Ey demeden mazhar-ı tuğyan ü isyanım oğul,
Takmayan boynuna hergiz tavk-ı ferman'ım oğul,
Ben kıyar mıydım sana ey Bayezıt Han'im oğul,
Bigünahım dime bari, tevbe kıl canım oğul.
Enbiya vü evliya, ervah-ı âzam hakkıçün,
Nûh u İbrahim ü Musî İbn-i Meryem hakkıçün,
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
ciftligin ihtiyar kart eke horozu..
sahibinin yeni aldigi genc horoza.. ciftligi gezdirip..
sagi solu.. yemlikleri folluklari gosterip..
ceker koseye.. kulagina..
bak evlat her yerin nasil kendine has kurallari kanunlari var.. buranin da kurallari var..
su gordugun ak tavuk ilk goz agrim.. kara tavuk resmi nikahli.. sari tavuk ise imam nikahli helalliklerim..
onlara dokunma.. onlara ilisme..
istersen beni muhafazakarlikla.. statukoculuk bagnazlikla sucla ama onlara dokunma..
diyor..
tabi genc horoz dikkafali kani deli deli akmakta..
nedenmis o ? diyor..
kart horoz ise..
pekala ahbab.. o halde yarisalim.. guclu olan iyi olan kazansin.. su sogude kadar kosacagiz kim birinci gelirse butun sairleri ( tavuklarin hepsi sairmis) opup sevecek.. deyip.. firliyor.. genc horozda pesinden kosmaya basliyor
akabinde bir tufek sesi
genc horoz vurulup dusuyor.. ciftlik sahibinin sesi isitiliyor..
tuh Allah kahretsin bu da cinsi sapik cikti..
.. diyor ciftlik sahibi..
gercekten de..
mevcut olanin korunmasi..
bir donem..
bugunden keylim..
carsida bazarda dergahda bezgahta.. turkceden agyar dil konusulmuya gonusanin sinsilesini..
denildigi vakitler..
Hacibektas velileri Yunus emreleri teslim kaygusuz pir sultan abdallari ragbet edilir yapar iken..
zaman ile.. arapca egemenligi altina girip.. dejeneresyona ugramis dil..
paralelin de..
saraya yakin zumre nazarin da
turkceye
avamin konustugu.. hilkat garibesi lisan..
sekli yaklasilip..
bir donem.. en baslica isleri..
padisaha yag yakmak olan..
yine bos zaman kalirsa.. civan nevcivan.. cumle masuga.. duyulan hasreti..
ve.. mey sun saki doldur icelim..
kendimizden gecelim..
tur turev vur patlasin cal oynasin
olan.. soylu sinif sair icre..
sihami kaza
gibi siirler yazar.. medari iftihar nefi.. tur kelle koltukta hiciv erbabi..
cani pahasi cesaretle..
Bunun gibi işi kim gördü, kim işitti aceb
Ki oğluna kıya bir Server-i Ömer-meşreb?
der..
kimi divan esrafi sairler.. ciksada..
kullandiklari dilin iceri sirayeti..
nebze nispeti.. glikoz icin iki ceki keciboynuzu cignemeyi gerektirir..
ve veya.. o dile vakif olus gibi ozel donanim gerektirir istigaldirler ki..
evrensel olan muzik gibi alan da opera dinlemek bir avam icin ne derece.. eza ise..
yalin duru sade.. ari dil ile dimagi icre zerk olunmasi gerekir..
siir gibi.. evrensel oldugu tevaturden ibaret.. alanda..
keman gibi ice isler dururken..
tokmak ile tempo verit davulu bir tutmamalidir..
kaldi ki..
sair.. kralmis kiralciymis.. ickici kumarciymis tokatci samarci..
muhendisci mimarciymis..
beni ne enterese eder..
o sene okul tatilmis.. annesi rus baba katilmis..
alkolu damitik degil metilmis..
beni ne ilgilendirir..
ben yazdigi siirmi kendi sairmi ona bakarim..
kaldi ki..
her hecenin siir olmadigini beyan etmeden..
her serbesti sanma sen nazim
senden iyi yazar bahcivan kazim..
demekten.. ses tel esnekligini yitirmis..
bademcik kabarmis biri olarak..
hakki ile yazilan.. bir aruza..
kapim alabildigine acik iken..
naftalinli yuzeyleri ile..
muzelerin vitrinlerine.. uhrevi hava vermeleri gerekirken..
tarihin belli kesitine isin tutmalari musebbib..
edebi yonu zayif..
la baga bah bayezid.. abinle ayni kaderi paylasirsin bak..
ayarinda tehditkar..
aba alt sopa gosterir bu metni..
usulen..
cok iyi yurekli.. cok basarili.. karizma o bicim olmasi sebebi itibari..
yoksa..
gul de gulemez..
agla de agliyamaz.. sev de sevemez.. inan de inanamazsiniz..
duygular apartman otomatigi ile yanip sonen mekanizma degildir.. saygilar..
eykine varsigiz saygilar..
GÜNÜN BÖYLESİ ANLAMLI ŞİİRİNİ ve SEÇİCİ KURULU KUTLUYORUM.
*
TARİHİMİZDE TAHT KAVGASINI BAŞLATAN BİR EVLADIN BABASI SULTANA KARŞI İSYANI...
ŞEHZADE SAVCI BEY İSYANI:
Osmanlı Devleti’nin ilk yılları.
Osman Gazi, Orhan Gazi ve I. Murat dönemi (1359-1389)
1. Murat’ın dört erkek çocuğundan biri de Savcı Bey’dir.
(Erkek çocukları: Yakub Çelebi, Yıldırım Bayezid, Savcı Bey ve İbrahim
Şehzade Savcı Bey’in, babası 1. Murat’a karşı isyanı, Osmanlı tarihinde ilk ciddi “taht kavgası” olarak bilinir.
Bizans veliahtlarından Andronikos ile Sultan Murat’ın Edirne’de vekil bıraktığı Savcı Bey (Bazı kaynaklara göre Bursa muhafızlığında bulunmaktadır.) birleşerek Andronikos, babası Bizans İmparatoru Loannes’e; Savcı Bey de babası Osmanlı Padişahı Sultan Murat’a karşı tahtı ele geçirtmek için ayaklanırlar.
Durumdan haberdar olan Sultan Murat derhal Rumeli’ye geçer. İsyancı kuvvetleri bozguna uğratır ve Dimetoka’ya kaçan oğlu Savcı Bey’i yakalatır. Gözlerine mil çektirir, sonra da boğdurarak öldürtür.
Bizans İmparatoru Loannes de oğlu Andronikos’un gözlerini kaynar sirke ile yaktırır.
Şehzadelerden Savcı Bey, babasına karşı ayaklanarak, hem Osmanlı Devleti’nin güç kaybetmesine sebep olmuş, hem de şehzadeler arasında “taht kavgası” başlamasına sebep olmuştur. Özellikle de babası padişahken ve tahttayken ayaklanması “evlat katlinin vacip olması” Osmanlı’nın geleceğinin teminatı adına, düşünülmesi gereken ciddi bir durum olarak hafızalara kazınmıştır.
***
On binlerce askerin ölmesi mi daha makul olur, yoksa?..
Taht için savaş meydanlarında kardeşim kardeşi katletmesi, kardeşin babayı, babanın kardeşi katletmesi yanında on binlerce askerin ölümü ve bir gücün zaafa uğratılması mı daha iyi olurdu?
Hangi baba o, isteyerek kendini Gayyalara atar?
Yazım kurallarının ne zaman uygulanmaya başladığını biliyor muyuz?
Ya Latin harflerine ne zaman geçtiğimizi?
Hece şiiri yanında, 600 yıllık koca bir edebiyatın (Divan Edebiyatı)hükmü hiç mi yok?
Ahenk demek hece mi demek?
Şiir demek dörtlük mü demek?
