Kanlı Şeker de Ayva ağacı bağlıymış Şiir ...

Dursun Yeşil
124

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

(Yaşanmış gerçek bir hayat hikâyesidir)

Ondan önce doğan kardeşleri öldüğü için adını yaşasın diye Yaşar koydular. Bahtı kara olacağı ta o zamanlardan belliydi. Güzel olduğundan küçüklüğünde çok nazara uğradığı için ağlamaktan sakat oldu ve bir kaç defa ameliyat geçirdi.
İlkokul, lise yılları da yatılı okumasına rağmen hayli rezil geçti. Baba ve anası çeşitli ayak oyunlarıyla üniversite okumasına izin vermediler. Kızlarına aynı muameleyi yapmış domuzdan farksız birisinin aynı şartlara maruz kalan kızıyla pazarlama usulüyle everdiler. Bereket versin Yaşar’ın kız kardeşi vardı onun hatırına everdiler değilse belki de ömür boyu bekârda kalabilirdi.
Otuz yıla yakın evlilikleri süresinde bir yıl bile mutlu günleri geçmedi. Yaşar babalığına, analığına ve büyük kayınına defalarca haber yolladığı halde muhatap bile olmadılar. Çünkü kızlarını veya kız kardeşini savunacak yüzleri yoktu. Sadece babalığı bir defasında “Erkeklik yapamadın” dedi. Doğruydu. Yaşar hep demokrasi uyguladı. Barbar ya da yalaka bir erkeklik yapsaydı belki de yaşadıklarını yaşamazdı. Kendileri oğlan-baba karşılıklı ana-avrat birbirlerine küfredip, iki saat sonra aynı sofrada yemek yiyebiliyorlardı. Yaşar bunu yapacak kişilikte biri değildi.
Babalığı tarafında hiç bir ailede erkek hâkimiyeti olmadığından Yaşar’ın eşi oğlanlarını da kendi safına çekince Yaşar’a hayat daha zor geliyordu. Yaşar’a iki taraftan da sahip çıkan yoktu. Bunu fırsat bilen eşi Yaşar’ı sıktıkça sıkıyor, hayatı burnundan getiriyordu.
Yaşar’ı iyi bilen ve durumdan faydalanmak isteyen kocası yüksek maaşlı, dört çocuklu, dört kışlığı ve bir yazlığı olan maddi yönden sıkıntısı olmayan fakat bir tutam sevgiye muhtaç, aynı yaşlarda Aliye bunlara çeşitli yollarla kancayı taktı. Yaşar onu manen seviyordu. Bir gün Yaşar’dan borç para istedi. Yaşar da Aliye’nin şartlarını kabul edip parayı verdi. Ancak vaat ettiği sürede göndermeyince Yaşar parayı istedi. Para başkasının banka hesabına yatırılarak geldi ama kırgınlık olduğu belliydi. Aliye Yaşar’a “Karın beni kıskanıyor” demeye başladı. Buna benzer daha başka sözlerde de bulundu. Yaşar evine geldiği zaman bilhassa eşi evde olmadığında ne yedireceğini, nasıl hizmet edeceğini bilemiyordu. Adeta solan gülleri açıyordu. Onunla devamlı sohbet etmek isteyen bir durumu vardı. Hâlbuki Yaşar 20 yıldır kazalar dışında namahreme bakmak değil değmiyordu bile. Yaşar olayların farkında bile değildi. Çünkü Yaşar kalbinin tasdik ettiği her şeyden bir gün hesaba çekileceğine inanıyordu. İspatsız bir şey düşünmek istemiyordu.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta