İslam umman gibi büyük bir ildir,
İlim meclisinde ötüşen dildir,
Yüce kudretini bizlere bildir,
Kadrini bilmeye kapına geldim...
Ey nefsim şeytani bakışlar oktur,
Amel defterimde sevabım yoktur,
Şu ömür tarlamda günahım çoktur,
Günahım silmeye kapına geldim...
Güzellik yok olmuş billur ecede,
Yazarım ahirim düzme hecede,
Ağlayıp,sızlayıp güzel gecede;
Uykumu bölmeye kapına geldim...
Cehennemde çoktur zakkum dallardan,
Haine sarılmış zalim kollardan,
Bilinmez gittiği kötü yollardan;
Nefsimi çelmeye kapına geldim...
Hiç bozulmayacak abdestim alıp,
Bitmeyecek uzun rüyaya dalıp,
Aşk dolu gönlümü huzura salıp,
Özümde gülmeye kapına geldim...
Nasır'ın adadı canını sana,
Günahkar bedenim boyandı kana,
Merhamet et kulun kıymasın cana,
Ruhumla ölmeye kapına geldim...
Kadrini bilmek=değerinin farkına varmak...
Amel Defterim:İnsanların dünyada kabul ettikleri inançlarla, yaptıkları işlerin kaydedildiği ve âhirette kendilerine takdim edileceği bildirilen deftere (veya kitaba) verilen addır. Kur’ân’da “amel defteri” tabiri geçmez. Ancak bu anlamda kitap ve suhuf kelimeleri zikredilmektedir. Kur’-ân’da, insanın dünyada yaptıklarının, kıyamet günü açılmış bir kitapta kendisine gösterileceği ve her fertten kendi kitabını okumasının isteneceği (İsrâ, 17/13-14) açıklanmaktadır. Kirâmen katibîn, hafaza, rusûl, rakîb ve atîd isimleriyle anılan meleklerin yazdığı (Enbiyâ, 21/94; Kâf, 50/18; Zuhruf, 43/80) bu kitap, insanın hak-batıl, doğru-yalan, iyi-kötü bütün inanç, düşünce, söz ve eylemlerini içerecektir (Kehf, 18/49) . Amel defterleri cennetliklere sağdan, cehennemliklere soldan veya arkadan verilecektir. Defterleri sağdan verilenler, Kur’ân’da “ashâbu’l-yemîn”; soldan veya arkadan verilenler “ashâbu’ş-şimal” olarak zikredilir (Hâkka, 69/19,25; İnşikâk, 84/7,10) . Defterin sağdan verilmesi bir müjde, soldan veya arkadan verilmesi ise bir korku ve azap işaretidir. Kur’ân’da sadece fertlerin değil, millet ve toplumların da “kitap” diye anılan amel defterlerinin bulunduğu ve hesap gününde her milletin kendi kitabını okumaya çağırılacağı belirtilir. (Câsiye, 45/28-29) . (F.K.)
ece=1. Güzel kadın 2.Kraliçe
ZAKKUM:Meyvesi acı bir cins ağaç, ağu ağacı, cehennemde bitip acı meyvesi cehennemliklere yedirilecek ağaç. Arap dilindeki adı 'Şeceretü'z-zakkûm'dur. Türkçe 'zokum' olarak da telâffuz edilen Zakkum, (zıkkım) halk dilinde 'çok acı, zehir zemberek', 'zehir zıkkım' vb. deyimlerle günlük hayatımızda da kullanılmaktadır. Yine Arap dilinde kelimenin aslı olan 'ez-Zakm', yemek, içmek, oburca yemek ve yutmak anlamlarına geldiği gibi 'Hurma ve kaymaktan yapılan yiyecek, zehirli, tehlikeli yiyecek' manalarına da gelmektedir (İbn Manzûr, Lisânü'l-Arab, Beyrut, 1968, XII, 268) .
Zambakgiller (Apocynaceae) familyasından olan Zakkum (Lat. Nerium oleander) , Batı'da, güney Portekiz'den başlayarak bütün Akdeniz sahilleri boyunca Suriye'de, batı ve güney Anadolu'nun dere yataklarında yetişir. Ekseriyetle 2-3 bazan 5 m.'ye ulaşan, kışın yaprak dökmeyen sık dallı bir bitkidir. Düşük dozlarda kalb kuvvetlendirici olarak kullanılır, idrar söktürücü özelliği vardır (Pars Tuğlacı, Okyanus, İstanbul, 1974, III, 3080) . Yazın çiçeklenen ve uzun bir çiçeklenme devresine sahip olan Zakkum'un meyvesi bakla şeklindedir. Zehirli olduğundan insan ve hayvanlar için tehlikelidir, süs bitkisi olarak saksılarda da yetiştirilir.
Kur'ân-ı Kerîm'in dört sûresinde toplam 15 âyette (el-İsra, 17/60; es-Saffat, 37/62-67; ed-Duhan, 44/4346; el-Vâkıa, 56/51-55) zakkum kelimesi geçmektedir.
Kayıt Tarihi : 25.10.2020 14:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!