Şair demek; din, Allah,iman, ibadet mi demek?
Gerçek hayat denen bir olgu, nasıl göz ardı edilir?
Osmanlıda Sultanlıktan daha öte ne var?
Kimin vicdanına seslenecek, kime şirin görünecek?
Aklı selimle bakmak, tarihi de okumak lazım...
Günahıyla sevabıyla da kabullenmek lazım...
Hikmet Çiftçi
'GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ'
SULTANLAR SULTANI
Ben, Osmanlı İmparatorluğu’nun 10’uncu padişahı!..
Ben, 89. İslam Halifesi!..
Ben, Doğunun ve Batı’nın tek sultanı, tek hakimi!..
Ben, Osmanlı mülkünün Allah nezdindeki tek temsilcisi!..
Ben, Kullarımdan adaleti eksik etmeyen, doğruluktan ve hakkaniyetten ayrılmayan sulatanlar sultanı Yavuz Selim’den olma, Ayşe Hafsa Sultan’dan doğma1. Süleyman!..
Ben, Batı’nın Muhteşem Süleyman’ı, Doğunun Kanunî (adaletli) Sultanı Süleyman!..
Her kim ki, kullarıma haksızlık eder, en ağır şekilde karşılığını bulur!..
Ben ki, 46 yıl tahtta kalarak 16. yüzyıla damgasını vuran, bu yüzyılı şekillendiren, krallara diz çöktüren, ülkeler fatihi Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman!..
*
İşte muhteşem olmak, muhteşemliğinin yanında da adil olmak kolay olmasa gerek.
En yakınlarının; kız kardeşlerinin, erkek evlatlarının ve onlardan olan erkek torunlarının ülkenin ve Osmanlının geleceği adına, birliği – bütünlüğü adına “KATLİNE İCAZET (izin) VERİP” vicdan azabına katlanabilen bir Sultan.
Vicdan azabının kör kuyularında, gayyalarında yanıp kavrulan, için için illetlerin, zilletlerin karanlığına gömülen, pişmanlıklarıyla, derin acılarıyla boğuşan bir baba…
*
Kanunî Sultan Süleyman’ın, oğlu Bayezid’e cevabı:
''Ey demâdem mazhar-ı tuğyân-ı isyânım oğul
Takmıyan boynuna her giz tavk-ı fermânım oğul
Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezîd Hânım oğul
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul''
…
Günümüz Türkçesiyle:
Ey sık sık isyan ederek taşkınlık gösteren oğul!
Her defasında benim fermanımı boynuna takmayan (dinlemeyen) oğul!
Ben sana kıyar mıydım, ey Bayezid Hanım oğul!
Günahsızım deme bari tövbe et, canım oğul!..
Tarihimizi o günün şartlarıyla değil de, günümüzün şartları ve anlayışıyla değerlendirirsek, asla doğru kararlara ve olumlu görüşlere sahip olamayız.
“SULTAN OLMAK MI, BABA OLMAK MI?”
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
15 Haziran 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
bes para etmez bir yazi..
zorbaca.. gaddarca.. zalimce.. onun bunun fisfiklemesi ile..
oglunu mevt edip..
kalkip.. dini duygulari istismar ederek.. dini siyasete alet edip..
sen hak yol da degilsin.. gel hak yola gir ey ogul..
tur turev.. mesnetsiz salvolari.. degil bir cihan padisahi..
mahallenin uyuz beygiri ile suyunu temin eden sakasi..
subasi kolagasi agzina dahi yakismiyor..
sair ruhlu.. ince naif ruhlu.. denilsin diye..
bir padisah siir ile istigal ediyordu.. densin diye kaleme alindigi bariz..
duygu somuru tabak gibi ortada..
zeytinyagi gibi uste cikma cabasi..
uc bes aruzlu uyakli soz ile..
mezalimi sirin gosterim cabasi.. mizragi cuvala sokma girisimi hos degil..
