...
Bahçeye açılan kapıdan dışarı bakıyoruz, ben ve yalnızlığım. Dışarısı çıtsız, kim kimi bu kadar terk etmiş? Öznel bir yaklaşım mı yoksa gerçeğin ta kendisi mi bu sessiz zaman? Güneye gören bahçeden İstanbul'dan Bursa'ya, İmralı'dan Armut'luya kadar dünyaya bakan kocaman bir yalnızlığı kucaklıyor sabah. Salıncaklar boş, bahçe çocuksuz, ufuk fluğ, birileri birilerinden gitmiş sessiz sedasız. Görünen ufuk çizgisinde yığılı hikayeler var güncel ve telaşlı. Umut, matematik, varsayım, zamana endeksli herşey başka ve uzak coğrafyalarda çığlık çığlığa sürüyor günün başında. Uyanınca başlayan kör koşu, birbirinin üzerine basarak çıkılan sokaklarda binbir tuhaflıkla sürecek bir sonraki uyku ya da sevişme zamanına kadar. Burası telaşlandan uzak, huzurlu, "çıtsız". Kimse yok, kimse olmayınca da telaş yok. Gelen yok. Herkesin bir telaşı var bu sabah, yaşam değirmeninde öğütülecek günleri, anları... Tuhaf ki yalnızlığa bile zamanları yok insanların. Telaş, her iklimde, her coğrafyada, her insanda başka vücut buluyor. Sadece bu nedenle bile anlaşılmayı beklemiyorum. Benim telaşım yok senden başka. Umudum, mutluluğum, ufkum, sevincim, yalnız bırakılmışlığım, beklentim, çaresizliğim... Neyse ki yalnız bırakacak kimsem de yok senden başka. Eminim bir dünya telaşın vardır şimdi. Ölümlü olduğumuzu unutmadan gelsen diyorum arada, telaşlarından kaçsan, bahçeden dünyaya baksak, gülsek, ağlasak... Bile öle salıncaktaki çocuk olsak. Belki hiç söylemedim ama tek kişilik bu özgürlük bana fazla galiba. Benim senden başka arkadaşım yok...
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta