendisiydi. Hem Türk ulusunun nasıl soyulduğunu suç üstü yakaladım hem kendim yıllarca ucuza çalıştım haklarımı alamadım hatta biz büyük bankamız haklarının bir kısmını ödeneme kararı verdik deyince kimin büyük olduğunu gördüler.
Onlarda bu sırra ister istemez kötülük adına hizmet gereği görevlerini yapmak zorunda kaldılar.
En son mahkeme ve Anayasa mahkemesine kadar elleri uzandı.
Devrimin tüm gerekçeleri böylece kendi çabalarıyla olgunlaştı.
Ne oluyor bu kapitalsiz kapitalistlere de yanlışın peşinden gitmekten vazgeçmiyorlar?
Bu sorunun yanıtını bir yaşam harcadım vermek için.
Deniz Gezmiş ve Harun Karadeniz ve diğer direnişler bugün olgunlaşan devrimi kolaylaştıran çok değerli çabalardı.
.
Mustafa Kemal Atatürk gibi dahi bir lidere sahip Türk ulusunun küresel bir çetenin yerli işbirlikçiliğini yapanlara kaybetmesi mümkün değildi.
.
Beyin savaşları komutanının o küçük askeri 19 Mayıs 1970 yılında dünyaya geldi ömrünü yarım kalan insanlık devrimini tamamlamaya sırrı gereği adadı. Yapması gerekenleri kimseye zarar vermeden tereyağından kıl çeker gibi kendi ailesinden bile sırrını saklayarak yaptı.
Kapitalizm Anadolu da yıkılmıştır.
Beyin savaşları komutanının bir askeri bir Türk tarafından düşünce gücü ile çıkartılan Türk fırtınasına yakalanan zalimler ibretlik bir son ile tarih olmaktadır.
Anadolu efsaneleri ile meşhur bir toprak olduğu için efsaneleri bitmeyen Türklere emanettir.
Nuh tufanı efsanesi sonrası insanlığın son ibreti mahşer tufanı ve canlı ölüler ibreti efsanesi olarak anılacak zalimlerin sonunu getiren ibret yine bir Türk tarafından Anadolu'da yaşatılmıştır.
Türk, gücünü yaşamdan almak ve yaşama geri vermek demektir. Türk yeryüzünün insanlık gücüdür. Gerekli olduğu zamanlarda o güç bir kişide vücut bulur. Bir sonraki derse kadar tek bir seferde dersini akıllara durgunluk verecek boyutta verir.
En yakın iki atam Fatih Sultan Mehmet han ve Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği gibi.
Bin yıllık Roma imparatorluğu intikamını almaya yönelik niyet tarihin çöplüğüne bir kez daha atılmıştır.
Anadolu ezelden ebede Türk'e ait ve emanettir.
Mobbing Bank Türk Fırtınası kitabı batı çetesi destekli kapitalist zulme karşı teşhis koydu. Tedaviyi acısı çoğalan Türk ulusu birlik beraberlik ve dayanışma içinde bütünlüğü korumak adına kamulaştırma devrimi yaparak yapacak. Yeni her aldanış zulmün süresini uzatır. Son ana kadar beklemek huyudur bu ulusun.
Kayıt Tarihi : 15.8.2024 17:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!