duz yazi olarak.. ihtar ikaz.. mektubat tur degerlendirilmesi mumkun ise de..
siir adina tumenle kitir tumenle martaval..
kulak akustigi icin gerekli.. hece yapisi olusturulamamis..
olmaz ise olmaz on kosullu samimiyet.. ictenlik hak getire..
bilakis.. asarim bak keserim ula seni babinda..
en ufak yazim adabindan nasibini almamis..
yazilar butunu..
son zaman saha kalkan..
ip goguslemek icin en nadide eserleri arayip bulan secki kurulunun..
bugun boyle cuvallamasi olagan..
kirk gun taban eti.. bir gun av eti..
umidi bulendim.. bu tur avantur assolistlerimize degil..
gercekten siire emek harcadigi su goturmez yeni yetmelere de tolerans tanirlar..
enfes yapitlarini.. suraya asarlar umut ederim..
yogun is guc gidip gelemiyorum..
yoksa ben kendilerine yardimci oluma.. olusa calisirdim..
su sira.. bas bela bi ev isi ile ugrasiyorum..
el su dogal abonelik temizlik her yan dokuk..
yoksa ben kimseyi yaniltmam.. getir suraya atsiz atayi..
saraylar da suremem daglarda surdugumu
bin cihana degismem su oksuz turklugumu..
cek oraya.. musteri yine dolmazsa namerdim..
secki ispirto ile sarap arasinda tek degeri raki saniyor..
bellemis tenis zoryurek.. morgut duyar.. vahit marifoglu..
mudip cambonsever..
birakin gozunuzu seveyim.. bir birimizi yemiyelim.. ekalliyete zumreye hitap eder toplum halktan kopuk sanattan izgara kanat olmaz..
cek oraya yagmur icen kizi yusuf hayaloglundan.. ic yagi sip sip aksin..
ver bi ucurumun kenarindayim hizir dilber galasi burcunda..
semseddin yadsimanla.. sumsuk yedir.. bu lazim..
naftalinli mektubat.. siir tadi aldim desem..
yarin ruzi mahser sakata gelirim..
kata kata..
okuru yaniltmaktansa..
saksakci borozanlar gibi.. patisaam coh yasaaa.. yagcilik yalakalik yapmaktansa..
surda hakikati gercegi.. soyleyip..
halka hizmet hakka hizmettir dusturu ile..
bu fasulya ile de siir dolu gun dilerim amin.. ne mutlu gercek siir tadana..
ne mutlu sahte glikozu bal diye..
noel yortusu plastigi dal diye..
deniz de sungeri sal.. diye.. kabul etmemis..
hakiki gercek orcinal..
aldatilmamis kandirilmamis vatandasa..
sen bizim gozumuzu gonlumuzu acik tut kandirmasinlar yarabbi amin.. saygilar.. varsigiz eyiki saygilar..
EVLÂD KATLİ BİZE MAHSUS DEĞİLDİR AVRUPA'DA DA BOL ÖRNEĞİ VARDIR!
BUNDAN asırlar önce meydana gelmiş tarihî olaylar bugünün şartları ve kuralları içerisinde
değerlendirildiği takdirde, yanlış ve sağlıksız neticelere varılır.
Kanunî Sultan Süleyman'ın oğullarını, diğer bazı padişahların da kardeşlerini idam ettirmeleri konusu
da bugünün kavramları ve değer yargıları içerisinde düşünüldüğünde varılacak olan sonuçlar aynı
şekilde sağlıksız olur.
Fatih'in 'Kanunnâme'sinde kardeş katlinin yeri geldiğinde mümkün olduğunu ve ulemadan çoğunun
buna izin verdiğini ifade eden maddenin, o zamanın şartları ile değerlendirilmesi gerekir. İznin
verilmesine sebep olan gerekçelerin başında, taht mücadelelerinin devleti parçalaması ve tahtı elde
edebilmek maksadı ile girişilen savaşlarda sivil halktan onbinlerce, hattâ yüzbinlerce kişinin hayatını
kaybetmesi gelir.
