Kanlı Saksılar Ülkesindeyim

Ruhumun çarmıha çivilenmesinden korkuyorum
Ellerim, ayaklarım ve dizelerim kanıyor
Kıtmirin hırıltısındaki yüz yıllık yalnızlığa havlıyorum hıçkırıyorum
Gözlerine mil çekilen bir bakire oluyorum
Mahremiyetler için savaşıyorum evet biliyorum
Kanlı saksılar ülkesindeyim

Yürekli krallar için ölen şövalyelerin miğferleri
İçki ve kan kokusunda Berline yürüyen uçurtmaların ipi
Kafataslarında yetişen çiçekli saksıların hüznü
Kurumuş meneviş dalında ihtiyar kuş sürüsü
Yorgun ve kanatsız çırpınıyorum
Kanlı saksılar ülkesindeyim

Nal seslerindeki ihtişamın korkusunu alıyorum
Dirilten bir asanın ayak seslerini duyuyorum
Delilerin atlarını kırbaçlamak istemiyorum
Aşkın yüzüne sarılıp karışmak istiyorum
Bir kitabın içinde sararmak istiyorum
Kanlı saksılar ülkesindeyim

Alnı kırışmış saksıların evindeyim
Perdesiz gözleri görmekteyim
Aynaların tüm yaşantısını bilmekteyim
Toprağa düşen kutsal kanın peşindeyim
Elimi yüzümü hüzünle sevmekteyim
Kanlı saksılar ülkesindeyim

Çıplak bir sözün üstünde ezilmekte gün
Bacaklarından süzülen dikenli tellerin hüznü
İçki kadehlerinde etli ve kanlı ilahların sözü
Duvarlara asılı yürekli kadınların ve erkeklerin postu !
Kanlı saksılar ülkesindeyim

En iyi yalanları kitaplar doğuruyor
Beyinlere ceninler bırakıyor
Bir kalemi yutmak için saatler yetmiyor
Salya sümük ile çıplak gezilen koridor konuşuyor
El pençe durmuş bir ruh cesedine gülüyor
Kanlı saksılar ülkesindeyim

Kaçmak için nefessiz diyarların rahmine
Tüm eylemlerin içinden mutsuzluk seçilir
Yol gösteren bozuk bir kalbin korkunç kahkahasıyla kutsallıklar çiğnenir
Bir yaşam karnavalında sessizce göçülür
Her ölüm bir renk bizden götürür
Kanlı saksılar ülkesindem

Teninden utanmayan çiçekleri yaşatmıyorlar
Haya ve ruhu inkar ediyorlar
Kutsallığı çivilenmiş bir inancın izinden
Nuru tamamlanmışa sırt dönüyorlar
Yeşertilen yasaklı elmanın dalından tutuluyor
Cennetten kovulmuş tüm sözlerin kanı
Siyah bir kanda akmalıydı anılarımızda
Kanlı saksılar ülkesindeyiz !

Hiç ölmeyecek gibi ölmekteyiz.