Kanlıca Vasfında Elektrobağlama Eşliğind ...

Hüsrev Hatemi
124

ŞİİR


47

TAKİPÇİ

Kanlıca Vasfında Elektrobağlama Eşliğinde Yozlaşma

Çöplü sulara dalsın gözlerin, sana ney dinletemem
Plastik torbalar açılıp kapanır meduzalar yerine
Geçmiş gecelerin hepsi battılar derine
Son uykuyu cümle yosunlar uyusunlar
Bu cehennemde hasret kalsan da serine
Sana bir tek fidan gösteremem
İmkansız ey çocuk, sana senden başka fidan gösteremem...
Sana gazel dinletemem ki 'ömrüm ömrüm'
Betonlaşmış tepelere bak ve gazoz iç istersen
Bize 'gel' oldu gidiyorum, gelme burda kal sen
Başka bir Beykoz bul kendine yeryüzünde
İstanbul'dan Mihrâbâd gitti dostum
Çoktan gitti gülüm 'vah ömrüm, ömrüm'
İmkânsız ah çocuk sana bundan böyle
Sana senden başka fidan gösteremem

Hüsrev Hatemi
Kayıt Tarihi : 10.8.2003 01:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    Bu adam tıp profesörü mü şair mi anlamak güç. Harika mısralar..

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi

    KANLI CANLI KANLICA ve BEYKOZ(!)

    İstanbul sevdalısı olmak bir başka.
    Yahya Kemal’den günümüze kadar, haksızlık oldu, Nedim’den günümüze kadar farklı bir aşk, İstanbul’u sevmek.

    Sayın Hüsrev Hatemi de, İstanbul’u İstanbul yapan değerleri çok iyi bilenlerden olmalı. Bildiğim kadarıyla İstanbullu.
    Yılları bu nadide şehirde geçen biri olarak İstanbul’u nasıl sevmesin?
    İstanbul’a nasıl sahip çıkmasın ve değer vermesin?

    Kanlıca da semt olarak şiirlere en çok konu olan semtlerden biri. Güzelliği, çekiciliği, mesire yerleriyle ünlü bir semt.
    Hem yeşili taç etmiş başına, hem maviyi giymiş ayaklarına…
    Elbisesi bin bir renkte ve desende Kanlıca’nın.
    Beykoz’un canı, atar damarı Kanlıca…
    Havası en temizi, en kanlı canlısı Kanlıca…

    Şimdi mi?
    Yazık oldu Kanlıca’ya da…
    Kıymetini bilemedik. Eller gibi Sahip çıkamadık, ülkemizin en müstesna yerine…
    Çer çöp, plastik kaplar, poşetler...
    Sanki her biri Medusa’nın ölümcül saçları gibi sarmış Kanlıca’yı.
    Yazık ettik Kanlıca’ya…

    Şimdi ne bir ney sesi, ne de başımızı altına koyacak serinlik…

    Bir tek fidan yok, göçmüş derine
    Bir tek fidan yok, yok edilenlerin yerine…

    Hayıflanmamak elde değil çocuk.
    Tek fidan sensin, ağaç yerine…

    Gazel yok, gazelhan yok
    Bahçe yok, bağ yok, bağban yok…
    Musikî yok, saz yok, sazende yok…

    Yok!..
    Yahya Kemal’in huzur mekanı, dinlendiği yer Mihrâbâd korusu yok!..
    Yahya Kemal’in “Mihrâbâd”ı da öksüz…

    “Mev'id-î mehtâba sâz açmış gümüşten şâhrâh,
    Şeb nedir Körfez'de Mihrâbâd'dan görmüş o mâh,
    Mevkib-î zevrakla gelmiş faslı-ı Sultânî Yegâh,
    Şeb nedir Körfez'de Mihrâbâd'dan görmüş o mâh.”

    *
    Ya Özdemir Asaf ne söylemiş?

    “Şu anda İstanbul'da olmak isterdim.
    Mihrabat Korusu'nun dar yollarında seninle
    Yan yana, yana yana yürümek...
    Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul'u.”

    *
    Mihrâbâd’ın yetimliğinin, öksüzlüğünün ispatı gibi dizeler…

    Gidenlere eyvah!
    Ya kalanlara?..
    Vah vah!..

    Beton binalara karşı,
    “Ayılana gazoz, bayılana limon.”
    Çal çal oyna!..

    Hikmet Çiftçi
    09 Ocak 2015

    “GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”

    Cevap Yaz
  • Mustafa Şahin
    Mustafa Şahin

    'Öyle değerler' yitip gidiyor ki! 'Kendimize' gelip 'çok şeyler' yapmanın da 'tam zamanı.' Saygılar,sevgiler ve selamlar 'kucak kucak.' Dostlukla. (MŞ).

    Cevap Yaz
  • Harun Tokucu
    Harun Tokucu

    Allah Gibi

    Dünyada bir insan
    Karanlık gizzemli
    kimi gün soğuk
    Kimi gün sıcak
    Kimi zaman ılımlı
    Kimi zaman sinirli
    Kara bulutlar çöktümü
    Damla damla akar yağmuru
    Ardından gökkuşağı ve güneş
    Aynı gözyaşları ve sonrası gibi

    Şiddeeti bitmez kasırgası depremi selleri
    İnsanın vahşeti dehşeti katliamları
    Aydın fikirlisi karanlık adamı cahili
    İnsan zulmü,doğal felaket azrail gibi

    Kıtaları böbrek yürek ciğer dalak misali
    Nehirleri dereleri arkları kılcal damarları
    Dertler kambur olmuşcasına anımsatır dağları
    Eteğindeki kırlar bayırlar çayırlar ovalar gibi

    Dalar zevkine düşünmez yarınını
    Sevişiyor hayvanları vede insanları
    Hırsla doludur hayat bu yaşananları
    iyice gör bak sanki ikiz kardeşler gibi

    Ummak bulmak beklentileri vardır
    Amaç estetikteki güzelliği sunmaktır
    Kötülüğe karşı daima karşı durmaktır
    Şeytandaki kötülük insandaki tip gibi

    Tarihteki kahramanlar düşüncesinde yiğit
    Namerdin sinsiliğindeki planı itoğlu itmi it
    Atanın oyunudur cesurca sunuldu o cirit
    Korunmak içindir savaş sulh için barış gibi

    Fanidir ömür gelir gider elbet şu ölümlü dünya
    Ne avunursun sanki yaşamak bir günlük rüya
    Gerek kalmayacak bir gün ne hakeme savcıya
    İnsanda küçük dünyada büyük kıyamet gibi

    Cihanda insanda vahşet meydanında iki günahkar
    İyiliği kötülüğü ile yarış meydanında birer cengaver
    Elbet vardır bir suali zalimlerin kırlılacaktır kalemler
    Kötülük kötüdür iyilikte iyi ders almayanlar yok gibi

    Her bir darlığın sonu mutluluk ve rahatlılıktır
    Anlamak ise yaşananlardan tecrübe kapmaktır
    Asıl harp kötüye karşı her daim uyanık kalmaktır
    Kırmızı başlıklı kız ile kurt hikayesinde olan gibi

    Nice savaşlar nice kurnazlıklar eksik olmayacak
    Karanlıklardaki uç noktalara asla akıl ulaşamayacak
    Kötülük hastalıktır daha nicelerine bulaşıp ağlatacak
    Aydınlıkta,adalette tek çözüm tek hüküm Allah gibi,,

    Harun Tokucu

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    Resmen şiir. Şiirin insan üstünde , okuyan üstünde bir iklim oluşturma sanatı olduğunu varsayarsak bu resmen şiir.
    Çevrecilik ve mazicilik ekseninde oluşu tipik bir yaşlı sızlanması gibi bir his verse de şiir
    oluşuna bir halel getirmiyor.

    Üstada uzun ömürler dileriz

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (10)

Hüsrev Hatemi