Bir ağaç dalı yerine
Televizyon antenine konmuşlardı…Üşümüş ve yorgunlardı.Biri diğerine
sokulmak istedi.Bütün gece uçmuşluğun yorgunluğunu unutarak,
Yürümekle,uçmak arası…
Tökezledi…Ya uçacak ya da düşecekti.O…O hiç birini seçmedi.Daha bir sıkı
sarıldı ayakları.Soğukluğunu hissetti.Tünediği ne olduğunu çözemediği Metelin.
Bu metal ki soğuktu, düz ve kusursuzdu.Tırnaklarını geçirip, tutunamıyordu.
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!