Üstelik, evlât ve kardeş katli sadece Osmanlılar'a mahsus değildir ve o devrin bütün monarşilerinde
'devletin bekaası için' sık rastlanan bir uygulamadır...
Bu konuda iki önemli örnek:
Rusya'nın kurucularından kabul edilen ve tarihlere 'Korkunç' unvanı ile geçen Dördüncü İvan,
kendisine isyan ettiği gerekçesi ile 17 yaşındaki oğlu İvan İvanoviç'in kafasına elindeki asa yahut
sopa ile vurmuş, İvan 19 Kasım 1581'de ölmüştü.
Bir diğer evlât katli Saint Petersburg'daki Çarlık Sarayı'nda yaşanmış, Çar Pedro, oğlu ve veliahdı
Aleksis Petroviç'e yine kendisine karşı başkaldırdığı gerekçesi ile işkence yapılmasını emretmişti. Bu
arada oğlunu senatörler ile asillerden oluşan bir mahkemede yargılatmış, Aleksis Petroviç 7
Temmuz 1
ANNESİNDEN ALIP BOĞDULAR
Gurbetteki şehzadenin kaderi, 1561'in 25 Eylül'ünde acı şekilde noktalandı! Şah Tasmab, 1 milyon
200 bin altın ve Kars Kalesi'nin verilmesi karşılığında Bayezid'i Kanuni ile Selim'in elçilerine teslim
etti ve bu işi son derece utanç verici şekilde yaptı! Bayezid'in sakalını ve bıyığını traş ettirdikten
sonra yanına getirtti, Osmanlı elçilerini de çağırdı, elçilere 'Bayezid Han bu mudur?' diye sorup
'Evet' cevabını aldıktan sonra teslim etti ve Şehzade Selim'in bir adamı, isyankâr şehzadeyi hemen
orada boğdu ve ardından Bayezid'in İranlı beylerin konaklarında tutulan dört şehzadesi de idam
edildi. İdamlar bu kadarla da kalmadı, Şehzade'nin İran'a giderken çok küçük olduğu için yanına
almayıp Amasya'da bıraktığı oğlu da annesinin kucağından alınarak boğduruldu!
Kanunî, Şah Tahmasb ile daha önce yaptığı pazarlıklarda asi oğlunun sağ olarak teslim edilmesi
şartını koymuştu ve idamına izin verilği için Şah'a yaptığı vaadlerin tamamını yerine getirmedi. 1
milyon 200 bin altın yerine sadece 400 bin altın ödedi ve Kars Kalesi'ni İran'a vermekten vazgeçti!
KANUNNÂME'YE UYGUN
hüzünlü hadiselerden idi ama Kazvin'deki idam taht vârisi kardeşler arasında çıkan savaşları ve
onbinlerce kişinin hayatını kaybetmesi ile neticelenecek diğer mücadeleleri önlemek için
yapıldığından, Fatih'in 'Kanunnâme'sine göre hukukî bir hak idi ve hattâ mecburiyet sayılırdı.
Türkiye'nin bundan dört buçuk asır önceki tarihinin karanlık sayfalarından birini, yani Kanunî'nin oğlu
Şehzade Mustafa'yı idam ettirdiğini şimdi öğrenmesinden sonra bu kadar kıyamet kopmasına
bakılırsa, 'Muhteşem Yüzyıl'da Şehzade Bayezid hadisesi de anlatıldığı zaman kimbilir ne gümbürtü çıkacak!
ASKERLERİNİ GERİ YOLLADI!
Kanunî, oğlunun imparatorluğun o sırada düşmanı olan İran'a sığınmasını önlemek maksadı ile
arkasından Sokullu Mehmed Paşa'nın kumandasında bir ordu gönderdi ama Bayezid'in askerleri
Sokullu'nun ordusunu İran sınırında kılıçtan geçirdiler ve şehzade bu zaferin ardından askerleri ile
beraber İran'a ulaşmayı başardı.
