Az önce
Denizi görmeden öleceğim diye
Yakınıyordu Ankara
Karanlığı demliyordu gece
Yürüyordum yollarında
Büyük geldiği için düşler
Düş kırıklarını didikliyordu serçeler
Park havuzlarında kirleniyordu
Gözyaşıyla yıkanan çocuklar
Yavrularını emziren bir köpek
Kuşkuyla bakarken etrafa
Berberde suç tıraşı oluyordu
Kalemiyle aşkı karalayan bir yazar
Soyadını çıkarmadan sevişirken kimileri
Otel odalarında sönüyordu
Kabartma tozuyla kabaran duygular
Tıpkı Meryem gibi
Şeytanda “bakire” doğurmuştu ihaneti
Ve en sevdiği kilisesiydi iblisin
Otel görünümü verilmiş genelevleri
Ötekine nutuk atıyordu bir fahişe
“Anadan doğma soyunmak yetmiyor anla”
“Fabrika ayarlarına dönmeye”
Çocukların mavi bilyeleri
Bir avuç denizken ceplerinde
İki sokak çocuğu bir köşede
Parmak hesabı bölüşüyordu sevgiyi
Kurt ve kuzu gibi
Yan yana acılar ve mutluluklar
Kedinin aradığı bir tas sıcak süt
Sokak çocuğunun da…
Ne ilginç yer şu kaldırımlar
Gökyüzü kapalı diye
Suratlarını ekşiterek uçarken kuşlar
Geliyorum aradığım adrese
Son buluyor Ankara da adımlar
Asır gibi geçen bir dakikadan sonra
Usulca aralanıyor kapı
Karşımda gitme ölürüm dediğim kadın
Bedenimde depremler…
İlk kez melek gören insan gibi aşığım yine
İlk kez insan gören melek gibi şaşkın
Ağzımda bir aptal cesareti
… Defnedilmem için
… Dudağının tenha köşelerine
… Gerek yok intihar etmelere
… Usulca öp beni…
Suratında tanıdık bir gülümseme
Silsileli ve gamzeli
… Kapıda kalma aşk
… Girsene içeri …
Kayıt Tarihi : 16.2.2011 17:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!