Asılır bütün şafaklar
Puslu bir gece yarısı, gözyaşımın kızıllığında.
Doğum sancısı çeken bir ana
Kendi karnını yumruklar gayr-i meşru bir hayat üzerine...
Bir hırsız çaldıklarıyla kaçarken
Ezilir trafik ışıklarının herhangi bir renginde...
Ozon tabakası çatlar hasmından
Bin yıldır gördüğü zulme dair...
Bir şair kendini yakar,
Başka biri satıra vurur,
Sağ elinin baş parmağını
Ölümlü şiirlerinin satırları arasında...
VE SEN!
Her zaman olduğu gibi
Yine susarsın...
Ağlamalarını damıtırsın yıkık şehrinin kaldırımlarında
Ölümcül susuşların baş döndüren karmaşıklığında...
Ve daha şimdiden
Yakılmış bir geleceğin külleri arasında
Tek sahurla bir ömürlük ölüm orucuna niyet edersin
Kusarak gözyaşını yüreğinin çıkmaz sokaklarına
Aynı yere çıkar çünkü bütün çıkmaz sokaklar…
Ve sen yine
Öyle susarsın ki;
Dilin kanar dişlerinin arasında...
Bense aksam ezanına bir ölümlük zaman kala
Bozduğumdan orucumu
Kan gölünde alırım
Günahkâr ruhumun guslünü...
Ve bir teheccüd vaktinde,
Ömürlük ölümlere niyetlenirim
Kan çanağına dönmüş yüreğimle.
Ve kana olan bunca aşkımı
Haykırırım dolunay azatlığından
Buram buram kan kokan,ölüm şafaklarına doğru...
Kayıt Tarihi : 17.12.2010 00:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!