Bayezid, 1559'un 21 Ekim'inde İran'ın o zamanki başkenti Kazvin'de Şah Tahmasb tarafından parlak
bir törenle karşılandı. Osmanlı'ya karşı eline çok büyük bir koz geçmesinden dolayı büyük
memnuniyet duyan Tahmasb, şehzadenin emrine bir saray tahsis etti, oğullarının herbirini İranlı
beylerin himayesine verdi ama bu arada Bayezid'in beraberindeki 12 bin askerden 9 bininin Osmanlı
topraklarına dönmesini sağladı.
PAZARLIK KONUSU OLDU
Şehzadenin yanında hâlâ 3 bin asker vardı ve bunlardan bazıları Kanunî ile Şehzade Mustafa'ya
karşı başarı kazanılamamış olmasına rağmen İran'da ellerinde hâlâ bir şans bulunduğunu düşünüp
Şah Tahmasb'ı devirerek İran'a hâkim olma hevesine kapıldılar... Bu teşebbüslerin haber alınması
Bayezid'in ilk felâketi oldu ve Şah şehzadenin askerlerini kılıçtan geçirdikten sonra Bayezid'i
hapsettirdi.
O günlerde İstanbul ile Kazvin arasında yoğun bir elçi trafiği vardı. Kanunî ile Şahzade Selim'in
elçileri Şah'tan Bayezid'in ölü veya diri kendilerine teslimini istiyorlardı, Şah da bu işi mükemmel bir
pazarlık konusu haline getirmişti.
Bayezid o günlerde babasına şiir şeklinde mektuplar yazıyor, hata ettiğini söyleyip affedilmesini
istiyordu. Kanunî Süleyman da aynı şekilde, yani şiir biçiminde gönderdiği cevabî mektuplarında
Bayezid'e 'Tövbe ettiğin takdirde affedebilirim' diyordu ama bütün bu yaşananların ardından artık
affetmesi mümkün değildi...
İKİ ŞEHZADENİN SAVAŞI!
İşte, Kanunî'nin bir diğer evlâdını, yani Şehzade Bayezid'i katlettirmesine kadar uzanan hadiselerin
kısa öyküsü:
Sultan Süleyman'ın sekiz oğlu olmuş; Murad, Mahmud ve Abdullah çocukken ölmüş, hükümdarın
favorisi olan Şehzade Mehmed 1543'te hayata veda etmiş, Mustafa 1553'te idam edilmiş, en genç
şehzade olan Cihangir de bu idamın verdiği üzüntü ile kısa bir müddet sonra hayattan ayrılmıştı...
Geriye, iki şehzade kalıyordu: Her ikisi de Hürrem Sultan'dan doğan Selim ve Bayezid...
Şehzadeler, o zamanın âdeti uyarınca Anadolu'da sancaklara yollanmışlardı. Selim'in yeri Manisa,
Bayezid'inki de Kütahya idi. İki kardeş güç mücadelesine girdiler. Oğullarının hırsları ve birbirlerinden
nefretleri yüzünden ortalığın kan gölüne dönmesinden endişe duyan Kanunî yanlarına 'lâla' denen
danışman hocalar vererek her iki şehzadeyi birbirlerinden daha uzak yerlere, Selim'i Konya'ya,
Bayezid'i de Amasya'ya gönderdi.
Asıl kargaşa bu değişikliklerden sonra yaşandı, şehzadeler arasındaki çekişme lâlâlarının kışkırtması
ile daha da arttı ve 1559'da savaşa kadar uzandı. Kanunî şehzadelere nasihatçiler göndermesine rağmen sözünü dinletemedi, iki şehzade orduları ile
birbirlerinin üzerlerine yürüdüler ve 1559 Mayıs'ında Konya Ovası'nda karşı karşıya geldiler. 30 Mayıs
sabahı başlayıp akşama kadar devam eden savaş kesin bir netice vermedi ve hangi tarafın kazanıp
kimin kaybettiği ortaya çıkmadı ise de, Şehzade Bayezid askerlerini alarak geri çekilmeyi tercih etti
ve Selim'e karşı daha uygun bir zamanı beklemeye başladı.
Bayezid'in hareketi artık taht mücadelesinin sınırlarını aşmış ve devlete isyan halini almıştı. Vaziyetin
gittikçe ciddileştiğini farkeden Kanunî o senenin 5 Haziran'ında ordu ile beraber Üsküdar'a geçti ve
Amasya'daki oğlunun üzerine yürümek üzere hazırlıklara başladı.
Şehzade Bayezid en büyük hatasını işte o zaman, babasının Üsküdar'a geçtiğini haber alınca yaptı:
Oğullarından dördünü yanına aldı ve 12 bin kişilik bir kuvvetle iltica etmek üzere İran'a doğru yola
çıktı!
Bayezid'in kaderi, artık büyük amcası Cem Sultan gibi olacaktı!
HÜRREM SULTAN'IN OĞLUYDU
Muhteşem Yüzyıl ne kadar devam edecek ve sonraki bölümlerde nelere yer verilecek bilmiyorum ama,
daha sonraki bölümlerde zannedersem bir başka facia ile karşılaşacağız: Kanunî Sultan
Süleyman'ın, Şehzade Mustafa'nın ardından bir diğer oğlunu ve beş torununu idam ettirmesi ile!
Kısaca söyleyeyim: Kanunî'nin idam ettirdiği kanından gelen kişiler sadece Şehzade Mustafa ile sınırlı
değildir, hükümdar toplamda iki oğlu ile altı torununu boğdurmuştur! O zamanların Türkiye'si 1553'te
Mustafa ile küçük oğlunun idamından sekiz sene sonra bir diğer şehzadenin, Kanunî'nin Hürrem
Sultan'dan doğan bir başka oğlunun, Şehzade Bayezid ile Bayezid'in küçük yaşlardaki beş oğlunun
idamı ile sarsılacaktır!
Şehzade Mustafa’nın ardından idam edilen küçük oğlunun cenazesi.
Murat Bardakçı
[email protected]
İşte, Kanunî Süleyman'ın evlât ve torun katli
raporu
16 Şubat 2014 Pazar, 17:18:18 Güncelleme: 17:20:07
Türkiye, Şehzade Mustafa'nın idamının ayrıntılarını dört buçuk asırlık küçük bir gecikme ile öğrenebildi.
Kanunî'nin idam ettirdiği ve kanından gelen tek kişi Mustafa değildir, hükümdar Mustafa'nın
idamından sekiz sene sonra, 1561'de bir başka oğlunu, Şehzade Bayezid'i beş çocuğu ile beraber
boğduracaktır.
TÜRKİYE, dört buçuk asır önceki tarihi ile yeni tanışıyor..,
Üstelik okuyarak, o zamanın kaynaklarını elden geçirerek falan değil; bir TV dizisi, 'Muhteşem
Yüzyıl' sayesinde...
Evlât katli konusu, Kanunî Sultan Süleyman'ın büyük oğlu Mustafa'yı 1553'ün 6 Ekim'inde Konya
Ereğlisi yakınlarında idam ettirmesini canlandıran meşhur çadır sahnesinin ardından bu kadar asır
sonra gündemimize girdi... Şehzade Mustafa'nın Bursa'daki kabri asırlardan buyana ilk defa
ziyaretçilerle dolup taştı, hattâ vatandaşın biri savcılığa Kanunî hakkında suç duyurusu bile yaptı!
Türkiye, Kanunî Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’yı idam ettirdiğini dört buçuk asırlık küçük bir
gecikme ile öğrendi ve kıyamet koptu... Şimdiden hatırlatayım: Kanunî, Mustafa’nın ardından küçük
torununu, sonra da Hürrem Sultan’dan doğan bir başka oğlunu, kendisine isyan eden Bayezid’i ve
Bayezid’in küçük yaşlardaki beş çocuğunu da boğdurmuştur!
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta